Fortunately translate Turkish
2,371 parallel translation
Fortunately.
Neyse ki...
Yeah, fortunately I'm OK.
Evet, neyse ki iyiyim.
The microscopic metal deposits on the clipped thumb bone don't match the baker's cigar cutter, but fortunately,
Kesilen başparmak kemiğindeki mikroskobik metal tortular fırıncının puro kesicisine uymuyor.
Fortunately, not everyone's too proud to beg.
Ne yazıkki herkes yalvaracak kadar gururlu değil.
Fortunately, out here, you always have neighbors you can count on...
Neyse ki, her zaman size destek olan komşularınız vardır...
Can't exactly take out an ad on craigslist for that. But fortunately enough, he has a big stack of qualified candidates sitting right on his desk.
Bunun için "craigslist" e ilan veremez elbette ama ne şans ki masasının üzerinde koca bir yığın seçilmiş aday yatmaktadır.
Well, fortunately for us, physicians are often mistaken.
Neyse ki hekimler çok sık yanılır.
Now, fortunately, vampirists display several characteristics Which will be helpful in finding him.
Neyse ki vampircilerin onları bulmamızı kolaylaştıracak özellikleri var.
Fortunately, it all worked out for the best.
Neyse ki, en iyisi oldu.
Fortunately, I don't have one.
Neyse ki benim de yok.
We could spend five weeks walking around all over the island just trying to find dragons randomly coming across buffalos but fortunately for us it is the dry season and there's only one decent waterhole left on the island and both the dragons and the buffalo require water, obviously,
Bufalo avlamak isteyen bir ejdere rastlamak için adada 5 hafta kadar gezmemiz gerekebilirdi. Şansımız var ki, kuraklık zamanıydı ve gölet sayısı az olduğundan bakacağımız yer sayısı azdı. Bufalo ve ejderin de suya ihtiyaçları olduklarından, onları buralarda bulmayı ümit ediyorduk.
Fortunately, filming is over for the day.
Neyse ki bugünkü çekim bitti.
Fortunately, there were those who cared for me, including men I called my cousins.
Neyse ki, beni düşünenler de vardı. Kuzen diye çağırdıklarım dahil.
Fortunately... I've been in this exact situation... three times before.
Şanslıyız ki daha önce böyle bir durumda bulunmuştum... üç kere.
Fortunately, Dominic was there to notice..... how different I've looked ever since I started.
Neyse ki Dominic başladığımdan beri ne kadar değiştiğimi fark etmiş.
Fortunately, I'm an expert lip-reader.
Şanslıyız ki dudak okumada uzmanım.
Fortunately, we do have the finest brain surgeon in town to do the operation.
Şanslıyız ki en iyi beyin cerrahlarıyla çalışıyoruz
Fortunately, your Grandfather, the gallant Archibald, was always around to keep things ticking over.
Şanslıydı ki deden Archibald, her zaman bişeyleri kontrol altına alabiliyordu
Fortunately, I did not remember to tell them I was once a communist.
Neyse ki, bir zamanlar komünist olduğumu söylemeyi hatırlamamıştım.
Fortunately, there's nothing more stimulating than a case where everything goes against you.
Neyse ki, her şeyin aleyhime işlediği bir davadan daha ilham verici bir şey yok.
Fortunately, i was able to delete that particular subroutine. And i stopped sleeping about 20 years ago.
Neyse ki, bu olağan dışı alt yordamı silmeyi becerebildim ve yaklaşık 20 yıl önce uyumayı bıraktım.
Fortunately, I always come prepared.
merak etme, her zaman hazırlıklı gezerim
- You are fortunately not injured.
Her neyse, en azından bir yerine bir şey olmamış.
Oh no, fortunately there are more where it came from that.
Şanslıyız ki geldiği yerde ondan daha çok var.
The business went bust, but fortunately I met my wife.
İş battı, ama neyseki karımla tanıştım.
Fortunately, you leave.
Ne yazık ki gidiyorsun.
Fortunately, because...
Allah'tan öyle çünkü...
Fortunately your brother, Said, is always by my side.
Alah'tan kardeşin Said, hep yanımda oldu.
Fortunately there's a jailer who can be bribed.
Şansımıza orada rüşvet alan bir gardiyana denk geldim.
Fortunately, it seems she hasn't told anyone else
Neyse ki ; henüz kimseye söylememiş görünüyor.
- Fortunately.
- Şansı varmış.
Fortunately, the editor owes me a favor and he's letting us publish a response.
Neyse ki, editörünün bana bir iyilik borcu var ve bir cevap yayınlamamıza izin verecek.
I know we are fortunately If they are accepted as they are.
Kendilerine saygı duysalar mutlu olabileceğimizi biliyorum.
Fortunately, the field directs away some material, like solar flares, and allows other materials in to our planet's atmosphere, like light and heat.
Şanslıyız ki alanımız, bazı şeyleri mesela, solar fışkırmalarını, dışarıda bırakır, buna karşın bazılarının gezegen atmosferimizden geçmelerine izin verir. Mesela ışığın ve ısının.
Fortunately, we don't have to go to the Red Planet to investigate, because pieces of the Red Planet are already here.
Şansımıza, araştırmak üzere kızıl gezegene gitmemiz gerekmiyor. Çünkü kızıl gezegenden parçalar, zaten burada mevcut.
Fortunately, I know where you're gonna be drinking.
Neyse ki ben nerede içeceğini biliyorum.
Well, fortunately for us, we have some procedures in place.
Neyse ki, bazı prosedürlerimiz var.
I did some test drive And fortunately, I managed to adapt to the path. There is no margin for error :
gelir gelmez birkaç tur attım, şöyle bir göz attım, ama çabucak yollara adapte oldum diyebilirim.
Fortunately he comes soon.
Allah'tan yakın zamanda burada olacak.
Fortunately, the Arabs have invented it.
Neyse ki, sıfırı Araplar buldu.
Fortunately, there are people out there with more money than sense.
Şansıma, sanat zevkinden ziyade parası olan çok insan var.
Fortunately, Jojo is a cook.
Jojo iyi ki aşçı olmuş.
- Fortunately, or you wouldn't have thought of the job.
Şansıma ya da sen iş olayını hiç düşünmemiştin.
Fortunately, however... it's only my manager who ever robs me blind.
Ne yazık ki beni söğüşleyen tek kişi, patronum.
Fortunately, he told me what I needed to know.
Neyse ki bilmem gereken şeyi çoktan söylemişti.
Fortunately the gods feel otherwise. They shower him with more than rain and accolades...
Ne güzel ki, Tanrılar böyle düşünmüyor, ona yağmurdan ve övgüden daha fazlasını verdiler.
And fortunately, you're not the one in charge--he is.
Çok şükür, burada yetkili sen değilsin, o!
You know, and, fortunately, Hop sing and his merry band of chinamen make a decent cup.
Şansımıza ki şu Çinli ve cümbüş takımı güzel kahve yapıyorlar.
Fortunately I recovered the situation.
Allah'tan işleri düzettim.
Fortunately, there's a way to figure that out : the genetic dating technique known as the molecular clock.
Neyse ki bunu tespit edebileceğimiz bir yol var.
Fortunately for me.
- Ben de öyle