English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grifting

Grifting translate Turkish

63 parallel translation
Bart, no grifting.
Bart dolandırıcılık yok.
Why are we still grifting? The car's paid for.
Hala neden hırsızlık yapıyoruz?
It took a lot of grifting. Ooh!
Bayağı bir hırsızlık yapmak zorunda kaldık.
And now we can't play the music loud? Let's just go back to grifting.
Ve şimdi yüksek sesle müzik çalamıycaz.Hadi geriye dönelim.
March the 26th, 1996 Lots of cars on fire grifting insurance?
26 Mart 1996 da..... bi çok araba yanmış.
You're not earning a scouting badge for Grifting Grade 4.
İyi iş çıkardın diye madalya takacak halimiz yok.
He's thrilled at taking on the best grifters in Europe and out-grifting them.
Avrupa'daki dolandırıcıların en iyilerini dolandırmaya bayılır.
Two styles of grifting.
İki çeşit dolandırıcılık vardır.
Grifting's a dangerous game, Eddie.
Dolandırıcılık tehlikeli bir oyun Eddie.
Well, put it this way, he hasn't exactly been tiptoeing through the tulips. He made a mint on the poker circuit out there... and it looks like he's given up grifting.
Lale bahçesinde sessiz sedasız dolaştığını bir yana bırakırsak Poker turnuvasından yığınla para kaldırdığını biliyoruz.
Wouldn't we be better just grifting some more money?
Dolandırarak biraz para kazansak, daha iyi değil mi?
Grifting is a sweet art of the con.
Kandırmaca, dolandırıcılığın güzel yanı.
- Well, it was my grifting instincts that saved the day.
- Dolandırıcı içgüdülerimin... bizi kurtardığı için.
I was always out grifting or slam-dunked in the slammer.
Hep birilerini dolandırıyordum ya da hapsi boyluyordum.
But grifting legend states that this was the ultimate cackle-bladder.
Dolandırıcılık efsanelerine göre bu en büyük ölü numarasıydı.
I don't really know what the truth is, but I like to think that somewhere along the way, he found his own little piece of grifting heaven.
Gerçek olanı hangisidir bilemem ama yaşananlardan sonra kendi minik dolandırıcılar cennetini bulduğunu düşünmek kesinlikle hoşuma gider.
I think we'll stick to grifting.
Sanırım dolandırıcılığa devam edeceğiz.
I didn't realise grifting would be so complicated.
Dolandırıcılığın bu kadar karmaşık olacağını düşünmemiştim.
You know, there's no university of grifting.
Üçkâğıtçılığın üniversitesi yoktur.
- Come on, billy. - Oh, you think she's grifting me.
Haydi ama, Billy.
She fell in with some Russian mobsters, and she wound up grifting her way through Europe.
Bazı rus mafyalarına dahil oldu. Avrupa'da dolandırıcılık yaparak yolunu bulmaya çalıştı.
Grifting is the aristocracy of crime.
Hırsızlık suçun yüksek sınıfıdır.
Seriously, grifting royalty, I've got an eye for these things.
Cidden, dolandırıcılık kraliyeti. Bunları gören bir gözüm var.
My grifting days are behind me.
Dolandırıcılık günlerim geride kaldı.
Grifting, burglary...
Dolandırıcılık, hırsızlık...
I was born for this grifting lark.
Bu dolandırıcılık şeyi için doğmuşum.
Well, you're not really grifting, Ed, you're more serving drinks.
Aslında, dolandırıcılık yapmıyorsun Ed, daha çok içki dağıtıyorsun.
Grifting is 95 % planning, 5 % luck.
Dolandiricilik % 95 plan, 5 % sanstir.
She's grifting him.
Kız onu dolandırıyor.
He thinks it's for school, but it's for... Grifting.
Pierce okul için sanıyor, ama o... dolandırıyor.
Grifting is a sickness, friends, and I am the hard cure.
Dolandiricilik hastaliktir, arkadaslar, ve ben de tedavisiyim.
He runs a grifting crew pretty high end by the sound of it.
Oldukça üst düzey bir dolandırıcılık çetesini yönetiyor.
He very much started grifting without my say-so.
Benden onay almadan dolandırıcılığa başladı.
Been grifting since the Boer War.
Boer Savaşı'ndan beri dolandırıcılık yapıyor.
Like your gaff. This all from grifting then?
Burdaki herkes dolandırıcı mı?
Deed goes back seven years, well before her grifting days.
Dolandırıcı olmadan yedi sene.
Who'd you think you were grifting?
Kimin parasını aldığını sanıyordun?
There's a class called Basic Grifting.
Temel Üçkağıt dersi varmış.
I've always wanted to learn more about grifting ever since I saw 1990's,
- Beni de. 1990 yapımı "The Grifters" ı izlediğimden beri öğrenmek istemişimdir.
The Grifters, featuring John Cusack, Anjelica Huston, and almost no grifting.
John Cusack ve Anjelica Huston oynuyor ve filmde hiç üçkağıt yok.
You guys, don't take a grifting class.
- Üçkağıt dersi almayın.
I say we all take the grifting class together, have a great time, and rub it in Jeff's face!
Üçkağıt dersini hep beraber alalım harika vakit geçirelim ve bunu Jeff'in yüzüne vuralım derim!
We each need a regulation grifting briefcase.
Yönetmelik üçkağıt çantaları olmalıymış.
For I am a grifter and this is Grifting 101.
Çünkü ben bir üçkağıtçıyım, ve bu dersin adı, "Üçkağıt 101".
So in a sense, what happened is you took a class about grifting.
Yani bir bakıma, üçkağıtçılık üzerine bir ders aldınız.
Grifting 101.
Üçkağıt 101 dersi veriyorsunuz.
I gotta say. I admire your style. Grifting people by selling them grifting lessons?
Söylemem gerek tarzına hayranım.
Grifting happens to be an art form.
Üçkağıtçılık bir sanattır.
Grifting is lying. Okay.
- Üçkağıtçılık, yalan söylemektir.
So, like a string is a sweater? Like, paint is the Sistine Chapel? Sure, grifting includes lying, but only a liar would call grifting lying.
- Kazaktaki bir ip gibi Sistina Şapeli'ndeki bir resim gibi, tabii, üçkağıtçılık da yalan söylemeyi içerir ama ancak bir yalancı, buna yalan söylemek der.
And apologies again for... grifting you.
sizi dolandırdığım için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]