English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Farm

Farm translate Turkish

8,928 parallel translation
On the farm.
- Çiftlikte.
Josefine is left on the farm all alone!
- Josefine, çiftlikte bir başına kaldı.
I go to the farm.
Çiftliğe ben giderim.
It was in a secret chamber in the farm, hidden between pages of a book.
Çiftlikteki gizli bir odada, bir kitabın içine saklanmıştı.
She wasn't at the farm.
- Josefine, çiftlikte değildi.
It is my farm.
- Çiftlik benim.
I found it at Eva's, on the farm.
Onu Eva'nın evinde, çiftlikte buldum.
Andy said the farm is a vineyard now.
Andy, çiftliğimizi üzüm bağı yaptıklarını söyledi.
There was a dark-haired beauty who took shelter in a farm about a day's travel from here.
Siyah güzel varmış buradan bir gün uzaklıkta bir çiftliğe sığınan.
♪ I farm for my meals... ♪
# Karnımı doyurmak için ekip biçiyorum #
General John Burgoyne, who Lieutenant Waters is to meet in Albany, just won a small battle in a place called Freeman's Farm outside of Saratoga.
Lieutenant Waters'ın Albany'deki ordusuyla buluştuğu General John Burgoyne Saratoga'nın dışında Hürlerin Çiftliği adındaki bir yerde daha yeni küçük bir savaş kazandı.
Flemming's farm.
Flemming'in çiftliği.
And everybody's like, This is a farm.
Diğer insanlar da " Burası bir çiftlik.
Oh, I'm gonna need you to get married on a farm.
Bir çiftlikte evlenmeniz gerekiyor.
It is therefore a great honor for me a variety of Defence medal for noble dad to farm boss Lieutenant Colonel Harald Violence.
Kahramanlıklarından dolayı bu Silahlı Kuvvetler Madalyası'nı kumandanları Yarbay Harald Vold'a vermek benim için bir şeref olacaktır.
Do you really pa the farm manager was involved?
Kumandanın da bu işin içinde olduğunu düşünüyor musun?
Can I talk to farm boss?
Komutanla görüşebilir miyim?
The Negroes will be given land and expected to farm it.
Zencilere toprak verilip işlemeleri beklenecek.
He's got two parents who love him, they've got a farm, animals, food on the table, it's perfect.
Onu seven ebeveynleri var ve bir çiftlikleri hayvanları, masalarında yemekleri var, bu mükemmel.
I found him lying in the forest near my farm.
Çiftliğimin yanındaki ormanda yatarken buldum onu.
My uncle owns a dairy farm in Wisconsin, and they have these poop lagoons.
Amcamın Wisconsin'de bir çiftliği var. Ve şu bok gölcüklerinden var.
Is this an ant farm?
Bu bir çiftlik mi?
To farm it.
Onu ekip biçmek.
A farm!
Bir çiftliğe!
So unless that farm had a magical talking spider...
Eğer o çiftlikte konuşan sihirli bir örümcek yoksa...
It's been closed for a while now, but it was well-known because the inmates kept up a working farm.
Hastane uzun süredir kapalı ; fakat sadece hastaların işlettiği çiftliğiyle iyi tanınmış.
Well, of the seven addresses we have, only one is west of here, a farm belonging to Sundvik Gunderson on Lost Mill Road.
- Elimizdeki yedi adresten sadece biri buranın batısında. Lost Mill Yolu üzerinde Sundvik Gunderson'a ait bir çiftlik.
You might not know them by name, ~ but we have a giant farm equipment company. ~ Who else have you got?
İsmen bilmeyebilirsin ama çok büyük bir çiftçilik teçhizatı şirketimiz var.
There's a property cleared with a sturdy cabin on it ready to farm.
Tarıma hazır tertemiz kulübesi olan bir arazi daha yeni boşaldı.
Every shoeless shepherd, every farm boy dreaming on a haystack, even every clerk with slicked back hair finds love, except me.
- Tom. Tüm çulsuz çobanlar tarlada hayaller kuran tüm çiftçi çocuklar taralı koyu saçları olan katipler bile aşkı buldu bir ben bulamadım.
No, I have to get back to my farm, apply a reagent.
Hayır, çiftliğime geri dönüp reaktif uygulamam gerek.
I think it's time I rebuild our farm.
Sanırım çiftliğimizi yeniden inşa etmenin zamanı geldi.
Well, our next play is Summer of the Locust based on a Willa Cather story about a young farm boy who is visited by the ghost of his grandmother.
Sıradaki oyunumuz "Summer of the Locust" Willa Cather'in bir hikâyesinden esinlenilmiş. Büyükannesinin hayaleti tarafından ziyaret edilen genç bir çiftçi hakkında.
You know, a buddy of mine in Brooklyn's doing this whole urban farm thing, man.
Brooklyn'de de bir dostum şu kent çiftliği olayına girdi, adamım.
"You will drive to a farm, which is four days from here."
"Buradan dört gün uzaklıktaki bir çiftliğe gideceksiniz."
" The farm is a big one.
" Çiftlik baya büyük.
~ That's a big farm.
Baya büyük bir çiftlikmiş.
Indeed, the producers had told us to drive from Darwin to a three million acre farm, where we would have to round up 4,000 cows using a BMW M6,
Yapımcıların direktifiyle... Darwin'deki üç milyon akrelik bir çiftliğe gidip. 4.000 tane ineği BMW M6,
'We were headed for the gigantic farm where we'd be herding cattle,'and had decided to try and reach it in one day.
Bir sürüyü gütmek için kocaman bir çiftliğe gidiyorduk. ve oraya 1 günde ulaşabileceğimizi düşündük.
'Darkness had fallen'when we finally reached the bottom of the farm drive.'
Çiftlik yolunun girişine ulaştığımızda karanlık çökmüştü.
Because I've been reading about this farm.
Çiftlikle ilgili bir şeyler okuyordum.
And to put that in perspective, this single farm is the same size as Buckinghamshire... and Hertfordshire... and Surrey... and East Sussex and West Sussex and Kent, combined.
Ve olaya derinlik katması açısından... bu çiftlik tek başına Buckinghamshire... ve Hertfordshire... ve Surrey... ve Doğu Sussex ve Batı Sussex ve Kent'in toplamından büyük.
'Everything you see here, and a lot more besides, is one farm.
Şu gördüğünüz ve ötesi komple bir çiftlik.
It's 250 miles from this farm to the nearest supermarket.
Bu çiftliğe en yakın süper market 250 mil uzaklıkta.
I was down at the farm before tea, doing Mr Mason's books.
Çaydan önce çiftlikteydim, Bay Mason'ın kitaplarıyla uğraşıyordum.
I'm walking down to the farm, if you want company.
Öğleden sonra çiftliğe gideceğim, istersen beraber yürürüz.
I never thanked you for all your hard work at the farm, not properly.
Çiftlikte yaptığın işler için hiç sana doğru düzgün teşekkür edemedim.
- I've decided to move into the farm.
- Çiftliğe taşınmaya karar verdim.
I do, I'm coming to the farm.
Gerçekten, çiftliğe geliyorum.
So then I thought, you know the really big farm lawnmowers?
Ardından büyük çim-biçicileri düşündüm.
So we're going to this little farm right on the coast.
Sahildeki bir çiftliğe gidiyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]