English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Glittery

Glittery translate Turkish

44 parallel translation
If you want my opinion, Zaltar, you're starting to repeat yourself with all this airy, glittery stuff.
Bana sorarsan Zaltar, bütün bu havalı, ışıltılı şeylerle kendini tekrar etmeye başlıyorsun.
Yes, my curvaceous and bodacious assistant Darlene is rolling in our glittery giant prize draw right now.
Şimdi balık etli ıslah olmaz yardımcım Darlene göz alıcı dev çekiliş silindirimizi büyük ödül için hazırlıyor.
Little bird in the glittery dress there.
Orada parlak elbiseli bir yavru bekliyor.
My gift does not come from some fancy store, all wrapped in glittery paper.
Hediyelerim lüks bir dükkândan, parlak bir ambalaj içinde gelmiyor.
I got my portable fan, I got my water bottle I got my new glittery lipstick, which rocks. I am ready to jog.
Portatif fanımı, suyumu ve yeni parlak rujumu aldım. Bu arada harika bir ruj. Koşmaya hazırım.
Maybe you need a glittery glove and a freaky face.
Belki de parlak bir eldivene ve garip bir yüz ifadesine ihtiyacınız vardır.
It's all glittery, like- -
Her şey aşırı gösterişli, tıpkı- -
Just glittery - We were not -
Sadece gösterişti Biz yapamadık..
I'm allowed to be glittery.
Gösterişli olması gerekiyordu.
Little cool, little pink thing, you know, with the glittery lotion, you know?
küçük serin, Küçük pembe şey bilirsin, Masaj losyonuyla birlikte bilirsin?
The glittery powder on his shirt came back as gypsum drywall dust.
Gömleğindeki küçük lekelerin alçıpan tozu olduğunu bulduk.
Oh, I know, ma'am, but such a fine princess, with a little, pretty, glittery...
Biliyorum, hanımım ama öylesine güzel bir prenses ki küçük, tatlı, göz alıcı...
We got some glittery, gold napkins.
Işıklı süslerimiz, altın rengi peçetelerimiz var.
Yeah, it had all those scratchy glittery parts.
Evet, kaşındıran parlak kısımları vardı.
You have a glittery camel.
Aydınlatılmış bir deve var orada.
Well, I want to wear sparkly things, shiny things, and glittery stuff to my favorite hot nightclub, okay?
En sevdiğim gece kulübüm için kıvılcımlı parlak ve ışıltılı şeyler giymek istiyorum.
And there's some kind of glittery deal going on.
Ve bir çeşit göz alıcı şeyler oluyor.
I am sensing the victim... glittery gown, sleeveless.
Kurbanı hissedebiliyorum... Göz alıcı bir elbise, kolsuz.
She was wearing new earrings, glittery gown, sleeveless.
Yeni küpeler takıyordu, üzerinde göz alıcı bir elbise vardı, kolsuzdu.
Sort of glittery, like stars!
Parıl parıl, yıldızlar gibi!
There's a glittery gold dress here with your name written all over it.
Her yerinde adının yazdığı parıltılı altın rengi bir elbise var burada...
- I want a glittery hat.
- PARLAK BİR ŞAPKA İSTİYORUM.
- Really? You want to take off your glittery wristband and say that to my face?
- O pırıltılı bilekliğini çıkatıp bunu yüzüme söylemek ister misin?
Glittery.
Pırıl pırıl.
It always made me nervous to think of you in a glittery waistcoat.
Seni parıltılı bir yelek içinde düşünmek her zaman sinirlerimi bozuyordu.
It's usually a dress or glittery shoes.
Genelde elbise ve parıltılı ayakkabılar getiriyor.
Glittery signs attract tourists!
Parlak tabelalar turistleri çeker!
And glittery stickers.
Ve parlak çıkartmalar.
No, but it is hard to imagine any Muslim handcuffing himself to a glittery cross and living to tell about it.
Hayır ama bir Müslümanın kendisini parlak bir haça bağladığını ve sonra oradan sağ çıktığını hayal edemiyorum.
It's glittery!
Pek de simli.
Lindsay and her boyfriend Marky arrived in - get this - Beverly Hills to prepare for their act of glittery social protest.
Lindsay ve sevgilisi Marky gayet simli bir sosyal protesto yapmaya hazırlanmak için Beverly Hills'e geldi.
I made the mistake of calling Joss to ask her what to wear, so now she's coming over, and I need you to intervene when she tries to dress me up like a glittery whore.
- Evet. Joss'u arayıp da ne giymem gerektiğini sormak gibi bir hata yaptım. Şimdi buraya geliyor ve beni göz alıcı bir sürtüğe dönüştürmeden önce araya girmene ihtiyacım var.
So, can we begin our session with you telling me about hope and silver linings and glittery unicorns?
Yani, biz başlayabilir Eğer bana bizim oturumu umut ve gümüş giydirme hakkında ve ışıltılı boynuzlu atlar?
Now I want to hear about the glittery unicorns.
Şimdi duymak istiyorum ışıltılı tek boynuzlu.
Or, "What's all this glittery sparkly stuff on your pants?"
Evet ya da "Donundaki o ışıl ışıl parlak şeyler de ne?"
Did you think even two years ago you'd be playing matchmaker for me while wearing a glittery crown?
Bundan iki yıl önce simli bir taç takıp benim için arabuluculuk yapacağın aklına gelir miydi?
I was just organizing everything under my bed, and I found all this old stuff... beanie babies, sticker albums, glittery pinecones.
Yatağın altını düzenliyordum ve bir sürü eski şey buldum. Bebekler, albüm çıkartmaları süslü kozalaklar.
That's why Jane Doe was glittery.
Bu yüzden dişi geyik Jane simlerle kaplıydı.
So his... blood is glittery?
Bu kan parlıyor mu?
When I was little, my mum got me a pair of glittery wellies, and I refused to take them off.
Küçükken annem bana yaldızlı çizme almıştı ve çıkarmayı reddetmiştim.
My favorite outfit was the glittery boots and my bumblebee tights.
Yaldızlı çizmelerle en sevdiğim kıyafetim arı taytıydı.
Wow! The shiny, glittery cave. And just like me... it is covered in sparkly treasure.
Tıpkı benim gibi pırıl pırıl parlayan mağara ışıldayan bir hazineyle dolu.
It's because I'm not like one of your dazzly, glittery, sparkly girly girls.
I'm senin birini gibi değil çünkü. Dazzly, ışıltılı, ışıltılı girly kız.
- Who likes glittery things?
- Kim parlak şeyleri sever?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]