Flashbang translate Turkish
36 parallel translation
We have a little flashbang.
Küçük bir göz kamaştırıcı bomba yapacağım.
Spike, double up on flashbangs.
Spike, yanına daha fazla flashbang al.
- Marine-issue flashbang grenades.
- Askerlerin kullandığı flash bombası.
Throw your flashbang.
Flash bombasını at.
Go throw your flashbang.
Flash bombasını at.
You never go in with a flashbang grenade in a room full of children.
Çocuklarla dolu bir odaya flaş bombasıyla giremezsin.
The solution to the problem would be to breach from the rear, throw in a flashbang, and a tear gas because you can never be too sure.
Sorunun çözümü... arkadan sızmak... içeri hem flash bombası, hem de göz yaşı bombası atmak olurdu. Çünkü asla emin olamazsın.
She threw a flash-bang grenade into a car.
Arabaya flashbang attı.
One flashbang hits the curtain And the whole room goes on fire.
Perdelere gelen bir bomba yüzünden neredeyse bütün ev yanıyordu.
Then a flashbang went off, which blinded me.
Beni kör eden ateş-ses fasılası atıldı.
Well, that's why God made flashbang grenades.
Tanrı bu yüzden flaş bombalarını yarattı ya.
Flashbang grenades may not be deadly... but if one goes off nearby, it can cause temporary blindness and hearing loss.
Işık bombası belki öldürücü değildir, ama yakınızda patlarsa, geçici körlüğe ve işitme kaybına neden olur.
'Cause I hooked a flashbang in a meth lab, burned down the whole fucking apartment building.
Işık bombasını bir uyuşturucu laboratuvarına atıp bütün bir binayı ateşe verdiğim için.
Was that a flashbang?
Bu bir patlama mıydı?
The bastard threw a flashbang.
Piç kurusu patlamıştı.
Flashbang!
Ses bombası!
Flashbang!
Flaş bombası!
A flashbang, some smoke grenade.
Flaş ve ses bombası attılar.
Flashbang, smoke, ketamine.
Flaş bombası, duman, ketemin.
There was evidence of a flashbang and a ketamine dart at Sam and Callen's last location.
Sam ve Callen'ın son lokasyonlarında flaş bombası ve ketaminli dart. izleri vardı.
On the better news side, your flashbang and smoke grenade were part of a cache of weapons and equipment from a National Guard transport truck hijacked last month.
- Daha iyi haberse flaş ve sis bombalan, geçen ay kaçırılan Ulusal Muhafız kamyonunun silah ve ekipmanlarından.
Oscar, is the, uh, dozen AR-15s, 5,000 rounds of ammo, and another dozen stolen flashbang grenades that were found in a shed next to your corporate headquarters.
- Hayır, seni eşsiz kılan şirket merkezinin yanındaki kulübede bulduğumuz bir düzine AR-15, 5000 mermi ve bir düzine çalıntı flaş bombası.
But if not, you should probably go ahead and drop one of those little, uh... pearls of wisdom on us and let us know who it is you sold those stolen flashbang grenades to.
Ama sevmiyorsan, belki şu bilgeliklerinden birini bize de aktarıp çalıntı flaş bombalarını kime sattığını söylersin.
Mark, all we have left is a single flashbang.
- Mark elimizde kalan tek şey flaş bombası.
Patterson... flashbang.
Patterson, flaş bombası senin.
Flashbang. I'm getting felony nerves.
- Suç işleme tedirginliği yaşıyorum.
Flash-bang!
Flashbang!
It could just be a flashbang to disorient the enemy.
Düşmanın dikkatini dağıtmak için yapmışlardır.
- That's a flashbang.
- Bu bir flaş bombası.
Flashbang, stun grenade.
Flaş bombası, sersemletici.
They're flash bang grenades.
Onlar flashbang.
What do you say we forget the flash bangs and have some real fun today?
Flashbang'leri bırakıp gerçekten eğlenmeye ne dersin?
When I left this morning, he was going to plant his rosebushes so I'm pretty sure the flash bang went off and it was a huge mistake and he's gonna kill me and I want to try coffee before I die.
Ben bu sabah giderken güllerini dikmek üzereydi. Yani eminim, flashbang patladı ve bu büyük bir hataydı ve beni öldürecek. Ölmeden önce kahve tatmak istiyorum.
Look! The flash bang went off.
Bak, flashbang patlamış.
All right, we're gonna hit the front doors with flashbangs.
Ön kapıya baskın verip içeri flashbang atacağız.
And a flashbang fuse.
Bir de flaş bombası fitili.