Fashion translate Turkish
5,084 parallel translation
I'm here to show the world that some of the best fashion ideas come out of Tuscaloosa.
Buraya, en iyi moda fikirlerinin... Tuscaloosa'dan çıktığını dünyaya göstermeye geldim.
The fashion show?
Bir moda defilesi mi?
Well, thanks to the fashion accessory there, you don't have much of a choice.
Şu son moda aksesuarlar sayesinde başka bir seçeneğin yok.
We're gonna take this in a safe and orderly fashion.
Bunu güvenli ve adım adım uygulayacağız.
It's an annual fashion show for charity.
Bağış toplamak için yapılan yıllık bir defile.
He's going back to the fashion gala website.
Defilenin sayfasına girdi yine.
He is the only one on the fashion event list who embodies everything that our suspect wants to be.
Defileye katılacaklar arasında bir tek bu adam şüphelimizin sahip olmak istediği her şeyi kendisinde toplamış.
Get down to that fashion show and find this Carlo.
Defileye git ve şu Carlo'yu bul.
No. It's for a brand-new high-fashion line called "Montmarte,"
Montmarte denen bir moda akımı için.
Just remember... fashion is art, art is life... and yes, we might get in trouble.
Unutma moda bir sanattır, sanat hayattır ve evet, başın belaya girebilir.
They are trés gorge and they might make this, um, homeless-persons - nighty-thing you're rockin look like an actual fashion choice.
Harikalar ve senin şu evsiz akşamcı halini bir moda seçimine dönüştürebilirler.
I could secure our prey in a smarter fashion.
Bana bıraksaydın avımızı çok daha zekice bir şekilde emniyete alırdım.
Normally I like to do this sort of thing in a more civilized fashion.
Bunu normalde daha medeni bir şekilde hallederim.
I'm saying... get it done in a spectacular fashion.
Diyorum ki fevkalade bir şekilde işi bitiremem.
In more colloquial fashion you can use the word : Zdravo.
Günlük konuşma dilinde "zdravo" kelimesini kullanabilirsiniz.
Unless, of course, my fashion-fluent fiancée was by my side.
Tabii eğer moda konusunda usta nişanlım yanımda olursa o zaman başka.
- On the cutting edge of fashion.
- Modanın ince bir kenarında geziyor.
Our lives are dangerous enough without taking any fashion risks.
Herhangi yeni tarz riskler almadan da hayatımız yeterince tehlikeli.
- You seem to know a lot about fashion.
Modadan anlıyor gibisin.
What the hell is wrong with just an old fashion dead blot.
Böyle eski moda bozuk bir sürgü niye çalışmaz ki?
I loved her, you know? After a fashion.
Onu sevdim biliyor musun?
I wish the fashion police was all I had to worry about.
Keşke tüm endişe etmem gereken moda polisleri olsaydı.
Landline, fashion district.
Sabit hat, Fashion Bölgesi.
Good fashion... I don't want to!
# Gelenek değer... # Söylemek istemiyorum!
From a gay fashion designer, they are.
Gay bir moda tasarımcısından geliyor ise evet öyledir.
She knew he was a fashion designer.
Moda tasarımcısı olduğunu biliyordu.
Really, so now you're saying that paralegals should stereotype fashion designers or, or anyone who they deem to be someone that might not fit into a...
Sahiden, şimdi diyorsunuz ki yardımcılar moda tasarımcılarını bir kalıba sokmalılar yoksa, uymayan birisini bile gerekli sayabilirler.
[WHIMPERS] That's Liam Taylor. He's a fashion designer known for bold statements in leather.
Deri hakkında çarpıcı açıklamalar yapan bir moda tasarımcısı.
Bruce Wayne knows fashion.
Bruce Wayne modadan anlar.
The Opera House is hosting the Masters of Fashion event.
Opera binası bu hafta "Modanın Ustaları" programına ev sahipliği yapıyor.
" The Masters of Fashion cordially invites you and a guest to our gala.
"Moda ustaları sizi ve bir konuğunuzu..."
All the stars in Gotham's fashion elite will be there. "
"Tüm yıldızlar ve Gotham'ın moda elitleri galaya katılacaktır."
Looks like your detective skills are a lot better than your tween, high-end fashion rental skills.
Görünüşe göre dedektiflik becerileriniz ergen, bitik moda kiralama becerilerinizden daha iyi.
I mean, they're literally creating a new niche in fashion... hip jeans.
Modada çığır açacak yenilikler yapıyorlar.
So it would combine Larissa's two favorite things... commerce and fashion.
Yani Larissa'nın iki favorisini bir araya getiriyor. Ticaret ve moda.
I'm untested in the department of heads of major fashion companies...
Kendimi büyük moda şirketlerinin patronlarıyla daha önce denemedim.
Loose quality in a sexual fashion.
Oynak, sexy bir elbise içinde
You know, the truth is that Abigail Spencer and I are old acquaintances, after a fashion.
Yani aslında, gerçek şu ki Abigail Spencer ve ben bir nevi eski dost sayılırız diyelim.
There was a fashion component, yes.
Modayla alakalıydı, evet.
And when Jimmy dreamt of being a fashion designer, we encouraged him to try making his own pants for school.
Daha sonra, Jimmy moda tasarımcısı olmaya karar verdi. Biz de onu, kendi dizaynı pantolonuyla okula gitmesini teşvik ettik.
The music, the fashion.
Müzik olsun, moda olsun.
That's why it's called the fashion pound, and that is why it is awesome.
Bu yüzden adı "Kiloyla Moda" ve bu yüzden harika bir yer.
Did you see the high-fashion model shoot?
Moda çekimini gördünüz mü?
History of fashion exhibit, third floor.
Moda sergisi tarihi, üçüncü kat.
♪ But where are the fashioned ♪ ♪ Good fashion...
Nerede moda şimdi... iyi moda...
Pheromones do the crowd control, keep the mob moving in an orderly fashion, even when panic sets in. We humans have no such gift.
Feromonlar yok kalabalık kontrolü, mafya düzenli bir şekilde hareket etmeye devam, panik setleri in bile insanlar böyle bir yeteneğim var
"common for them, during which they retreat into the hellholes they fashion for themselves, living off their plunder."
Onlar için yaygın olan bu dönemde meskenlerine çekilip ganimetlerinden beslenerek yaşıyorlar. "
Couple of high fashion models?
Bir çift top model geliyor.
Yeah, fashion week is coming up.
Evet, moda haftası yaklaşıyor.
Not to mention fashion.
Modadan bahsetmeye değil.
True Jackson gets the chance of a lifetime when she's hired by her idol and made VP of his fashion empire and then every week she has to navigate this scary new world because True Jackson's gone from homeroom to the boardroom.
Ve her hafta, okul sıralarından toplantı salonlarına geçişle karşısına çıkan bu yeni korkutucu dünyayı idare etmek zorundaydı.