Gracefully translate Turkish
261 parallel translation
♪ We must be killers ♪ Part of one of the rules of being a werewolf hunter is that if you are bitten by a werewolf, you take your own life. And so that's what she gracefully does.
Kurtadam avcısı olmanının kurallarından biride bir kurtadam tarafından ısırıldıysan kendi canını alman gerekir zaten onu vakur kılanda bu.
- l shall give in gracefully.
- Nazikçe teslim olmalıyım.
You said that gracefully.
Nezaketle söyledim.
I suppose I should have let you starve gracefully.
Sanırım açlıktan ölmene izin vermeliydim.
Because, any schoolboy can write to her more gracefully than I.
İlkokul çocuğu bile benden daha iyi yazar da ondan.
No, you don't turn! You back gracefully.
Hayır, incelikle geri geri gidiyorsunuz.
Klaus, the greatest elephant trainer in the world, presents his marvellous mastodonic mammals, gracefully ridden by 20 sultry sirens from the East, starring Angel, the sultans favourite.
Klaus, Dünyadaki en iyi fil terbiyecisi, Olağanüstü fil gösterisini sunar, İncelikle seçilmiş Doğunun gizemli 20 denizkızı fillerin üzerinde,
- I intend to grow old gracefully.
Güzel kalarak yaşlanmayı düşünüyorum.
I can't seem to get out of this gracefully, so let's go.
Bundan kurtulmanın yolu yok sanırım.
I never faint in case I don't fall gracefully, and I never use smelling salts because they puff up the eyes.
Bayılmam, çünkü zarafetle düşeceğimden emin değilim. Ve amonyak tozu kullanmam, çünkü insanın gözlerini şişiriyor.
Now she moves as freely and gracefully as a young deer.
Genç bir geyik kadar özgür ve incelikle hareket ediyor artık.
"Handles books gracefully."
"Kitap tutuşu zarif."
Or at least to lose gracefully.
Ya da onurlu bir şekilde yenilmeyi.
How gracefully you tell your King to mind his own business.
Kralına kendi işine bakmasını, ne kadar da nazik bir dille söylüyorsun.
Whatever that future may be, we must accept it gracefully and without regret.
Gelecek ne olursa olsun, onu nazikçe ve teessüf etmeden kabul etmeliyiz.
Oh, well, I'll just resign gracefully.
Oh, aslında, erdemli bir şekilde istifa edeceğim.
Gracefully.
Kibar bir biçimde.
Slowly, gracefully.
Yavaşça, zarafetle.
Now just follow your instructions and retire gracefully, right?
Şimdi talimatlarını yerine getir ve terbiyenle çık, tamam mı?
Lady Dean has retired gracefully and is unpacking.
Leydi Dean terbiyesiyle çıktı ve eşyalarını çıkarıyor.
It appears that Mr. Groat does not accept defeat quite as gracefully as he does victory.
Görünüşe göre Bay Groat, yenilgiyi zaferleri gibi incelikle karşılayamıyor.
Lose it gracefully, darling.
Zerafetle teslim et kendini kızım.
Slowly, gracefully, like this.
Ağır ağır, zarafetle, şu şekilde.
- Take it gracefully.
- Bunu vakur karşıla.
All that crap you gave old Doppler... about the gentry losing gracefully. Jesus.
Yaşlı Doppler'e anlattığın seçkinlerin zarafeti yitirmesi hakkındaki saçmalıklar.
He's moving along so gracefully.
Kolları kısa. O kadar zarif hareket ediyor ki.
He's moving along so gracefully.
O kadar zarif hareket ediyor ki.
Do you lose as gracefully as you win?
Kazandığında gösterdiğin inceliği kaybettiğinde de gösterir misin?
Still, if the public doesn't like one's work one has to accept the fact gracefully.
Yine de, seyirci çalışmanızı sevmezse olgunlukla kabul etmek gerek.
- We must act gracefully.
Dikkatli hareket etmeliyiz.
So, if it should happen again, I think we should both gracefully try to ignore each other. 'Cause I'm not one of your little students who's gonna faint every time you say "hello."
Bence bir dahaki sefer karşılaştığımızda birbirimizi görmezden gelebiliriz çünkü her selam verdiğinde bayılan ufak öğrencilerinden biri değilim.
To not growing old gracefully.
Güzelce yaşlanmamanın şerefine.
Well, indeed, but who could have foretold she would flower so gracefully?
Elbette, ama onun bunca zarafetle serpileceği kimin aklına gelirdi?
I am taking him in gracefully in order to get him out gracefully.
Nazik bir şekilde içeri aldık. Nazik bir şekilde de kurtulacağız.
Oh, it's too bad some men don't know how to give up their sports gracefully, instead of lingering on like big babies.
Bazı erkeklerin koca bebekler gibi çırpınmaktansa sporu iyiyken bırakmayı bilmemeleri yazık.
So, step aside gracefully.
Şimdi, zarifçe kenara çekilirsen eğer.
It doesn't flap, it doesn't climb, but it lands gracefully on a neighboring tree, and is completely unhurt when it does so.
Ama zarif bir şekilde komşu ağaca konuyor ve bunu hiçbir zarar görmeden yapıyor.
Loud and clear, folks : Losing gracefully does nothing for me.
Kaybetmek bana hiçbir şey kazandırmaz.
If you'ii gracefully vanish, I'll deal with them.
Sen ortalıkta görünme, ben onlarla ilgilenirim.
And gracefully and grandly.
Narin ve görkemli.
Gracefully and grandly.
Narin ve görkemli.
Let them go gracefully.
Bırakın mutlu mesut gitsinler.
They'll gracefully make sounds of protest.
Onlar da kibarca söylenip red etmeye çalışacaklar.
You know, you lose a lot more gracefully than you used to.
Yakışıklılığından çok şey kaybetmişsin.
May I assume that the upshot of all this... is that you will not be easing gracefully into retirement?
Bütün bunun sonucuna, güzel güzel emekliliğe geçmiyor olacağın gözüyle bakabilir miyim?
Beethoven standing on that podium... holding his baton... his hands waving gracefully through the air... and the orchestra in his mind... is playing perfectly.
Beethoven, o podyuma çıkmış... elinde değneği... elleri havada zarifçe salınıyor... ve zihnindeki orkestra kusursuzca çalıyor.
She flies so gracefully overrocks, trees and sand soaring over cliffs and gently floating down to land
Kayaların, ağaçların ve kumsalın üzerinden zerafetle uçuyor yamaçların üzerinden yükseliyor ve yavaşça karaya doğru alçalıyor
Gracefully?
Nazikçe yani?
Now, to drop gracefully through the windshield.
Şimdi arabanın kaportasına yavaşça inmeliyim.
Horses prance through a silver storm Figures dancing gracefully
Gümüş rengi fırtınada şaha kalkan atlar, incelikle dans eden figürler,
Now, I belong to that rare breed of men... who genuinely don't mind losing gracefully... to a gentleman who plays the game by the same rules.
Ben oyunu aynı kurallarla oynayan insanlara nazikçe kaybetmeyi önemsemeyen nadir erkeklerdenim.