English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gravitas

Gravitas translate Turkish

59 parallel translation
It just doesn't have any gravitas, does it?
Hiç ağırbaşlılık yok.
So it's not a perfect fit, but you're articulate, and a war hero, and you have the gravitas of a leader.
Yani mükemmel uyum değil, ama sen açık sözlüsün, ve bir savaş kahramanı, ve sende bir liderin tüm özellikleri var.
It didn't have the required gravitas.
Gereken ağırbaşlılık yoktu.
Gravitas?
Ağırbaşlılık?
I had poise and gravitas.
Soğukkanlı ve ağırbaşlıydım.
Gravity, gravity, gravitas.
Yerçekimi, yerçekimi, yerçükümü.
Gravitas. - Charlie :
Ağırbaşlılık.
It reeks of gravitas.
Ağırbaşlılık kokuyor.
It would be most unlike someone of his gravitas.
Bunun çekici bir yanı yok.
Gravitas? .
Çekici mi?
You could call that gravitas.
Buna çekici diyebiliriz.
'I had poise, and gravitas.'
Saygın biriydim ve ciddi.
Like a little more swagger. A little gravitas.
Biraz daha kabadayı, daha ağırbaşlı.
I want someone with a little bit of gravitas.
Biraz ağırbaşlı biri olsun
An honorary title, to be sure, but I fancy it carries a certain weight, a certain gravitas.
Kesinlikle onurlu bir unvan, ama beraberinde getirdiği yükler de var.
I was impressed by her gravitas during her turn as judge in the Baltar trial. That and her vote, naturally.
Baltar duruşmasında hakim olarak ağırbaşlı tavırlarından çok etkilendim ve tabii ki oyundan da.
It's still you, but with a little more gravitas.
Hâlâ sensin ama biraz daha vakur duruyor.
No, we need some gravitas.
Hayır, bize ağırbaşlılık lazım.
I mean, these kind of speeches, they require a certain sort of delivery and gravitas that you may just not be capable of.
Yani, bu tür nutuklar, belirli bir konuşma tarzı ve sende olmayan ağırbaşlılık gerektiriyor.
The Master should just sit around with gravitas.
Usta dediğin ağırbaşlı bir şekilde yerinde oturmalıdır.
People are always telling me I should do more shows with gravitas.
İnsanlar bana sürekli daha fazla ciddiyetli şov yapmamı söylüyorlar.
People are always saying to me, " Ava, you have so much gravitas.
İnsanlar sürekli bana söylüyorlar, "Ava, sen çok ağırbaşlısın."
I think you have gravitas.
Bence sen ağırbaşlısın.
Ava, hon, I just don't think that gravitas is something that fits our show.
Ava, tatlım, ciddiyetin bizim şova uyacağını pek düşünmüyorum.
Sweet valley high is nt gravitas, Missy.
Missy, Tatlı Vadi Tepeleri ciddi bir kitap değil.
Now that sounds gravitas.
İşte bu ciddi gibi geliyor.
- Oh, my God. - Honey, you are ovaries deep as gravitas right now, let me tell you.
- Tatlım, söylememe izin ver şu anda iliklerine kadar bilge birisin.
'And here comes Tom Dawkins,'not thought to have been personally close to the Prime Minister,'but Charles Flyte appreciated his gravitas and experience.
Başbakana kişisel olarak çok yakın olmasının dışında onun tecrübesini ve ağırbaşlılığını çok takdir ettiği Tom Dawkins de törene varmış bulunuyor.
To Eva, bringing a little gravitas to our palace of pleasure.
Eva'ya, bizim zevk sarayımıza biraz ağırbaşlılık kattığı için.
It used to be cool. It used to be film school in an hour or so, but now it's just people glad-handing and saying shit like "gravitas" and "camaraderie."
Film okulu fala gibi şeyler
And he has a lot of weight and a lot of gravitas in this part.
Bu rolde de çok ağır ve ağırbaşlı.
Where is the gravitas?
Yerçekimi nerede?
He has gravitas.
Ağırlığı var.
Well, you're missing the gravitas acquired by years - of stoic suffering.
Sende yılların çilesiyle gelen o ciddiyet yok.
I want someone with gravitas.
Ağırbaşlı birini istiyorum.
And the gravitas of an old Robert Duvall.
Ayrıca, yaşlı Robert Duvall'ın ciddiyetine sahip.
You'll all give it such gravitas.
Hepiniz çok şey katacaksınız.
And someone with the gravitas of Morgan Freeman had to narrate it.
Ve Morgan Freeman'ın karizmasına sahip birisi bunu anlatmalıydı.
I want the hardware for gravitas.
Oturaklı görünsün diye arka tarafın çıkmasını istiyorum. Evet.
You need gravitas.
Ağırbaşlı olmanız gerek.
But I'm saying it in Latin so it has a certain gravitas.
Latincesini söylüyorum ki karizmatik olsun. - Ne oluyor?
It had all the gravitas of a toothpaste commercial!
Bir diş macunu reklamındaki bütün ağırbaşlılıklar vardı.
It had a sense of humor and a real gravitas.
Gerçek bir ciddiyet içinde biraz espri katmışsınız.
He has no gravitas.
Hiç ağırbaşlılık yok.
Do you know what gravitas sounds like?
Neyin kulağa ağırbaşlı geldiğini biliyor musun?
Maybe, but the best you can hope for is something with the gravitas of a vanity license plate.
Ama oradan gösterişli bir plakadan daha ağırbaşlı duran bir şey çıkmaz.
Hmm, I expected it from somewhere with a little more gravitas.
Daha ağırbaşlı bir yer olmasını ummuştum.
I want you to step out of your comfort zone and bring your special brand of journalistic gravitas to an article about homecoming.
Rahatından taviz vermeni ve özel gazeteci ağırbaşlılığını bir makaleye yansıtmanı istiyorum mezuniyet balosu ile ilgili.
Gravitas.
Agirbasli ol.
Have you no gravitas?
Biraz ağırbaşlı olamaz mısın?
Someone stately. Someone with gravitas.
Gösterişli birini, ağırbaşlı birini.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]