Fast asleep translate Turkish
270 parallel translation
"To my relief, Kelvin fell fast asleep."
Şansıma, Kelvin çabucak uyuyakaldı. "
George is fast asleep in my room.
George odamda uyuyor.
You better start undressing at once or you'll find yourself fast asleep in the middle of taking off your trousers.
Üzerinizi çıkarmaya başlasanız iyi edersiniz yoksa daha pantolonunuzu çıkartırken kendinizi uykuda bulursunuz.
Fast asleep already?
Hemencecik uyuya mı kaldın?
And, upon my life, fast asleep.
Ve yemin ederim derin uykuda.
When you're fast asleep
Kalbinin dilediği
As of now, he must be fast asleep in some prison
Şu sıralar hapishanede derin bir uykuda olsa gerek.
- Mitsuko's fast asleep.
- Mitsuko uyuyakaldı.
Fast asleep, are you?
Hemen uykuya dalıyorsun, değil mi?
The last thing I remember was reaching for the pill, and I was fast asleep.
Son hatırladığım şey hapı almaya uzandığım ve derin uykuya dalıvermişim.
- I shall be fast asleep... -... and I don't want to be disturbed.
Çoktan uyumuş olurum, rahatsız edilmek de istemem.
Father's fast asleep.
Şu an derin uykuda.
Fast asleep.
- Çabuk uyurum.
He's fast asleep already.
Şimdiden uyudu.
He's fast asleep.
Hemen uyumuş.
He's fast asleep.
Hemen daldı uykuya.
She's fast asleep already.
İki tabak makarna yedi.
I was fast asleep, inspector.
Uyuyordum, Komiser Bey.
Though the world is fast asleep
Bütün dünya uykuya daldı
You should be fast asleep.
Artık uyuman gerek.
She ate her gruel and is fast asleep.
Güzelce yulaf lapasını yedi ve hemen uykuya daldı.
There he lay, the vast, red-gold dragon, fast asleep in this immense hall that once was the jewel mine of Dale.
Muazzam büyük, altın kızılı ejderha orada yaşıyor vaktiyle Dale'ın mücevher madeni olan engin salonda uyukluyordu.
He's fast asleep.
Hemen uyudu.
- You were fast asleep.
- Ölü gibi uyuyordun.
Hey, he's fast asleep.
Derin uykuda.
He's fast asleep and he's not goin', so just get off with yer.
Uyuyor ve bir yere gitmiyor, şimdi çek arabanı buradan.
You stay in there fast asleep, and a man is seducing a virgin.
Sen orda uyuyup dururken, adamın teki, bir kızı iğfal ediyor.
There we are, fast asleep.
- Şimdi derin uykuda.
- Aw, she's fast asleep.
- Hızlıca uykuya daldı.
Fast asleep.
Çocuk uyuyor.
Poor Fernand came upstairs and fell fast asleep.
Zavallı Fernand yukarı geldi ve hemen uyuya kaldı.
If you were fast asleep, how could you be so sure she did not leave?
Madem siz uyuyordunuz, onun çıkmadığından nasıl emin olabilirsiniz?
I haven't seen you since breakfast yesterday and I'm gonna be fast asleep in 15 minutes.
Dünkü kahvaltıdan beri görmüyorum seni ve 15 dakika içerisinde derin bir uykuya dalacağım.
My blessing was : You were fast asleep, Your closed eyelids with the universal blue
Sen uyurdun.
At "three," you are fast asleep, Mr. Williams.
"Üç" te, hızlıca uykuya dalacaksınız, Bay Williams.
- Fast asleep?
- Derin uykuda mı?
- Yes, fast asleep.
- Evet, hemen uydu.
- They were fast asleep. - Wh- -
- Hızlı uyudular.
The boy's fast asleep.
Çocuk çabucak uyudu.
He'll be fast asleep.
- Uyumak üzeredir.
Katarina lay beside me. She was still immobile, fast asleep.
Katarina yanımda yatıyor.Hala hareketsiz, derin uykudaydı.
When I was in there just now, he was fast asleep. I think he's asleep.
Sanırım uyuyor kendisi.
Did you wake him? No, he's fast asleep.
Hayır, derin uykudadır.
So, uh, about halfway through the week... we stumbled into a clearing in the forest... and the two of them were fast asleep in each other's arms.
Haftanın ortasına doğru... ormanda bir açık alana geldik ve ikisini birbirlerinin kollarında derin bir uykuda gördük.
He was fast asleep, and someone or something came in and removed it.
Derin uykudayken biri ya da bir şey gelip bacağını kopartmış.
My brother is asleep, fast asleep
Kardeşim uyuyor, derin uykuda.
JUDY : When I count to three, you'll be fast asleep.
Üçe kadar saydığımda hemen uyuyacaksın.
A dream is a wish your heart makes... Sleeping Beauty... 1950. When you are fast asleep.
Sen uyurken Kalbinin yaptığı düşler.
The firemen are all fast asleep, so who will put the fire out?
İtfaiyeciler tümü, uyurken böylece kim ateşi söndürecek?
duccio was fast asleep!
Duccio'yu uyutmam gerekti!
I was fast asleep in my bed.
Yatağımda mışıl mışıl uyuyordum.