Glen translate Turkish
1,867 parallel translation
Glen's right.
Glen haklı.
What happened to your fascination with Glen Cove?
Senin o inanılmaz Glen Cove'una ne oldu?
Not on the Savile Row glen plaid cashmere.
Savile Row ekoseli kaşmirin üstüne değil!
Oh, no, no, he'd stopped all that, but Glen, he-he... drove him away.
Oh, hayır, yo. Onların hepsini bıraktı. Ama Glen, o, o...
Can you tell us what happened the night that Glen died?
Glen'nin öldüğü gece ne olduğunu söyleyebilir misiniz?
Glen would never have hurt Edward, or anyone else.
Glen asla Edward'a zarar vermezdi, ya da başka birisine.
What did Glen call it, discipline?
Glen ne diyordu buna? Disiplin mi?
Glen didn't want to go to the police, in case Robbie showed up.
Glen polisi aramak istememişti, Robbie gelirse diye.
Glen Meyers may have built that chamber for himself.
Glen Meyers, o odayı kendisi için yapmış olabilir.
Glen Campbell rocks!
Glen Campbell çalıyor!
That's 50-year-old Glen McKenna, and it's $ 2,500.
O dediğin 50 senelik Glen McKenna ve 2500 dolar.
Glen Menford.
Glen Menford.
- You're looking at Glen Menford's latest prote-gay.
Glen Menford'ın himayesindeki yeni kişiye bakıyorsunuz.
No, no, Glen, I mean they're dead.
Hayır, Glen, öldüler anlamında dedim.
No handshake. No, "Hello. " I'm Glen, your son.
Ne bir el sıkışma, ne de bir "Merhaba, ben Glen, oğlunum."
- Call me Glen.
- Bana Glen de.
- Yes, Glen.
- Tamam, Glen.
Thanks, Glen.
Sağ ol, Glen.
You know, Glen, sometimes I just can't believe Karl's your son.
Biliyor musun, Glen... Bazen Karl'ın oğlun olduğuna inanasım gelmiyor.
Glen!
Glen!
Remember to eat tonight, Glen.
Bu gece yemek yemeyi unutma, Glen.
- What are we looking at, Glen?
- Neye bakıyoruz, Glen?
No, Glen!
Hayır, Glen!
No, please, Glen.
Hayır, lütfen, Glen.
Thanks, Glen.
Teşekkürler, Glen.
Yes, Glen?
Evet, Glen?
These fucking guys... They all think they're the only one Who ever saw "glengarry glen ross."
Siktiğimin salakları dünyada Glengarry Glen Ross'u bir onlar gördü sanki.
Glen Boyd, Cedar Rapids High.
Glen Boyd, Cedar Rapids High.
Last thing is berry bushels to deliver to the glen...
Son olarak böğürtlen kilesi teslimatı yapılacak...
- Charlie, this is Glenn.
Charlie, bu Glen.
- Glenn has been flying for like, 26 hours.
- Glen 26 saattir uçuyor.
- Where's Glenn?
Glen nerede?
Hey Glenn, how are you?
Selam Glen, nasılsın?
- How's Glenn?
Glen nasılmış?
- Glenn? - No.
- Glen mi?
Yes, we need an ambulance at Glen Owl Market.
Evet, Glen Owl Market'te ambulansa ihtiyacımız var.
And Little Glen is in for three.
Little Glen üç yüz getirdi.
I gotta get supper over to Glen.
Glen'e yemek götürmeliyim.
Sometimes life moves in mysterious ways... and sometimes there's no mystery at all... like when Glen Wesman built his studio... across the field from us.
Hayat bazen gizemli yolları seçer bazense gizemden eser yoktur. Tıpkı Glen Wesman'ın stüdyosunu yanımızdaki araziye kurması gibi.
All through high school... Glen taught me what it means to be an artist.
Glen, lise hayatım boyunca bana bir ressam olmanın ne demek olduğunu öğretti.
Glen?
Glen?
Glen, it's Tom.
Glen, benim Tom.
I haven't forgotten, Glen.
Unutmadım, Glen.
You know, a new Glen Wesman would be worth a lot of money.
Yeni bir Glen Wesman tablosunun ne kadar çok para getireceğini biliyorsun.
Don't even bother writing it down, Glen.
Bunu yazmak için zahmet etme, Glen.
Okay, Glen.
Peki, Glen.
Glen wasn't the only one grieving.
Yas tutan tek kişi Glen değildi.
Hello, Glen.
Merhaba Glen.
It's been a while since I've had a new Glen Wesman to offer.
Bir Glen Wesman siparişi almayalı bayağı oldu.
Glen, Glen...
Glen, Glen...
- Uh, well, Glenn and I are getting a flight out tomorrow morning around 9 : 00.
Glen ve ben yarın sabah 09.00 gibi uçuyoruz.