English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fiercely

Fiercely translate Turkish

237 parallel translation
Who was that he shouted at so fiercely?
- Bağırdığı kişi kimdi?
Fiercely proud of his son who played in them.
Onlarda oynayan oğluyla çok gururlandı.
We would need the straw mattress, at once pantry and strongbox, the fiercely contested blanket, the denunciations and curses, the orders repeated in every tongue, the sudden appearance of the SS, zealous in their spot checks and practical jokes.
Kiler, kasa ve hasır bir şilteye, ihtiyaç duyarız, elde etmek için mücadele edilen battaniye, suçlamalar ve lanetler, her ağzın tekrarladığı emirler, SS'lerin aniden ortaya çıkışı, çoşkuyla yaptıkları ani kontroller uygulamalı şakaları.
He might appear to be deadly calm, fiercely deliberate.
Korkutucu derecede sessiz, son derece kararlı görünebilir.
The reactionary party led by Jiang Jieshi has deployed 100,000 mobsters to fiercely attack our central Soviet District in Jiangxi
Çan Kay Şek'in liderliğinde gerici bir parti, Jiangxi yerleşim bölgesine saldırması için 100.00 haydut gönderdi.
Then Greece will fight all the more fiercely.
O zaman Yunanistan daha vahşice savaşır.
Always, hunger baited their heels more fiercely than the soldiers.
Her zaman, açlıktan geride kalanlar acımasız askerlerin tuzağına düşüyordu.
- I found the corpse of a farmer, torn up as if he had been fiercely attacked.
- Vahşice parçalanmış bir çiftçi cesedi buldum.
"I drew my sword, but the skeleton tore off its left hand, " using it as a weapon, and fiercely attack ed me.
Kılıcımı çektim, fakat iskelet sol elini bir silah gibi kullanarak... savurdu ve bana vahşice saldırdı. "
When entering into a fiercely competitive field, one finds it advisable to give away free samples.
Yoğun rekabet yaşanan bir alana girilince bedava örnek dağıtmak yararlı galiba.
German industry was still supplying the armies fighting fiercely in the east and in Italy.
Alman endüstrisi, doğuda ve İtalya'da şiddetle çarpışan ordularını beslemeye devam ediyordu.
The fire burns so fiercely...
ateş çok hızlı yakıyor...
And there's Sanjay. He loves Anjali so fiercely... he can't bear to see her marry someone else
Ve Sanjay, Anjali'yi o kadar çok seviyor ki onun bir başkasıyla evlenmesine tahammül edemiyor.
It is guarded fiercely by the Blackfeet for there are beaver there as many as the stars in the sky.
Karaayaklar orayı çok sıkı koruyor, çünkü orada gökteki yıldızlar kadar çok kunduz var.
I want you to know that I'm fiercely independent and... I don't foresee any tie... which might alienate my freedom, if I may use legal jargon.
Şunu bilmeni isterim ki bağımsızlığıma aşırı düşkünüm ve hukuk diliyle söyleyecek olursam özgürlüğümü devredebileceğim hiç bir ilişki öngörmüyorum.
Now the Laguna family are proud, fiercely loyal and tough, but these gentlemen, oh, they're different.
Laguna ailesi inanılmaz derecede gururlu. Birbirine bağlı ve dayanıklılar. Ancak bu beyler, onlar farklılar.
Protestant, and fiercely proud of it.
Protestanız ve bununla da gurur duyuyoruz.
Our army is advancing fiercely.
Ordumuz ilerleyişine şiddetle devam ediyor.
He was fiercely jealous of Susan.
Susan'ı deli gibi kıskanıyordu.
Fiercely independent.
Aşırı bağımsız.
His only rival was a man named Oruku aki... and they competed in all things... but none more fiercely than for the love of a woman...
Sadece bir tane rakibi vardi, Oruku Aki... ve hersey için yarıştılar... fakat en çok da bir kadının aşkı için...
The big eye... glared fiercely... at both of us.
Büyük bir göz... vahşice ikimizin de gözünü kamaştırdı.
Three-hundred words, fiercely pro-American. " Sounds interesting.
Üçyüz kelimeyle, Sıkı vatanseverlik. " İlginç gözüküyor.
That doesn't sound like the man who came to me a year ago fiercely determined to return home to clear his father's name or die trying.
Bir yıl önce bana gelip, aile onurunu temizlemek için şiddetle evine geri dönmeyi isteyen birine benzemiyorsun.
Why do you look at me so fiercely?
sen niye bana öyle kızgın bakıyorsun?
... fiercely conservative town.
... çok muhazakar bir kasaba.
But bark fiercely at faces that are threatening or offensive.
Ancak tehditkar veya saldırgan yüzlere karşı vahşice havlarlar.
They say the Botha protect their territory fiercely.
Bothanların, bölgelerini acımasızca koruduklarını söylediler.
He lives with Maya in Wanu's village and now fiercely defends the Indians and the rainforest.
Maya ile birlikte Wanu'nun köyünde yaşıyor ve artık yerliler ile yağmur ormanlarının şiddetli bir savunucusu.
Play fiercely and annihilate your opponent.
Vahşice oynayın ve rakibinizi yok edin.
A fiercely determined band of pioneers leaves Maryland... after misinterpreting a passage in the Bible.
Öncülerden oluşmuş kararlı bir grup İncil'deki yanlış anlaşıImış bir bölümden dolayı Maryland'i terketti.
Our satellite infrareds show the animals are fiercely territorial.
Uydudan alınan kızılötesi görüntülere göre, hayvanlar tamamen yerleşik yaşıyor.
The calves may look vulnerable, but they've fiercely protective parents.
Buzağılar savunmasız görünebilir, ama şiddetli korumacı olan ebeveynleri var.
My grandfather was fiercely tempted... by this invitation to join the ruling class.
Büyük babam yönetici sınıfına girmek için önemli bir... -... teklif almıştı.
Fiercely bad eyesight on my side of the family.
Ailemde çok kişide görme bozukluğu var.
You must've had fiercely red hair on your side.
Sizin de ailenizde çok kişi kızıl saçlı olsa gerek.
Liopleurodon are fiercely territorial Liopleurodon are fiercely territorial and confrontations almost always end in violence.
Liopleurodon'lar aşırı derecede bölgecidir ve karşılaşmalar nerdeyse her zaman şiddete dönüşür.
It is still fiercely hot.
Hala aşırı sıcak.
We fought so very fiercely.
Çok şiddetli savaştık.
Spanish explorers captured a tribe of women... who fought as fiercely as the men.
İspanyol kâşifler, erkekler kadar şiddetle savaşan bir kadın kabilesini esir almışlardı.
Loved his mother fiercely.
Annesini acayip severmiş.
Shunning publicity and fiercely guarding his anonymity...
Reklamdan kaçınır, gözden uzak dururdu.
We fought so very fiercely.
Acımasızca savaştık.
No matter what he might have said, Arthur was fiercely proud of what he accomplished in his career.
Ne derse desin, Arthur kariyerindeki başarılarla fazlasıyla gurur duyuyordu.
She is fiercely territorial and when another Gastornis gets too close she moves to protect her nest.
O, diğer Gastornisler çok yakında iken, bölgesinde sinirlidir. Yuvasını sadırıya kaşı koruyacaktır.
The female though is being fiercely protective.
Dişi yine de şiddetle karşı koymaya çalışıyor.
Massive silverbacks, usually fiercely protective of their groups... pass within a few metres of each other without any sign of anger... though if they do come too close, a gentle water splash says...
Tutucu olan iri yapılı gümüş sırtlılar kızgınlıklarını belli etmeden birbirlerinin bir kaç metre uzaktan geçerler çok yaklaşırlarsa, biraz su serpintisi gösterir ki...
I was alone, we will be together And we'll love so fiercely
Tekken çift olacağız ve birbirimizi çok seveceğiz...
I was alone, we will be together And we'll love so fiercely
Tekken, çift olacağız ve birbirimizi çok seveceğiz
We loved each other fiercely.
Biz şiddetle birbirimizi sevdik.
- [Barks Fiercely] Trust me.
- Komik, çünkü bir macaw cinsi gibi görünüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]