English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fluffing

Fluffing translate Turkish

39 parallel translation
You meen fluffing up pillows? Stuff like that?
- Yani yastıkları havalandırmak gibi şeyler mi?
The aversion to food, the sudden fits of euphoria and depression, and n-now the pillow fluffing and dusting.
Yemek için isteksizlik, coşku ve depresyon. ve sen şimdi yastık kabartıyor ve toz alıyorsun.
On May 21, 1864, the men of the 9th Bearded Infantry were sunning and fluffing their beards in the sun.
21 Mayıs 1864'te, 9. Sakallı Piyade Birliğinin askerleri güneşin altında sakallarını güneşlendiriyor ve kabartıyorlardı.
Fluffing her dress.
Elbisesini kabartacağım.
You don't go to the trouble of making your bed, smoothing out the sheets, fluffing up the pillows, just to ruin it all by lying down.
Tekrar yatıp bozmak için çarşafını düzeltmek, yastığını kabartmak, yatağını yapmak zahmetine girmezsin.
Still not fluffing'up the old ego.
Yine de egomu paramparça ettin.
So fluffing all day, that's got to be a real turnoff after a while, right?
Tüm gün kabartma tozluğu yapmak bir süre sonra sıkıyor, değil mi?
Some guy I was fluffing must have given it to me.
Kabarttığım adamların birinden kaptım herhalde.
They call it "fluffing." Prepping the guests.
Buna "gaza getirme" diyorlar. Konukları böyle hazırlıyorlar.
Stop fluffing your line!
Kes! Dizeleri kötü okuyorsun!
You crafty, crafty man - - that is fluffing up nicely.
Ne de güzel kabarıyor.
You're fluffing the pillows.
Sen yastıkları kabartıyorsun.
The vic made extra cash fluffing and folding?
Kurban, ütüleyip yumuşatarak ek gelir mi elde ediyormuş yoksa?
I have an on-call nurse and a maid and this person who just keeps fluffing my pillow.
Hazırda bekleyen bir hemşirem ve hizmetçim var ve sürekli gelip yastığımı kabartıyor.
Well, no sense fluffing your feathers about it.
Üzerinizde yazmıyor ki.
Oh, nice job with the fluffing.
İyi kabartmışsınız.
- No more pillow fluffing?
- Başka yumuşak yastıklık olmayacak mı?
Both of them, opening the blinds, fluffing the fucking pillows, making sure I'm dressed.
Her ikisi de perdelerimi açıp lanet yastıklarımı düzletip giyindiğimden emin olacaklardı.
See the two nurses in there, gratuitously mopping his brow, fluffing his pillow?
Hiç bu kadar kötü kriz görmemiştim. Hiç çabalamıyordu, vahşi bir araziden geçmiyordu, çiçekleri açmıyordu.
- What are you fluffing at?
- Fondoten ne kullanıyorsun?
- What's wrong with fluffing?
- Fondotenin neyi yanlış ki?
- You said fluffing.
- Ne yapıyorsun? dedim.
Fluffing?
- Söyledin.
Oh, I'm - - I'm just fluffing.
Ben sadece sözümü tutuyorum. Sıradaki sizsiniz.
I was fluffing it!
Kabartıyordum onu!
I was gonna say "fluffing'."
Söyledim "fluffin'."
Can't come to the fluffing'party.
fluffin'partiye gelemiyor.
I am tobey fluffing'maguire.
Ben tobey fluffin'maguire im.
She's fluffing the pillows.
Yastıkları kabartıyor.
Come on, it's fluffing up.
Tamam, kabarmaya başladı.
All these years of folding my sweaters and fluffing my pillows has really paid off.
Yıllarca süren süveter katlamaların ve yastık kabartmaların sonunda meyvesini verdi.
And you concentrate on your job, fluffing pillows and changing bedpans.
Ve sende kendi işine konsantre ol. Yastıkları kabart, kapları değiştir.
- He's fluffing, he's flirting.
! - Flört ediyor.
But she's in Iowa for the book tour, fluffing caucus-goers for the presidential run.
Ama kitap turnesi için Iowa'da başkanlık yarışı için seçmenleri ayartmakla meşgul.
I'm just fluffing.
Sadece yastığını kabartacağım.
And that fatso, fluffing his nose? Him?
Peki şu kızgın şişkoya ne olacak?
Your father is fluffing Cross-Co.
Baban, Cross-Co Taşımacılık'ın hisse fiyatını şişiriyor.
Fluffing your knickers.
- Külotlarınızı silkeliyorum.
What are you fluffing about at?
Bakın burada ne ayaklanmış?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]