English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flirtatious

Flirtatious translate Turkish

96 parallel translation
You think I'm flirtatious
Beni fingirdek sanıyorsun
Those flirtatious tulips
Those flirtatious tulips
He likes the flirtatious type, a songstress
O çapkın biri, şarkıcılarla takılır
( Man ) Although some people are innately flirtatious, it's also a skill that can be Learned and developed.
Bazı insanlar çaplıklık konusunda doğuştan yetenekli olsa da, bu özellik öğrenilebilir ve geliştirebilir bir şeydir.
Okay. So, I'm flirtatious.
Tamam, ben biraz çapkınım.
We chalk it up to flirtatious banter.
Çapkınca bir laf der geçeriz.
But whereas five years ago, it was flirtatious, now it's lascivious.
Sen de oldukça iştahlıydın.
I think sometimes you just sort of spaz out with excess flirtatious energy and it just lands on anything male that moves.
Bence sen ara sıra içinde kalmış fazlalık flört etme isteğini dışarı vuruyorsun ve bu erkek olup hareket eden her varlığa rast gelebilir.
Nothing flirtatious.
Flört etmedik.
They are supremely intelligent, highly social, endlessly flirtatious, and not above a fight.
İnanılmaz derecede zekiler, bir hayli sosyaller, durmadan flört ediyorlar, ve tek bir kavga bile etmiyorlar.
Seth got flirtatious, his friend got upset and insisted they leave.
Bir içkiden sonra Seth küçük flörtlere başladı. Arkadaşı kızdı ve gitmek istedi.
A very flirtatious one.
Çok flörtçü bir kadındı.
It's so easy to cross the line between suggesting "flirtatious and approachable," and suggesting there's something living in your ear.
Flört eder gibi davranmakla kulağında bir şey varmış gibi davranmak arasındaki çizgiyi geçmek kolaydır.
... to the language of the body via touch, a smile, the flirtatious giggle.
Anlıyorum. Belki benim sözüm üzerine onu davet edersiniz.
- Probably too often resorts... ... to the language of the body via touch, a smile, the flirtatious giggle.
- Muhtemelen çok sık dokunarak gülümseyerek, çapkın bir kıkırdamayla vücut diline başvuruyordur.
I might have been flirtatious, but I never harassed anybody... ... and I won't settle.
Biraz çapkın olabilirim ama kimseyi taciz etmedim ve anlaşmayacağım.
Still, it'd probably be best if we didn't get too flirtatious.
Yine de çok çapkın olmasaydık muhtemelen daha iyi olcaktı.
- So why didn't they come back? I went out of my way to be flirtatious and provocative. That's what men are meant to like.
O zaman neden geri döndüler.Onlar gibilerinhoşlana bileceği bir tip de değilim, peki nasıl olacak, ha?
You can say things like, " I'm feeling flirtatious.
Şunun gibi şeyler söyleyebilirsin, " Flört havasında hissediyorum.
Is she flirtatious? Does she make eye contact?
Demek istediğim flörtengiz bir tarzı var mı, bolca göz teması kuruyor mu?
You will not turn Elliot into some flirtatious manipulator.
Hayır! Elliot'u kur yapan bir dalavereciye döndüremeyeceksiniz.
You get flirtatious.
Çok işveli oluyorsun.
If a kid is experimenting and says something flirtatious, you ignore it.
Eğer bir çocuk deniyor ve ayartıcı şeyler söylüyorsa, dikkate almazsın.
But whereas five years ago it was flirtatious, now it's lascivious.
Beş yıl önce müstehcen laflar ederken şimdi şehvet dolu laflar ediyor.
... by his somewhat flirtatious encounter with Ms. Pascal.
... bu hoşbeş onu, son derece şaşırtmış ve mutlu etmişti.
A flirtatious swagger in her walk sprinkles the air with her sandalwood-swnted body
O fingirdek yürüyüşü... O tatlı kokusunu havaya saçar
I tend to put my hands on people, and I'm kind of flirtatious.
İnsanlarla çabuk samimi oluyorum, ve cilveli biriyim.
She would remember his look as shy but flirtatious, his tie as red but very thin, and that his sandwich was an angus beef patty with butterhead lettuce, roma tomatoes, on a sesame-seed whole-wheat bun, and a glass of 2 % milk.
Kız, erkeğin bakışlarını utangaç ama işveli,... kravatını kızıl ama çok ince,... sandviçini de susamlı kepek ekmeği içine Angus sığır köftesi, yanında da yeşil salata, Roma domatesi ve bir bardak % 2 yağlı süt olduğunu hatırlayacaktı.
- Oh, the flirtatious slap.
- Oh, fingirdeme vuruşu.
- The flirtatious tap.
- Oynaşma vuruşu.
He was immediately flirtatious, but not in a boorish way.
Oldukça çapkın bir insandı ama kötü anlamda değil.
Can all the young men in London be as flirtatious as Mr Haden?
Londra'daki tüm genç erkekler Mr Haden kadar iyi flört ediyor mu?
Maybe you were flirtatious without realizing it.
Belki farkına varmadan flört ettiniz.
Don't become flirtatious.
Bana sulanma.
She was pretty, flirtatious.
Güzeldi, bana kur yapıyordu. Ben de kandım.
She's a flirtatious girl.
O fingirdek bir kiz.
There was no flirtatious meaning behind that playful punch I gave your arm.
O yumruğun arkasında herhangi bir cilve kastı yoktu.
[chirping] they've arrived for the nesting season, and the bushes are alive with flirtatious chatter.
Sadece paylarına düşeni aldıktan sonra bu tilki hareket etmeye cesaret edebilir. Geriye çok şey bırakmazlar.
But what you didn't know was, while I was with James, Brian was off to the side... married, unavailable, flirtatious, wanting me.
Bilmediğin bir şey var ki, ben James'le birkteyken Brian hep etrafımda bir yerlerdeydi evli kullanılmayacak durumda, çapkın ve benden hoşlanıyordu.
Because, she's flirtatious.
Çapkın erkeklerin aklını başından aldığı için adı Zilli.
Nice... flirtatious, yet threatening.
Güzel... Fingirdek ama tehdit ediyor.
- You're very flirtatious, aren't you?
- Çok çapkınsın değil mi? - Öyle miyim?
in the interview I did, Was I... flirtatious?
Yaptığım görüşmede çapkın mı görünüyordum?
Flirtatious, flared nostrils, admiring look.
Cilveli, hayranca bir bakış.
God, you are flirtatious today.
Tanrı'm, ne kadar da fingirdeksin bugün.
A woman should be flirtatious. Fun to hang out with.
Kadın dediğin biraz işveli olacak, cilveli olacak.
You guys were quite flirtatious.
Sanki flört ediyor gibisiniz.
A little flirtatious, perhaps.
Biraz çapkın olabilir.
Have you been approached of late by any men in a flirtatious manner?
Son zamanlarda size yaklaşan herhangi bir erkek oldu mu? Flört amaçlı bir tavırla.
It's the flirtatious whispering.
Cezbedici fısıldamalar.
Flirtatious?
- Flört amaçlı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]