English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flints

Flints translate Turkish

20 parallel translation
How did you find little things like flints... How would you know how to look for it?
Çakmaktaşları gibi küçük şeyleri nereden buldun, nasıl aranacağını nereden biliyordun?
"Dustbin, calendar, books, games, paper, pencils, shovel, spade, crowbar, axe, hatchet, saw, whistle and / or gong for alarms, suitcases for furniture or evacuation, string, pliers first-aid kits, safety pins, scissors, flints, aspirins, diarrhoea remedy, tweezers, calamine lotion, war crisis editions, lice-flea powder, rodent poison, insulin, blood-pressure tablets, rubber gloves, sanitary towels, mirror, toilet paper, eyewash."
"Çöp kovası, takvim, kitaplar, oyunlar, kağıt, kalem, kürek, bel, levye, balta, nacak testere, alarm vermek için çan ve / veya düdük eşyalar ve tahliye için valizler iplik, pense ilk yardım kitleri, çengelli iğne, makas, çakmaktaşı, aspirin, ishal ilacı cımbız, kalamin losyonu, savaş krizi yayınları, bit-pire tozu kemirgen zehri, insülin, tansiyon hapları lastik eldiven, kadın peti, ayna, tuvalet kağıdı, göz yıkama ilacı."
Well that layer of flints represents one thousand years.
Bu çakmak taşları tabakası 1000 yılı ifade ediyor.
I did so. " Rub flints together, light the wood,
"Çakmaktaşlarını birbirine sürt, tahtayı tutuştur,"
For charitable prayers, shards, flints, and pebbles should be thrown on her.
Dualar yerine pislikler, kırıntılar, taşlar yağacaktı üstüne.
I coveted it for two weeks, and then I went into the shop... and asked for some flints for my father's lighter.
İki hafta bu saate gıpta ettim, sonra dükkâna girdim ve babamın çakmağı için çakmaktaşı istedim.
No spark, no flints, nothing.
Çıra yok, çakmak taşı yok, hiçbir şey yok.
Let's have fresh flints in all the locks.
Hepsine yeni fitil koyalım.
The army recently took shipment of 50 crates of rifles, all without the flints required to shoot them.
Ordu en son, ateşlenmelerini sağlayacak çakmaktaşı olmayan, 50 kasa tüfek kargosunu teslim almış.
Ice-age men were using it for knapping flints.
Buz devri adamları onları taş yontmada kullanıyormuş.
Every man gets three days cooked rations, 40 rounds of ammunition, fresh flints, and a blanket.
Adam başı üç günlük pişmiş erzak alınacak. 40 mermi mühimmat, taze çakmaktaşı ve bir battaniye.
Everyone, check your flints.
Herkes çakmaktaşına baksın.
The spark created by the flints light the kerosene-soaked straw.
Mıcırların çıkardığı kıvılcım petrole bulanmış samanı yakıyor.
Flints that won't freeze in the snow.
Çakmakları karda donmuyor.
Neolithic flints.
Neolitik çakmak taşları.
Will, get the flints out of those muskets.
Will, tüfeklerin iğnelerini çıkar.
Flints!
Çakmaktaşı! Çakmaktaşı buldum.
I found some flints.
İyi iş.
Flints!
Çakmak taşları!
Give me the flints.
Taşları bana ver.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]