Flam translate Turkish
576 parallel translation
" You are thinner, Alonzo!
Zayıflamışsın Alonzo!
You're a little thinner, Jim.
Azıcık zayıflamışsın, Jim.
You've lost weight.
Zayıflamışsın.
Cathy, your wasted hands.
Cathy, ellerin zayıflamış.
At the end of the World War Tomainia weakened.
Dünya savaşının son yılında Tomanya ordusu zayıflamıştı.
You're losing weight.
Zayıflamışsın.
You're as thin as a starved cat.
Çok zayıflamışsın.
- Yes. She lost a little weight, maybe.
Ama sanki biraz zayıflamış gibi.
Pepe, you got skinny.
Pepe, zayıflamıssın.
You've lost a little weight.
Biraz zayıflamışsın.
Have I become very thin?
Çok zayıflamış mıyım?
You don't look any leaner.
Hiç zayıflamışa benzemiyorsun.
You're studying and other take around.
Zayıflamış da. - Senin için üzülüyorum, Saşok.
Kept your weight down.
Zayıflamışsın.
The scoundrel's grown thin.
Alçak herif, iyice zayıflamış.
Maybe you've lost a little weight.
Biraz zayıflamışsın.
He looks a little thin.
Zayıflamış gibi.
You're thinner.
Zayıflamışsın.
You're thin.
Zayıflamışsın.
You've gotten a trifle thinner, and it's most becoming.
Biraz zayıflamışsın. Çok yakışmış.
You've gotten so thin lately...
Son zamanlarda iyice zayıflamışsın...
You look thin, Gaby.
Zayıflamışsın, Gaby.
You're thinner.
Sen zayıflamışsın.
You're thinner.
Siz zayıflamışsınız.
Maybe it's this light, but you look thinner.
Belki de ışıktandır ama zayıflamış gibisin.
You're so skinny.
Çok zayıflamışsın.
So skinny.
Çok zayıflamış.
You look a bit thin, though.
Biraz zayıflamış gibisin.
Sorry. My eyes are failing.
Pardon, gözlerim iyice zayıflamış.
Mrs. Gina, you're looking good, you've lost weight.
Bayan Gina iyi görünüyor, zayıflamış.
You got so skinny.
Ne kadar zayıflamışsın.
She looks rather thin, don't she?
Zayıflamış gibi görünüyor değil mi?
A bit thin, perhaps, but you were always thin, Pablito?
Biraz zayıflamışsın sanki ama. Gerçi her zaman zayıftın değil mi, Pablito?
- You've lost weight.
- Zayıflamışsın.
He's starving, all skinny.
Çok zayıflamış, cılızlaşmış.
You lost weight.
Zayıflamışsın.
Your air should be getting quite thin by now.
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
You look thin.
Zayıflamış görünüyorsun.
Koharu, you've lost weight.
Koharu, zayıflamışsın.
And that finally at the foot of the cross, her faith weakened somewhat.
Ve nihayet, İsa çarmıha gerilirken,.. ... inancı biraz zayıflamıştı.
It's just that his pulse is very weak... and it misses altogether on occasions... and he might not last the night out.
Sadece nabzı çok zayıflamış. Arada bir kendini kaybediyormuş. Bu geceyi çıkaramayabilirmiş.
She's become so thin and sick-looking.
Çok zayıflamış ve hasta gibi bir hali var.
You look thinner.
Zayıflamış görünüyorsun.
You've gotten thinner.
Zayıflamışsın.
If we should run into each other again... in the lobby or the souvenir shop... I promise you I'll be so thin.
Lobide veya hediyelik eşya mağazasında tekrar karşılaşırsak söz veriyorum, çok zayıflamış olacağım.
But now, the aerial control British diminuía and disappeared.
Dolayısıyla havaa savunma gücü giderek zayıflamış ve tükenmişti.
After the 50 years, an ailment every 10 years!
Ellili yıllardan sonra yeni bir şeytan oldu. Ninuccio Zayıflamış görünüyorsun.
A little weight, you're losing a little weight.
Kilo galiba. Zayıflamışsın.
And I can smell flim-flam right down to the paper clips... you make me buy.
Pekala. Fakat şunu bir bitirelim.
Antonietta has gotten so thin.
Antonietta çok zayıflamış.
You've got so thin.
Ne kadar da zayıflamışsınız.