Extracted translate Turkish
487 parallel translation
The legs are extracted to him.
Bacaklar kopartılır ve gövdeden ayırılır.
I extracted the bullet from Kesler's left lung that far from the heart.
Kurşunu Kesler'in sol ciğerinden çıkardık kalbine bu kadar kalmış.
Extracted from the wild beast in its native lair.
Doğal inindeki vahşi hayvandan çıkarılmış.
A team of mine workers descended an old German mine and extracted ore.
Maden işçileri madenleri elleriyle, toprağın derinliklerinden yeryüzüne çıkardılar.
When the Earth's magnetic core is extracted, we can pilot this planet to the vicinity of our own and occupy it.
Dünyanın manyetik çekirdeği dışarı çıktığında bu gezegeni kendi bölgemize sürebilecek ve ona yerleşebileceğiz.
You can't talk because we've extracted all your teeth... and given you a complete vocal cord resection.
Konuşamıyorsunuz çünkü bütün dişlerinizi söktük ve ses tellerinizi tamamen çıkardık.
- Confessions extracted under torture...
- İşkenceyle ettirilen itiraflar... - Seviyor musun?
The Village is a place where people turn up who have resigned from a certain sort of job, have defected, or have been extracted.
Köy, belirli türdeki işlerinden... istifa etmiş, taraf değiştirmiş, ya da... işinden çıkarılmış insanların bulunduğu bir yer.
Like me, you are here to have that knowledge protected... or extracted. That's the stuff!
Tıpkı benim gibi, sahip olduğunuz bilgilerin korunması ya da... o bilgilerin elde edilmesi için buradasınız.
But anything I say can be countered by you by saying I ´ ve extracted the information.
Lakin ne söylersem söyleyeyim bu bildiklerimi ondan zorla öğrendiğim tezini öne sürebilirsiniz.
Captain, I have extracted the salient portion - of Professor Starnes'tapes.
Profesör Starnes'in kasetlerinin belli başlı bölümlerini çözdüm.
Has jammed meal between the teeth and it needed to be extracted.
Dişlerinin arasında yemek artıkları kalmışta çıkarmak için buna ihtiyacım var..
It probed our minds and extracted something like islands of memory.
Zihinlerimize sondaj yaptı ve bellek adaları gibi bir şey çıkardı.
The first extracted number for the Secretary of the War it is serial number 158.
Savaş bakanımız tarafından çekilen ilk numarayı açıklıyorum. İlk çekilen numara, 158.
They extracted coal to use to advantage the few resources of Japan e to keep the war machine functioning.
Japonya'nın kıt kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmak ve savaşın devamı için kömür çıkardılar.
One moment, and I will have you extracted.
Bir dakika, seni çıkaracağım.
Their ancestors had extracted oxygen from water with feathery gills alongside each leg.
Ataları, bacaklarının yanındaki tüylü solungaçlarıyla oksijeni sudan çekiyordu.
Certain images and 4 songs, written by Jacques Prévent, composed by Joseph Kosma, are extracted from "The Shepherdess and the Chimney Sweeper," realised by Paul Grimault and produced by company of Gémeaux-André Sarrut
Bu filmdeki bazı görüntüler ve Jacques Prévert'in yazıp.. .. Joseph Kosma'nın bestelediği dört şarkı, Paul Grimault'ın yönettiği.. .. "Çoban Kız ile Baca Temizleyicisi" adlı filmden alınmıştır.
Who won the notebook from which we extracted the final secret and topped it by capturing the beast.
Canavarı yakalayarak bu işin üstesinden gelen ve son sırrı ifşa ettiğimiz defteri ele geçiren kişi.
This is the oil I extracted from the first crop.
Bu ilk üründen çıkardığım yağ.
They gathered seaweed and extracted the chemicals.
Deniz yosunu toplanıyor, özleri çıkarılıyordu.
If one defies them, they will not stop... until they have extracted the full penalty.
Biri onlara karşı gelirse işini bitirene kadar durmazlar.
If you examine the top of the cork you will observe that the screw was driven in three times before the cork was extracted.
Şişe mantarının tepesine bakarsan mantar çıkarılmadan önce vida üç kere batırılmış.
Well... we do have a process. If I can take the beast back alive, which isn't likely, the victim's genes could be extracted from the hungry beast's tissue and grown in special serum cultures.
Eğer yaratığı canlı bir şekilde geri götürebilrsem ki pek mümkün değil gibi kurbanların genleri pisboğazın dokularından çıkarılabilir ve özel bir serum kültüründe yeniden büyütülebiir.
Subtitles extracted by LeapinLar
Altyazılar :
He extracted the DNA, put the data into computer and created absolutely genuine look of Attila.
Onun DNA'sını çıkarıp, bilgisayara yükledi ve Attila'nın gerçek bir görüntüsünü elde etti.
Yes, I extracted the poison before it could do any harm.
Evet, daha fazla zarar vermeden zehiri çıkardım.
Perfumes are liquids that are usually extracted from flowers, and that give human beings a more pleasant odor than their natural one.
Parfümler çoğunlukla çiçeklerden elde edilen ve insanlara doğal hallerinden çok daha hoş bir koku veren sıvılardır.
The items that Mrs Anete exchanged for the money she exchanged for the perfumes extracted from flowers will be completely consumed by her family in one day.
Çiçeklerden elde edilen parfümler karşılığında takas ettiği parayla Bayan Anete'in takas ettiği şeyler ailesi tarafından bir günde tamamen tüketilecek.
Some of the tomatoes that Mr Suzuki exchanged for money with the supermarket, and that were again exchanged for Mrs. Anete's money obtained as profit from the exchange of the perfumes extracted from the flowers are transformed into sauce for the pork.
Bay Suzuki'nin para karşılığında süpermarketle takas ettiği ve yine çiçeklerden elde edilen parfümlerin takasından kar edilen Bayan Anete'in parası karşılığında takas olunan domateslerden birkaçı domuz eti için sos halini aldı.
From odoriferous flowers are extracted the perfumes, such as those which Mrs. Anete exchanged for the money she later exchanged for tomatoes.
Parfümler hoş kokulu çiçeklerden elde edilir mesela Bayan Anete'in para, ardından da domates karşılığında takas ettikleri gibi.
The tomato planted by Mr Suzuki, exchanged for money at the supermarket, exchanged for money that Mrs Anete exchanged for perfumes extracted from flowers, rejected for the pork sauce, and dumped in the garbage, is now available to the human beings on the Isle of Flowers.
Bay Suzuki tarafından ekilen, süpermarkette para karşılığında takas edilen çiçeklerden elde edilen parfümler karşılığında Bayan Anete'in takas ettiği parayla takas edilen domuz eti sosuna kabul edilmeyen ve çöpe atılan domates Çiçekler Adacığı'ndaki insanlar için artık ulaşılabilir durumda.
Male, Caucasian, teeth extracted, fingerprints zapped.
Erkek, beyaz, dişleri sökülmüş, parmak izleri silinmiş.
Joe, give me what we extracted.
Joe, çıkardığımız şeyi ver.
Extracted a molar pain bottom right like this While I was unconscious.
Sağ arka dişinden, bilincin yerinde değilken çıkardık.
Sure you've extracted all the glass slivers?
Sanırım tüm cam parçalarını çıkartmıştın.
The letter extracted from beneath the fingernail of Teresa Banks... gives me the feeling the killer will strike again.
Teresa Banks'in tırnağının altından çıkarılan harf, katilin yeniden harekete geçeceğini düşündürtüyor.
I'd like to put in an application to get all my teeth extracted.
Bütün dislerimi sÖktürmek için dilekçe vermek istiyorum,
Fingerprinting was just starting in 1903, but there was a murder with an extracted liver.
Parmak izi alma yöntemi 1903'de bulundu ama karaciğeri çıkarılmış bir cinayet vardı.
Extracted from a digitalis plant.
Bir yüksük otu bitkisinden elde ettik.
- It doesn't kill you until it's extracted.
- Zaten vücuttan çıkartılana kadar öldürmüyor.
And fingerprinting was just coming into its own in 1903 but there was a murder involving an extracted liver.
Parmak izi alma yöntemi 1903'de bulundu ama karaciğeri çıkarılmış bir cinayet vardı.
This poison is extracted from a scorpion, Robert.
Bu zehir akrepten alınmıştır, Robert.
It's usually extracted at age ten.
Genellikle 10 yaşlarında alınır.
Analysis of the vitreous humour, extracted from the eyeball indicated the presence of high concentration of an undetermined chemical compound.
Göz küresinden alınan bazı örnekler incelediğinde,... yüksek yoğunlukta, belirlemeyen bir kimyasal bileşik bulundu.
In each case the liver was extracted and presumably eaten.
Her olayda, karaciğer çıkarılmış ve tahminen yenmiştir.
All of the victims that I investigated in'63 were found at the crime scene, liver extracted. All five.
63'te gördüğüm kurbanların hepsi, 5'i birden,... ciğerleri çıkarılmış halde suç mahallinde bulundular.
They need to be isolated and studied... so it can be determined what nutrients they have... that might be extracted for our personal use.
Onların soyutlanmaya ve çalışmaya ihtiyaçları var. Böylece yiyeceklerine karar verebilirler. Bu da ihtiyacımız olduğu zaman onları kullanmamızı sağlar.
Extracted from an interview of MAO with Mr. Edgard Snow.
Amerikalı gazeteci Edgard Snow'un yakın dostu Çin komünist lider Mao Zedong ile söyleşisinden alıntıdır.
Sex attractants - pheromones - are extracted from one sex, put into traps, to attract other insects of the opposite sex and kill them. Past policy has made a forceful case for Thorn's continued adherence to electronics, to energy.
Thorn Şirketi'nin elektronikten enerjiye yönelmesi şirketi daha güçIü bir hale getirdi.
- Formula extracted, Megatron. But you can't use our research for destruction.
Formül çıkarıldı, Megatron.