Gator translate Turkish
635 parallel translation
My mammy was a gator and my pappy was a bull.
Doğduğum günden beri elimde bu kamçıyı tutuyorum, ben.
He grins like a baby... but he bites like a gator.
Bebek gibi sırıtır ama timsah gibi ısırır.
Now we're gonna hear from the Gator Creek Organization and Feelin'Fine.
Şimdi Gator Creek Organization'dan Feelin'Fine'ı dinleyeceğiz.
ESPOSITO : That's the Gator Bowl over there.
Şuradaki Gator Bowl.
Is that when we got caught that night, chief when the doors locked at the Gator Bowl?
Şef, bu kapılar kilitlendiği zaman gece mahsur kaldığımız Gator Bowl mu?
I'm half horse, half gator, and a touch of the earthquake.
Ben yarı at, yarı gator ve bir deprem hareketiyim.
How can you love Nelson when he's going out with Marilyn Gator?
Nelson, Marilyn Gator ile çıkıyor ; onu nasıl sevebilirsin?
Yeah, Gator's his name, and you know what?
Evet, adı Gator, ve bil bakalım ne?
Gator... and Butterfly.
Gator... Ve Butterfly.
I'd like to have Gator, if it would be all right.
Bir mahsuru yoksa, Gator'ı seçmek istiyorum ben.
Gator, see to it that Miss Davenport... is well taken care of.
Gator, Bayan Davenport'a... hünerlerini göster bakalım.
Ooh, Gator, I've heard so much about you.
Ooh, Gator, senin hakkında çok şey duydum.
Not the hammer, Gator!
Çekiç olmaz, Gator!
Real funny, Gator!
Çok komik, Gator!
You want Gator?
Gator'ı mı istiyorsun?
Gator?
Gator'ı mı?
Uh, please fire Gator.
Lütfen Gator'ı kovuver.
If I have to eat with Gator, I'll spit food!
Eğer Gator'ın yanında yiyeceksem yemeği, tükürürüm tabağın içine!
I've thrown Gator out and started divorce proceedings.
Gator'ı evden attım ve boşanma işlemlerine başladım.
Wait till you meet my little Gator.
Minik Gator'ımla tanışana kadar bekle.
Gator, what a coincidence.
Gator, ne tesadüf.
Ernie, this is Gator.
Ernie, bu Gator.
Gator, this is Ernie.
Gator, Ernie.
Gator Nelson, you be polite to Ernie.
Gator Nelson, Ernie'ye nazik davranıyorsun.
Oh, Gator, Ernie's your type.
Ah, Gator, Ernie tam senlik.
Bye, Gator. it was...
Güle güle, Gator.
Oh, Gator, I'm sorry about Ernie.
Ah, Gator, Ernie için kusuruma bakma.
No, Gator, no!
Olmaz, Gator, hayır!
You drove Gator away!
Sen Gator'ımı yolladın uzaklara!
You made Gator leave!
Sen Gator'ı kaçırdın!
She stole my Gator away.
Gator'ımı aldı elimden o.
Gator!
Gator!
'Gator attacks. Murder, possibly.
Büyük ihtimalle cinayet.
Only thing large enough... around here is a gator.
Sadece tek bir olayın etrafında dönüyorlar.
He insisted I file them as'gator attacks.
Bunun bir kriz olarak geliştiğini söylediler bana.
But if you're a'gator, could be right where we land.
Eğer timsahsanız, ineceğimiz yer çok uygun.
The'gator was only following his natural way.
Timsah sadece yaratılışına uygun davranıyor.
Hank was working on that when he was bitten by the'gator.
Timsah ısırdığında, Hank onun üzerinde çalışıyordu.
Gator trap.
- Timsah tuzağı.
Where's your gator buddy?
Kertenkele dostun nerede?
Just like a swamp gator.
Tıpkı bataklık timsahı gibi.
You know how many big city hotshots like you two gone in the mouths of our gator population?
Sizin gibi kaç şehir züppesi buralarda timsahlara yem oldu biliyor musun?
That's my daddy's gator getter.
Bu benim babamın timsah havanı.
Al's Gator City.
Al'ın timsah şehri.
- Hey, Gator... you'll be OK, man.
- Hey, Gator... iyileşeceksin, dostum.
Gator, hang tough. You'll be OK.
Gator, iyileşeceksin.
Gator.
Timsah.
And how is old Bessie, Gator?
Yaşlı Bessie nasıl, Timsah?
Good to see you again, Gator.
Seni tekrar görmek güzel, Timsah.
That gator better watch out.
Arkadaş adımını denk atsa iyi olur.
Just say, "gator bait."
"Potansiyel yem" deyin.