Golde translate Turkish
1,066 parallel translation
Golde!
Golde!
Golde.
Golde.
To tell you the truth, Golde, he hardly tried.
Gerçeği söylemek gerekirse, Golde, elinden geleni de yaptı.
So er... goodbye, Golde.
Haydi sağlıcakla kal.
Listen to me, Golde.
Dinle beni, Golde.
And you don't have to thank me, Golde.
Hem bana da teşekkür edeyim deme sakın, Golde.
Goodbye, Golde, and you're welcome.
Hoşça kal, Golde ve bir şey değil.
I'd see my wife, my Golde
Görüyorum karımı, Golde'mi
Golde, this is Perchik from Kiev.
Golde, bu Kiev'den Perchik.
Golde, the sun is almost down.
Golde, güneş batmak üzere.
- But, Golde... - Amen.
- Ama, Golde...
Hello, Golde.
Selam, Golde.
Golde, I have something very important to tell you.
Golde, sana çok önemli bir şey söylemem gerekiyor.
Golde...
Golde...
Golde, he's a good man.
O iyi bir insan, Golde.
It's a new world, Golde.
Yeni bir çağ bu, Golde.
Ah, no, Golde, I'm asking you a question.
Ah be Golde, sana bir soru soruyorum işte.
And now I'm asking, Golde
Ve şimdi soruyorum, Golde
Well, go home, Golde.
Eh, eve git, Golde.
Go home, Golde.
Eve git, Golde.
Wonderful boys, Golde.
Şahane çocuklar, Golde.
Golde, darling!
Golde, şekerim!
Remember, Golde, yesterday I told you I didn't know where to go, what to do with these old bones.
Hani dün sana demiştim ya, bu yaşlı gövdeyi nereye sürükleyeceğimi bilmiyorum diye.
And so, goodbye, Golde.
Sende Golde, hoşça kal.
Come, Golde, we have to leave.
Hadi, Golde, bir an evvel ayrılmalıyız.
Golde, we'll all be together soon.
Golde, yakında yine hep beraber olacağız.
Come, Golde.
Hadi, Golde.
I was swimming in the lake when I spied a man on the bank cutting roses.
Gölde yüzüyordum. Kıyıda gülleri budayan bir adam gözüme çarptı.
What shall I tell Golde?
Golde'ye ne diyeceğim?
He's been wanting to get me on a lake since forever.
Beni bir gölde sandal sefasına çıkarmak için yırtınıp durmuştu.
You work on the lake?
Gölde mi çalışıyorsun?
It was in that moment, when I saw Evelyn in the lake something snapped inside me...
Evelyn'i gölde gördüğüm anda bir şeyler oldu bana...
Mr. Smith, I saw you out on the lake early this morning.
Bay Smith, bu sabah erkenden sizi gölde gördüm.
There hasn't been one boat out on that lake all day.
Gölde tüm gün bir tekne bile yoktu.
- What's he doing on the lake?
Gölde ne halt ediyor?
Yes, what's he doing on the lake?
- Gerçekten, gölde ne yapıyor?
We'll wait for him at the dentist's.
Onu dişçide bekliyoruz. Gölde ne yapıyor?
I should've killed you at the lake!
Seni gölde öldürmeliydim!
Or you'll wind up in the lake with her.
Yoksa sen de kızla birlikte gölde yüzersin.
You know, when I was a boy I watched a small boat on a lake in a storm.
Biliyor musun, çocukken bir gölde fırtınaya yakalanan küçük bir kayık gördüm.
Thirsty, go soak your kerchief in the lake.
Susadım, mendilini gölde ıslat.
- By a spring-fed lake by Pittsville.
- Pittsville'de, içine dere akan bir gölde.
- Do you want to try it out on the lake?
- Bunu gölde denemek ister misin?
Not like goin'down to the pond and chasing'blue gills or tommy-cods.
Bu iş gölde balık tutmaya benzemez.
In the pond!
Gölde!
Swimming in that lake.
O gölde yüzen.
Yeah, they found a man in the lake.
Evet, bir adam gölde bulundu..
We've promised to meet at the lake this morning!
Bu sabah gölde buluşmak üzere sözleşmiştik.
Sunrise over the lake was beautiful.
Gölde gün doğumu çok güzelmiş.
"At the lake in City Park today, police arrested a one-armed man who was bothering the other boaters by continuously rowing in a circle."
Polis bugün şehir parkındaki gölde durmadan daire çizerek diğer kayıkçılarıları rahatsız eden tek kollu bir adamı tutukladı. Şehrin işlek caddelerinden birinde bir köpek havaya uçtu.
We rolled aboatin alake, having goodtimes
Gölde kayık sürerdik, güzel zamanlardı