English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Growing

Growing translate Turkish

9,453 parallel translation
As we are seeing below us, a giant forest is growing out of downtown... Giant forest.
... şehir meydanında devasa bir orman büyüyor.
- Not to feed your already rapidly growing ego, but you do look relatively presentable tonight.
Hızla büyüyen egonu beslemek istemiyorum... Ama bu gece şık ve bakımlı görünüyorsun.
Father is growing worse.
Baba kötüleşiyor.
Growing up was a dream We didn't make plans
# Büyümek bir düştü Yapmazdık plan falan #
We got some panels to put up, but we don't have to wait to start growing things.
Birkaç panel koymamız gerek fakat bir şeyler ekmeye başlamak için bunu beklememize gerek yok.
Our child is growing inside me!
Çocuğumuz içimde büyüyor!
Growing up, we were no-shoes poor.
Küçükken ayağımıza ayakkabı alacak paramız yoktu.
Try growing up in Colombia.
Kolombiya'da büyüseydin görürdüm seni.
The kids are growing up.
Çocuklar büyüyor.
Can't be easy growing up in the shadow of a superstar sister.
Gözde bir ablanın gölgesinde yaşamak kolay bir şey olmasa gerek.
Oh, dad was never that emotional when were were growing up.
Biz küçükken babam hiç bu kadar duygusal olmamıştı ki.
Ditto bed one, who has hypochondria and not a giant tumor growing in her head.
Bir numaralı yatak da hazır. Kafasında dev bir tümör yok. Adam hastalık hastası.
Sir! We're growing stale, we need fresh opinions.
Hepimiz bitkin düşmek üzereyiz, taze fikirlere ihtiyacımız var.
The number of victims is growing. So far no Norwegian.
Pek çok ölü var ama hiçbiri Norveçli değil.
- Our popularity is growing.
- Gün geçtikçe büyüyoruz.
I'm growing a conscience!
Vicdanım sızlıyor!
Italian's all my folks talked when I was growing up.
Büyürken bütün ailem İtalyanca konuşurdu. Babam Sicilyalı.
Now I think maybe growing up wouldn't have been so bad.
Şimdi düşünüyorum da büyümek belki de o kadar kötü değildir.
Well, he was infiltrating a growing terror cell, one that was pretty tech-savvy.
- Teknoloji uzmanı olarak bir terör örgütüne sızmış.
I was the complete opposite. I had so many friends growing up, but it wasn't until I met Kyle that I realized how lonely I was.
Bir sürü arkadaşım vardı benim ama Kyle ile tanışana kadar ne kadar yalnız olduğumu anlamamışım.
The business is growing, leith, and it will grow even more Once I give it the right setting.
İşler büyüyor, Leith, ve daha da büyüyecek ben tüm ayarlamaları yapar yapmaz.
I've just had this growing knot in my stomach ever since she told me, and now...
Bana söylediğinden beri midemdeki düğüm büyüyor. ve şimdi...
We must know where his feet are growing in these rumors.
Hikayenin nereden çıktığını hala bilmiyoruz. Kaynağını da bulman gerek.
Growing up, I never understood my father, and now... now I understand him even less.
Küçükken babamı pek anlamazdım ve şimdi hiç anlamıyorum.
We're still growing and changing. Yeah.
Hâlâ büyüyor ve değişiyoruz.
Did you have much to do with Royden when you were growing up?
- Çocukkken Royden'le birlikte oynar mıydın?
Thanks to my oppa, while I was growing up I was able to perfect all kinds of martial arts techniques.
Kardeşim sayesinde büyürken her tür kavga tekniğinde ustalaştım.
The wind is growing stronger, so don't think about coming tomorrow.
Rüzgar sert esmeye başladı. Yarın geleyim deme!
But when that storm clears, when Harmony leaves, the sky will be bright, and the world will be right, and we will find little flowers growing under the wreckage because Fitz will no longer support
Ama Harmony, gittiği zaman.. .. fırtına dağılacak, gökyüzü tertemiz ve parlak bir hal alacak.. .. yıkıntıların arasından küçük sevimli çiçekler yeşerecek.
I tell my grandkids I had a neighbor growing up who used to make them for me.
Bana, torunlarımı komşularımın büyüttüğü söylendi. Kim bana bunları yaptırmak için beni kullandı.
Growing up, we were poor.
Büyürken, fakirdik.
- Yes. - Growing fresh foods.
- Taze yiyecek üretmekten.
I'm growing old out here!
Burada yaşlanıyorum.
The arktech is growing out of control.
Kemer teknolojisi kontrolden çıkmaya başladı.
I guess I didn't realize you were so unhappy growing up.
Sanırım büyürken mutsuz olduğunu fark etmedim.
Great. No, as in it's her wedding day and she has two small humans growing inside her and she can't self-medicate like you, bourbon breath.
Hayır. düğün günü olduğundan, karnında büyüyen iki insan olduğundan ve senin gibi ilaç kullanamadığından geçirmiş.
It was to nurture what was growing between us.
Aramızda ki duyguları büyütmek için.
Looks like the congregation's growing.
Senin tapınağını kullananlar arttı sanırım.
Remember when you told me you thought something was growing inside you?
İçinde bir şey büyüyor sandığını söylediğini hatırlıyor musun?
There is something growing.
Büyüyen bir şey var.
And now it is... it's growing inside of everyone, like an infection.
Şimdi de herkesin içinde tıpkı bir enfeksiyon gibi büyüyor.
You are aware that the English-speaking Latino market is the fastest-growing, largest, untapped market in the country, right?
Latin asıllıların pazarının ülkede en hızlı büyüyen el atılmamış alan olduğunun farkında mısın?
It must take, like, four steaks a day to keep those legs growing.
Bu sanki bu bacakların büyümesi için günde dört biftek yemen gerekir.
When I had to, growing up.
Gençken giderdim.
I got grass growing in.
Büyüyecek olan çimlerim var.
What he hasn't forgotten was growing up without a father, because of it.
Babasız büyümek zorunda kaldığı için unutmadı.
In my neighborhood growing up, we didn't have money, and now all of a sudden you see these guys, they have a diamond pinkie ring, gorgeous suits, beautiful women with them.
Ben büyürken pek paramız yoktu ve aniden şu adamları görüyorsunuz parmaklarında elmas yüzük, göz kamaştırıcı takım elbiseler yanlarında güzel kadınlar.
Hand of God Chapel is a home we can be proud of, with a growing and thriving congregation.
Hand of God Chapel * artık bizim evimiz. Büyüyen ve gelişen cemaatimizle gurur duyabiliriz.
We're growing every day.
- Her geçen gün çoğalıyoruz.
And growing up, I always thought you were such a bad liar.
Ben de büyürken, senin ne kadar kötü bir yalancı olduğunu düşünürdüm.
Growing up, I was taught that to accept help from people is not a shame, it's an honor.
Büyüdükçe, insanlardan yardım kabul etmenin utanç değil onur olduğunu öğrendim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]