English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glitters

Glitters translate Turkish

54 parallel translation
It glitters.
Pırıl pırıl.
All is not gold that glitters.
Her parlayan şey, altın değildir.
- All is not gold that glitters.
- Her parlayan şey, altın değildir.
Only gold shines and glitters like that.
Yalnızca altın böyle parlar.
Remember - all that glitters is not gold.
Unutmayın, her pırıltılı şey altın değildir.
It glitters like the lumps in the engineer's boxes.
Ne bekliyordun? Mühendislerin sandıklarındaki parçalar gibi parlıyor.
And in his eyes glitters the light of envy.
ve gözlerinde garaz parlıyor.
Where the winter... Broadway glitters in the snow like a fur coat
Kışın Broadway'in kar içinde bir kürk manto gibi parıldadığı yer.
Uh, gold scintillates - g - g-glitters -
Altın scintillates - Parıldamak!
The broken sword glitters like frost and snow.
Kırık Kılıç Kar ve Buz gibi parıldar!
The broken sword glitters like frost and snow.
Kırık kılıç buz ve kar gibi parıldar
The moon also glitters, but it's not frightening.
Ay parıldıyor ama korkunç değil.
Icy scorn glitters in the gray eyes, contemptuous and cruel.
Bu gri gözlerde soğuk bir küçümseme pırıIdıyor kibirli ve acımasızca.
Look how it glitters in that thick, black nest of hair.
O sık, siyah kılların arasında nasıl da parlıyor öyle.
"All is not gold that glitters."
"Her sakallıyı deden sanma."
See how it glitters?
Bakın nasılda parlıyor.
The whole sky glitters like glass.
cam gibi parlıyor tüm gökyüzü.
Uh-uh... but you know all that glitters ain't gold.
Ama bilirsin, parıldayan her şey altın değildir.
It glitters like gold, but if you see it, you never come back.
Altun gibi parlıyorlar, ama eğer onu görürsen, asla geri dönemezsin.
- It glitters gold.
- Altın Işığı.
Well, there's something else that my mom taught me - All that glitters is not gold.
Benim annem de şöyle derdi parlayan her şey altın değildir.
This is, uh, Fenton from All That Glitters.
Ben, All That Glitters'dan Fenton.
I see glitters.
Parıltıları görüyorum.
But not all that glitters...
- Görünüşe aldanmamalı.
"There's a lady, " who is sure that all that glitters is gold,
Bir hanım varmış... ve bu hanım parlayan her şeyi altın sanırmış.
And nothing glitters quite like gold.
Ve altın kadar hiç bir şey parıldayamaz.
BABY'S SOUL ISN'T FIRMLY SECURED TO THE BODY... IT GLITTERS, MAKING IT A WEAK, EASY PREY FOR AN OLDER SOUL TO PUSH OUT.
Bebeğin ruhu vücutta güvenli değildir parıldar, onu güçsüz yapar,... dışarı atması için daha yaşlı bir ruhu kolayca avlar.
Your Gary Glitters, your grasses.
Senin Gary Glitters'ından ve otlarından.
Over the next few weeks we will introduce to you our entire line of body scrubs creams, glitters and cheek tints.
Birkaç hafta içinde sizlere vücut arındırıcılar kremler, simler ve allıklardan oluşan serimizi sunacağız.
I had to buy a million and one glitters... with my own money, and I had to buy -
Kendi paramla bir milyon yaldız aldım...
What do I need a Christmas tree for... that glitters...
Noel ağacı için şu parıltılı şeylerden almam gerek...
It glitters in the dark.
Karanlıkta parlıyor.
I got Roman Candles, Bottle Rockets, Twitter Glitters, Dancing Butterflies?
Roma mumlarım, şişe roketlerim, ikiz ışıldaklarım ve dansçı kelebeklerim var.
Not all that glitters is gold.
Her parlayan altın değildir.
Now my days and nights are filled with glitters.
Gecelerim ve gündüzlerim pırıltılarla doldu.
Not everything that glitters is gold.
Parıldayan her şey, altın değildir.
Till the armour glitters.
Ta ki zırhım parıldayana kadar.
Everything that glitters isn't gold...
# Parlayan bir elmas gibiyim #
On the surface... ... he glitters.
Dışarıdan bakılınca ışık saçıyor.
All that glitters isn't gold...
Hepsi bu parlayan altın değil midir...
Are you also the kind who complies, when you see gold that glitters, now that the crisis bites, and the kingdom needs money?
Sen de paranın kokusunu aldığında boyun eğenlerden misin yoksa? Krizle boğuşan imparatorluğun şimdi paraya mı ihtiyacı var? - Hayır, öyle olduğunu söyleyemem.
All that glitters is not gold.
- Her parlayan altın değildir.
If I was reviewing this gala, I'd say "It simply glitters with glossy glamour."
Bu galayı değerlendirecek olsaydım "Işıl ışıl cazibesiyle parıldıyor." derdim.
"My youth glitters like gold, sweetheart."
# Gençliğim altın gibi parlıyor, sevgilim. #
♪'cause everything that glitters ♪
Çünkü ışıldayan her şey
All that glitters.
Bu görünüşüme rağmen hem de...
In summer, everything's so clear, it glitters.
Yaz aylarında her şey çok açık ve parlak olurdu.
Fish are dumb, dumb, dumb They chase anything that glitters
# Balıklar aptaldır, aptal, aptal! Peşine düşerler parlayan her şeyin #
To the brightest thing that glitters
# Işıltıları olan en parlak şeye #
¶ Get the show on, get paid all that glitters is gold ¶
Bu da ne?
Glitters?
- Parıltı mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]