English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Grounder

Grounder translate Turkish

126 parallel translation
It's a grounder. A grounder for shortstop.
Top yakalayıcıda, kolay bir tutuş oldu.
Take a hard grounder in the gut, anything to get their sympathy.
Çok sıkı bir yer topunu midemle karşılardım. Sempatilerini kazanmak için her şeyi yapardım.
I don't know exactly what's going on here, but it looks like you booted a grounder, right?
Burada ne olduğunu anlamış değilim. Ama bana öyle geliyor ki ıska yapıp oyun dışı kaldın.
The best one was Ginger bending down to catch that grounder. I had to applaud.
Ama en güzel anı, en güzel anı... Ginger'ın eğilip yerden giden topu aldığı zamandı.
But your mother would lose a grounder in the sun. It's too risky, Bud.
Fakat annen yine topa vuramaz.
No, I don't have much of a portfolio right now, but, you know, what I was concerned about was why you didn't come up with that grounder that Reichart hit in the ninth.
Hayır, Şu anda bu portfolyölerle uğraşamam A bilirsin demek istediğim... Geçen akşam neden sahada topu yakalayıp sayı yapmadın?
Announcer : There's a hot grounder.
Bu iyi bir vuruş.
And he told me he was gonna hit a grounder, just for me.
Bana yerden vuracağını söyledi. Sadece benim için.
And that grounder he was talking about?
Peki ya o bahsettiği yerden vuruş?
So, if a homer and a grounder means the same thing to you, your nerves won't get to you.
Eğer yüksek vuruş ile alçak vuruş sana aynı şeyi ifade ediyorsa, heyecanın seni alt edemez.
This may not have been the grounder you thought it was.
İş senin sandığın "yerden vuran" la alakalı olmayabilir.
Half grounder!
Yarisi yerde!
- This a grounder or a mystery?
- Top mu, cinayet mi?
- What's a grounder?
- Yerden ne demek?
he wasn't the last grounder.
-... aslında son dünyalı değilmiş.
At this moment, if a grounder's hit to first, nobody's there to stop it.
Marc suanda, eger yerden giden bir topa vurursan, orda onu durduracak kimse olmaz.
An infield grounder
100 de olsa ben alırım.
An infield grounder
İç sahaya gidiyor.
A grounder between first and second
Birinci ve ikinci kalelerin arasına düşüyor.
They don't need a big hit here An infield grounder can finish the game
Burada büyük bir vuruş olmasa bile iç sahaya bir vuruş oyunu bitirir.
Grounder.
Alçaktan gitti.
It turns out, when the last man from the ground died on the Ark, he wasn't the last Grounder.
Ark'ta ölen son dünyalı adam... -... aslında son dünyalı değilmiş.
What if I was a grounder?
Ya ben dünyalı olsaydım?
Now we can kick some Grounder ass.
- Şimdi dünyalıların ağızlarına ederiz.
I don't speak Grounder... But I'm pretty sure this means keep out.
Ben dünya dili bilmiyorum ama eminim bunun anlamı "uzak dur" dur.
Tell me about the Grounder.
Bana şu dünyalıdan bahsedin.
What do you think they're gonna do with the grounder?
Sence dünyalıya ne yaparlar?
This is an anti-Grounder stick.
Bu, anti dünyalı sopası.
You left Miller in charge of the grounder.
Dünyalıyı Miller'a bıraktın.
Best-case scenario, they lock me up with the Grounder for the rest of my life, and there's no way in hell I'm giving Jaha the satisfaction.
En iyi ihtimalle, beni hayatım boyunca dünyalıyla hapis tutarlar. Jaha'ya o hazzı hayatta yaşatmam.
The Grounder's gone!
Dünyalı gitmiş.
That Grounder escaping...
Dünyalının kaçması...
The Grounder escaping, we have to expect retaliation.
Dünyalının kaçışından sonra intikam saldırısını beklemeliyiz.
- The Grounder saved Octavia's life, and Bellamy brought him back here and tortured him.
- Dünyalı, Octavia'nın hayatını kurtardı Bellamy adamı buraya getirip ona işkence etti.
One of our people was stabbed by a Grounder.
Bir kişi dünyalı biri tarafından bıçaklandı.
Grounder retaliation for what happened on the bridge is coming, - just a matter of when.
Köprüde olanlar yüzünden dünyalıların intikam saldırısı yapması an meselesi.
- Was it a Grounder?
Dünyalı mı geldi?
I warned you about seeing that Grounder again. Yeah?
O dünyalıyla görüşme konusunda seni uyarmıştım.
You get that from your boyfriend, Grounder Pounder?
Arkadaşından mı öğrendin bunu? Dünyalı izbanduttan.
With the whole Grounder army out there?
- Dünyalı ordusu dışarıdayken mi?
The Grounder saved Octavia's life, and Bellamy brought him back here and tortured him.
Dünyalı, Octavia'nın hayatını kurtardı Bellamy adamı buraya getirip ona işkence etti.
With the Grounder escaping, we should expect retaliation.
Dünyalının kaçışından sonra intikam saldırısını beklemeliyiz.
I mean, the Grounder is out there...
- Dünyalı hâlâ dışarıda bir yerde.
I was just with the Grounder that we had in the dropship.
Gemiye getirdiğimiz dünyalıyla konuştum.
You handled yourself well in the cave with the Grounder.
Mağarada dünyalıyla iyi başa çıkmıştın.
Grounder princess looks pissed.
- Dünyalı prenses sinirlenmiş gibi.
That bullet was one less dead grounder.
- O kurşunu sıkarak bir dünyalıyı kurtardın!
Me, that's who, and, yeah, maybe I'll have to kill your grounder-pounding little sister...
Ben. Evet, ben ve ayrıca dünyalı fahişesi küçük kardeşini de öldürmek durumunda kalırım...
- You expect us to trust a grounder?
- Bir dünyalıya güvenmemizi mi bekliyorsunuz?
We're done doing what that grounder would do.
Dünyalıların yaptığını taklit etme devri bitti.
That grounder saved our lives.
O dünyalı hayatımızı kurtardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]