English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Extract

Extract translate Turkish

1,365 parallel translation
- We dig her up, extract our bullets.
- Kazıp çıkarır, mermileri alırız.
They extract it from a mineral found on our planet.
Gezegenimizde bulunan bir mineralden çıkardılar.
I saw you extract it, don't lie to me!
Çıkardığını gördüm, bana yalan söyleme!
Project Arcturus was attempting to extract vacuum energy from our own space time.
Proje Arcturus vakum enerjisini bizim uzay zamanımızdan çıkarıyor.
With our resources, we could determine where they're holding him... and extract him.
Elimizdeki kaynaklarla, nerede olduğunu tespit edip,.. ... onu oradan çıkarabiliriz.
And at the back they have a series of plates, called book lungs, which extract oxygen from seawater, but can also do the same thing, if they're kept reasonably moist, from the air.
Ve arka taraflarında "kitap akciğerleri" denilen bir dizi plaka bulunur ; bunlar sayesinde deniz suyundan oksijeni çekebilirler ve makul bir derecede nemli olduklarında benzer işlemi havadaki oksijen için de yapabilirler.
They're going to extract him before dawn.
Şafak sökmeden önce onu ülkeden çıkaracaklar.
Let us extract some of their tears so we can remove the curse.
Lâneti kaldırmak için onlardan biraz gözyaşı alalım.
Extract the hybrid and obtain the location of the Protoculture matrix.
Melez'i oradan çıkart, ve Protokültür kalıbının da yerini öğren.
If I'd managed to extract itwithout harming you, I could've done the same for my son.
O şeyi sana zarar vermeden boynundan çıkarabilseydim aynı şeyi oğlum için de yapacaktım.
( Milk brewed with Marijuana plant extract )
Bhaang içkisi!
I will extract the child.
Ben çocuğu alacağım.
I will extract this human's brain fluid and compare it to our android's.
Bu insanın beyin sıvısını alıp androidlerimizinkiyle karşılaştıracağım.
Introduction of Stage 1 garlic extract now.
Sarımsak çıkarma Aşama 1 tanıtımı şimdi.
Stand ready to extract.
Kurtarmaya hazır olun.
Extract.
Çıkarın.
Extract!
Çıkarın!
While I was on the ship, they... they tried to extract information, but I lied to them.
Ben gemideyken, onlar onlar benden bilgi almaya çalıştılar. Ama onlara yalan söyledim.
Oll extract... analysing.
Yağın özü analiz ediliyor.
I wouldn't want to go into battle just yet, but I think we can reach 452 and extract SG-1 inside of a day.
Henüz çatışmaya girmek istemem, ama bir gün içinde 452'ye ulaşıp... -... SG-1'i alabiliriz.
Any attempt to extract our men would result in many casualties on both sides.
Adamlarımızı çıkarmak için yapılacak her türlü teşebbüs iki taraftan da bir sürü kayıp anlamına geliyor.
It is an insipid extract of an alga.
Yosundan yapılan tatsız bir madde.
We will extract Bravo team shortly.
Bravo ekibini biz kurtaracağız.
Negative. After you reach the target L.Z., your helo will return to extract. Over.
Sizi indirince helikopteriniz onları almaya gidecek.
We're moving to extract Bravo team.
Bravo ekibine gidiyoruz.
Then you need to send a little bird to extract Bravo.
Bravo için de küçük bir kuş gönder.
- If we can't negotiate his release... if we have to extract him, the most familiar face... would be the least confusing for him.
Bırakmaları için ikna edemezsek, almamız gerekirse kafasını en az en tanıdık yüz karıştırır.
We will extract brainwaves.
Beyin dalgalarını emeceğiz.
I will not allow you to extract the subject.
Bunu getirmiştim. Nedir bu?
We're going to extract the serum.
Serumu çıkaracağız.
And is that rosemary oil and grapefruit extract?
Şunlar da biberiye yağı ve greyfurt özütü mü?
I have a warrant to extract hair from your dog to make a comparison.
Köpeğinizden karşılaştırma amaçlı kıl almak için izin çıkarttım.
Of course, as time goes on they might find a way to extract more of that oil than they do now.
Tabii ki, zaman ilerledikçe şu an çıkarılandan daha fazlasını çıkarmanın bir yolunu belki de bulabilirler.
They can extract it over a period of time, but it's not necessarily economically feasible, well it might be at $ 50 a barrel or more.
Zamana yayarak da çıkarabilirler ama bu ister istemez ekonomik olarak uygun olmayacaktır, çünkü o durumda bir varilin fiyatı 50 doların üzerine çıkabilecektir.
She's coming to extract Anna.
Anna'yı çıkarmak için geliyor.
Can you extract a date?
- Tarihe benzer bir şey çıkartabilir misin?
I will bet you a year's pay that the liquid in that vial is some kind of extract made from the herb that you collected for him.
Seninle bir yıllık maaşıma iddiaya girerim, o şişedeki sıvı onun için topladığınız bitkiden yapılıyordur.
What do you think? We were able to extract the bullet.
Kurşunu çıkardık.
We have something called a Zero-Point Module, which essentially does what we're attempting on a smaller scale, extract energy from subspace time.
Sıfır Noktası Modülü diye bir şey var, gerçekte bizim yapmayı istediğimizi, daha küçük ölçekte alt-uzay zamanından enerji çekerek yapıyor.
The hellgrammite, its body flattened to reduce drag, has bushy gills to extract oxygen from the current.
Sinir kanatlı larvasının sürtünmeyi azaltmak için yassı bir bedeni, ve akıntıdan oksijen alabilmek için tüylü yüzgeçleri vardır.
But I did find pomegranate berry extract, used to turn wool dye in the 1800s.
Ama 1800 yıllarda yünlerin nar suyuyla boyandığını buldum.
In this world without sunlight these bacteria extract energy from the hydrogen sulphide gas.
Güneş ışığının olmadığı bu dünyada... bu bakteriler enerjilerini, hidrojen sülfür gazından alırlar.
Last I checked, the blood on that knife was too degenerated to extract any DNA.
Son baktığımda bıçaktaki kan DNA alınamayacak kadar bozulmuştu.
You forced us to go back. Extract them from the timeline.
Onları zaman çizgisinden çıkartıp geri göndermemizi istiyorsun.
Be ready to extract the Senator at any time.
Senatörü oradan çıkarmaya hazır olun.
- Give me the vanilla extract.
- Vanilya esansını ver.
The substance used to draw the eyes on the second victim contained ammonium alum, potassium bitartrate, and mushroom extract.
İkinci kurbandaki gözleri boyamak için kullanılan maddede amonyum şap, potasyum bitartarat ve mantar özü var.
The substance used to draw the eyes on the second victim contained ammonium alum, potassium bitartrate, and mushroom extract.
İkinci kurbandaki gözleri çizmekte kullanılan maddede amonyum şap, potasyum bitartarat ve mantar özü var.
Would you like to hear an extract?
- Özet geçmemi ister misin?
Clear to extract.
Mahal temiz, çıkarabilirsiniz.
If during the 48-hour experiment the guards are able to extract from the prisoners some arbitrary piece of information, they are exempt.
48 saat boyunca gardiyanlar, mahkûmlardan onlara verilecek belirli bir bilgiyi almayı başarırsa dönem ödevinden muaf olacaklar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]