English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / For that

For that translate Turkish

246,319 parallel translation
- Half a million pounds they charged the taxpayer for that.
- Yarım milyon pound Bunun için mükellefi ücretlendirdiler.
Thank God for that.
Bunun için Tanrı'ya şükür.
Unfortunately, we don't have time for that.
Ne yazık ki bunun için vaktimiz yok.
Oh, I paid for that beer.
Ben bu biranın parasını ödemiştim.
The big stuff... floods, earthquakes... you got insurance for that.
Büyük şeyler ise, seller, depremler... Bunun için sigortan olmalı.
You do have insurance for that, right?
Sigortan var, değil mi?
Well, no one's looking for that kid.
Kimse o çocuğa bakmıyor.
I didn't sign up for that shit.
O saçmalığıa kalkışmam.
- Was waiting for that.
- Bunu bekliyordum.
I guess I have a soft spot for that.
Sanırım buna karşı koyamıyorum.
I told the benefit scrounger that we were setting off for Devon.
Fayda sağladığı kişiye söyledim Devon'a doğru yola çıkacağız.
What he means is it's an opportunity for him to claim that the car of the past is superior.
Bunun anlamı, onun iddia edebilmesi için bir fırsat olmasıdır. Geçmişin arabasının üstün olduğunu.
I'm just thinking of all the things that you could be sent to prison for in Britain if we ran it properly.
Sadece her şeyi düşünüyorum İngiltere'de cezaevine gönderilebileceğini Düzgün koşarsak.
It's a T-junction that they've designed, for reasons known only to themselves, to look like a roundabout.
Tasarladıkları bir T kavşağı, Sadece kendileri tarafından bilinen nedenlerle, Dönel kavşağa benzemek.
This, however, is the sort of countryside that will be my home for the day- - mud.
Bununla birlikte, bu kırsal kesimdir O gün benim evim olacak... çamur.
However, as we learned when we raced the 918 against the LaFerrari and the P1 in our first show, hard facts like that count for nothing.
Ancak, 918'i ne zaman yarıştığımızı öğrendiğimize göre İlk şovumuzda LaFerrari ve P1'e karşı, Bu gibi gerçekler hiçbir şey sayılmaz.
On that note, it was time for me to begin my lesson.
Bu notta, dersime başlama zamanım geldi.
Its owner, a chap called Steve "Baggsy" Biagioni, said that, to prepare for my competition,
Sahibi olan Steve "Baggsy" Biagioni adında bir baba, Yarışmam için hazırlanmak için,
For someone to be reborn, wouldn't that mean that there's a dream that hasn't been fulfilled yet?
Yeniden doğmak, henüz tamamlanmamış bir hayalin varlığına işaret değil midir?
I am also very curious about it, but I was told that is reserved only for the experts.
Çok merak ediyorum ama bana onun daha çok uzman işi olduğunu söylediler.
Heo Joon Jae is especially that kind of person. I've known him for 10 years, and he hasn't had a girlfriend for more than 3 months.
Tam da öyle biri. 10 yıldır tanıyorum ve hiçbir ilişkisi 3 aydan fazla sürmedi.
Auntie, the age different between that ajumma and I are not that great for me to call her "Mother."
Aramızda ona anne diyecek kadar büyük bir yaş farkı yok.
The crucial fact is that there is no space for you in my heart.
Acı gerçek şu ki kalbimde sana ait bir yer yok.
Thanks for carrying it for her, but you don't need to do that any more.
Onunla ilgilendiğin için sağ ol, ama artık yapmana lüzum yok.
Once I gave up being on water and came here, pettily, I got to have a heart that beats for only you.
Suyu terk edip buraya geldiğimde acınası bir şekilde sadece senin için atan bir kalbim oldu.
That's enough for me.
Bu kadarı yeter bana.
And the relation that seemed to be broken off for good starts back.
Sonsuza dek kopmuş olan bir bağ yeniden hayat bulmuş.
It's not that easy in the water, and I'm a little short on stamina since I've been on land for so long.
Suda bile çok kolay değil ve uzun süredir karada olduğumdan gücümü biraz kaybettim.
I kept wondering where the hell I kept seeing her high school name, but it was from during the time that I looked for your mother.
Lise adını nereden hatırlıyorum deyip duruyordum. Anneni ararken görmüştüm. Aynı liseye gitmişler.
They were the things that I used to make long ago for him for his birthday.
Eskiden oğlumun doğum günlerinde yapardım.
After seeing that, the people who felt bad for her built that lighthouse so that Heracles would follow the light from the lighthouse.
İnsanlar ona çok üzüldükleri için işte bu feneri inşa etmişler.
No, you're not. That's what I do. I look out for you.
- Ya ben sadece senin için endişeleniyorum, kardeşim.
That means we're gonna be in those vents for at least two hours.
Yani bu havalandırma deliğinde en az iki saatimiz var demektir.
I am thrilled to announce that during this mission drive, thanks to your generosity, we have raised over $ 335,000 for our hospital in Angola!
Bu hayır işi süresince cömertliğiniz sayesinde Angola'daki hastanemiz için 335 bin dolar biriktirdiğimizi duyurduğum için çok sevinçliyim.
That's just great, man. That's great. So when the cops start asking her questions, you know,'cause she works there, you don't think they're gonna connect the dots and start lookin'at us for this?
Polisler orada çalışıyor diye ona sorular sorduğunda noktaları birleştirip bizi aramaya başlamayacaklarını nereden biliyorsun?
Don't taxes pay for that?
- Evet.
You keep saying that I'm ready for more.
Sürekli daha fazlası için hazır olduğumu söyleyip duruyorsun.
That's... that's cash for having me crash upstairs.
Olmaz dostum ya. Yukarıda kalmamın parası bu.
Especially for a job that you shit on and you didn't even wanna do in the first place.
Özellikle de burun kıvırıp başta yapmak istemediğin bir işi.
And then we drove the body to a construction site that... I don't know, someone just knew they were pouring the foundation for a house the next day.
Sonra cesedi bilmediğim bir inşaat alanına götürdük bir ev için temel betonu döküyorlardı.
For you, it's gone way past that. Not for us.
Senin için iş işten geçti, bizim için değil.
What, you want us to hunt down this guy with assault rifles for some bullshit that you did that has nothing to do with us?
Bizimle hiçbir ilgisi olmayan saçmalıklar yüzünden adamı suikast silahlarıyla avlamamızı mı istiyorsun?
I'm not doing life in prison for some 20yearold bullshit that has nothing to do with me.
Benimle hiçbir ilgisi olmayan 20 yıllık boktan bir mesele için hayatımı hapiste geçirmem ben.
- Yeah, that's why we hit it when they've been out on the water for at least two hours or so.
Evet, bu yüzden onlara... onlar suda iki saat geçirdikten sonra saldıracağız.
You ever think that maybe Smurf did it for you?
Belki de bunu Smurf senin için yapmıştır diye düşündün mü hiç?
Nobody wanted to mess with him, that's for sure.
Kimse ona bulaşmak istemezdi, kesin olan bir şey.
Mmm. Is that your way of thanking me for bringing the tools?
Aletleri getirdiğim için teşekkür etme şeklin bu mu?
Can you please do that for me?
Bunu benim için yapabilir misin?
The only reason I signed up for any of this is because I thought we were doing something that served a greater purpose.
Buna katılmamın tek sebebi... iyi bir şey yapıp, daha büyük bir amaca hizmet ettiğimizi düşünmemdi.
I mean, I know that this is normal for you.
Biliyorum... bu senin için normal.
You got to hang on to that, baby,'cause every shit situation I've ever been in, the only thing that kept me going was what I had to be grateful for.
Buna tutunman gerek bebeğim, çünkü... içinde bulunduğum bütün durumlarda devam etmemi sağlayan şey... her zaman sahip olduğum için minnettar olduğum şeylerdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]