Fascists translate Turkish
483 parallel translation
But who are those people dressed like fascists?
Ama faşist gibi giyinmiş o insanlar kimdi?
With the help of anti-fascists from all over the world civil war will give way to peace, work and happiness. And the miserable homes you saw in this film will disappear for ever.
Tüm dünyadaki antifaşistlerin yardımlarıyla sivil savaş huzur, istihdam ve mutluluk getirecek ve bu filmde gösterilen sefalet içindeki evler sonsuza dek yok olacaktır.
- You fought the fascists in Spain.
- İspanya'da faşistlerle savaşmışsın.
Fascists!
Faşist!
The Nazis and fascists are against democracy and against the communists.
Naziler ve faşistler demokrasiye karşı oldukları kadar komünizme de karşılar.
It used to make me feel good that Italians and Germans went to fight against the fascists in Spain.
İspanya'da İtalyan ve Almanların faşistlere karşı savaştığını bilmek beni iyi hissettirirdi.
But we are all anti-fascists.
Ama bizler hepimiz anti-faşistiz.
I thought things were so well run that... what wonderful work fascists have done in convincing people they are men from legends.
Düşünüyordum ki işler o kadar iyi yürütülüyor ki faşistler efsanelerdeki adamlar gibi insanları ikna etmede ne kadar harika işler başardılar.
All fascists are not of one mind, one stripe.
Bütün faşistler bir değil.
- The Germans and the Fascists!
- Almanlar ve Faşistler geldi!
- The Germans. I laugh in the face of the Germans and Fascists.
Tam suratlarının ortasına tüküreceğim.
You're all alike - you, the Germans, the Fascists!
Hepiniz aynısınız. Siz, Almanlar, Faşistler!
But the Fascists are shooting from the rooftops.
Ama faşistler çatılardan ateş ediyor.
Of course not, with the Fascists and Germans there.
Faşistler ve Almanlar oradayken tabii ki başaramaz.
All those roads you built for the fascists in Ethiopia.
Tüm yaptırdığın yollar, Etiyopya'daki faşistler içinmiş.
Smash the accursed fascists, and we, in the factory, will fulfil and overfulfil our quotas.
Melun faşistleri bozguna uğratın bizler de fabrikada kotamızı doldurur, hatta aşarız.
Those broads are worse than fascists, aiming right in the heart.
Şu kadınlar faşistlerden beter, doğrudan kalbi hedef alıyorlar.
The fascists locked him up in a truck with some other poor souls.
Faşistler onu diğer zavallı tutuklularla birlikte bir kamyonete kapattı.
They're Fascists!
Onlar Faşist!
Dirty fascists!
Fasist pislikler!
In order to seize this power, the fascists needed Hindenburg.
Nazilerin bir araya gelmesi için Hindenburg'a ihtiyaç vardı.
The focus is the leader of British fascists - Oswald Mosley - here he walks in the middle, here, near the sign, this is Mosley.
Söz konusu ingiliz faşist lideri Oswald Mosley bakın ortadan gidiyor, bayrağın önünde. İşte Mosley o.
And here is the fuehrer of Swedish fascists.
Bu Amerikalı faşistlerin lideri Rockwell. Ve başka bir gamalı haç. Bu da İsveç'lilerin Führer'i
It was MussoIini and his Fascists who forced him to be harsh.
Onu böyle davranmaya zorlayan Mussolini ve onun Faşistleriydi.
Those who call us fascists forget the role many of us played in the Resistance.
Bize "faşist" diyenler çoğumuzun Direniş'te oynadığı rolü unutuyorlar.
Hurt? Was it fascists?
Canın acıyor mu?
That's what it means. The end of the Fascists.
İşte anlamı bu, yani faşistlerin sonu.
First, they play up to the Fascists, now they kick them in the behind.
Bu kahramanlar... önce faşistlere yaltaklandılar, şimdi ise kıçlarını teklemiyorlar.
What? - What do we do with the Fascists?
- Faşistlerle ne yapacağız?
Things must be pretty bad in Rome for the Fascists.
Faşistler için Roma'da işler bayağı kötü olmalı.
- The Fascists, Copa and Bara...
- Faşistler, Copa ve Bara...
I travelled often to the Popular Democracies and had contacts with Domoulka in Poland and in Yugoslavia with Tito and his fascists.
Halk demokrasisiyle yönetilen yerlere sık sık gidiyordum. Polonya'da Domoulka'yla Yugoslavya'da Tito ve faşistleriyle Macaristan'da Rajk'la ve Bulgaristan'da Kosto'yla temaslarım oluyordu.
We can thank our Fascists for the privilege.
Faşistlerimize bu ayrıcalık için teşekkür edebiliriz.
They're all of them more or less Fascists.
Hepsi az ya da çok faşist.
Fascists... you will hear the announcement of an historic event.
Faşistler tarihi bir anın duyurusunu dinleyeceksiniz.
Assassins, fascists!
Suikastçiler, faşistler!
She was afraid of the Fascists.
Faşistlerden korkuyordu.
that it's the Cremona Fascists who made him come.
Onu buraya getiren Cremona Faşistleri.
Let's suppose he was killed by Tara's Fascists.
Diyelim Taralı Faşistler tarafından öldürüldü.
You told on to the Fascists, huh?
Faşistlerle konuştun, değil mi?
Fascists!
Faşistler!
I don't care about politics. About the fascists, I only knew the song.
Politikalar ya da faşistler umurumda değil.
"No fear of the fascists, I'll slay them with my bayonet."
Sadece şarkıyı biliyordum. "Faşistlerden hiç korkmam, süngümle canlarına okurum."
The fascists were after him.
Faşistler peşindeydi.
Man. they're a bunch of fascists.
Dostum, onlar bir avuç faşist.
Kill the dirty fascists!
Pis faşistleri öldür!
Come and get me, dirty fascists!
Sıkıysa yakalayın, pis faşistler!
And now, with the fascists over the Europe... It might happen again.
Şimdiyse, faşistler bütün Avrupa'ya yayılmışken tarih tekerrür edebilir.
How could a man like you help the Fascists?
Sizin gibi biri Faşistlere nasıl yardım edebilir?
You even give money to Fascists!
Faşistlere bile para verirsin!
This is Lew Rockwell, the leader of American fascists.
İşte gamalı haç.