Happiest translate Turkish
1,649 parallel translation
'Cause I wouldn't want the happiest day of our life
Hayatımızın en mutlu gününün bitmiş olmasını istemezdim.
If I understood the madness of my father, Clark, I would be the happiest one of the men.
Babamın deliliğini anlasam başım göğe ererdi.
! That doctor is a miracle worker, Sheila. Iiii'm the happiest I've ever been.
Bu doktor bir mucize yarattı Sheila, hiç olmadığım kadar mutluyum.
You know, when I'm down, I try to think about the happiest times of my life.
Biliyor musun, moralim bozuk olduğunda, hayatımın en mutlu zamanlarını düşünmeye çalışırım.
The happiest time of my life was when I was with Jackie.
Hayatımın en mutlu zamanları Jackie ile birlikte ikendi.
Jackie, you have just made me the happiest man in the world!
Jackie, Az önce beni dünyanın en mutlu insanı yaptın.
This is the happiest day of our lives.
Bugün hayatımızın en mutlu günü.
Oh.. well.. you know.. beside the near sculping and a nasty case of road rush from the dragon It was the happiest day of my life!
Evet, kafa derimin neredeyse yüzülüyor olmasını ve sürüklenmenin acısını saymazsan..... hayatımın en mutlu günüydü!
These are the happiest times of my life, all right?
Bunlar hayatımın en mutlu anları, tamam mı?
I'm so happy, I'm the happiest.
- Ben çok mutluyum. En mutluyum.
You're gonna be the happiest little brat in school.
Okulun en mutlu fırlaması olacaksın.
The next four weeks were the hardest of my entire life. And the happiest.
Sonraki o dört hafta tüm hayatımın en zor dönemiydi ve de en mutlusu.
Happiest time of my life is when I was broke.
Hayatımın en mutlu anı meteliksiz kaldığım zamanlardır.
The Steins were, like, the happiest family in America.
Steinlar Amerika'nın en mutlu ailesiydi.
I'll be the happiest man on earth.
Dünyadaki en mutlu kişi olacağım.
In any man's life, that day, that moment is the happiest when his son assists in dispensing his responsibilities, when he sits on his father's seat.
Herhangi bir adamın yaşamındaki en mutlu gün bu dakikadır. Oğlumun asistanı sorumluluğu ve yardım etmek için O babasının koltuğunda oturduğu zaman
If I got one-third of the snatch you get, Arlene, I'd be the happiest man on the planet.
Senin üçte birin kadar kız arkadaşa sahip olsaydım dünyadaki en mutlu adam olurdum.
Those were really the happiest days of my life.
O günler hayatımın gerçekten en mutlu günleriydi.
And as happy as I am to see all of you at my wedding, I'm happiest to see her.
Ve hepinizi düğünümde görerek mutlu olduğum gibi, onu görerek daha da mutlu oluyorum.
If she does that... I'm the happiest man alive.
Eğer bunu yaparsa yaşayan en mutlu adam ben olurum.
This has been most happiest day of my lifes.
Bu hayatlarımın en mutlu günü oldu.
I think it was the happiest day, really... when Bea was born.
Sanırım en mutlu günümüzdü. Bea'nin doğduğu gün.
I'm the happiest guy in the...
Ben dünyanın en mutlu erkeğiyim.
I am the happiest girl of the whole world.
Ben dünyadaki en şanslı kızım.
Tomas will be the happiest man in the world.
Tomas dünyanın en mutlu insanı olacak.
And I'll be the second happiest.
Ve ben de ikinci mutlu insanı.
I read this study the other day about... people who are happiest with their lives.
Geçen gün, hayatlarından en hoşnut... olanlarla ilgili bir araştırma okudum.
"The happiest youth, viewing his progress through, What perils past, what crosses to ensue, Would shut the book and sit him down and die."
"En mutlu gençler bile hayatının akışına bakabilir, atlattığı tehlikelere, önündeki engellere, kitabı kapatır ve onu oturtup ölür."
You know, with numbers like this, this should be the happiest day of my life, and instead I have to worry about whether I make you happy all the time!
Bu sayılar sayesinde... bugün hayatımın en mutlu günü olmalı. Oysa seni mutlu edemediğim için endişelenmek zorundayım!
So they welcomed the attention... On what they supposed would be the happiest day of their lives.
O yüzden hayatlarının en mutlu günü olması gereken günde gösterilen ilgiyi memnuniyetle karşılaştılar.
This is the happiest night of my life... and I can't stay awake.
Bu hayatımın en mutlu gecesi. Ve uyanık kalamıyorum.
This is happiest, the most carefree time of your life
Burada hayatının en mutlu ve tasasız zamanlarını yaşayacaksın.
Getting married was the happiest day of our lives.
Evlendiğimiz gün hayatımızın en mutlu günüydü.
He's the happiest kid I know.
Tanıdığım en mutlu çocuktu.
Happiest moment? Most embarrassing moment?
En mutlu anını, en utandığın anını.
Anyway, happiest song would be Happy Birthday.
Neyse en neşeli şarkım "Happy Birthday dir."
This is the happiest I've been since the day I got my new nose.
Yeni burnumu yaptırdığımdan beri, bu en mutlu hâlim!
It'd be the happiest moment of my life...
Ayrıca, sonu nereye varacak, ben de merak ettim.
I have my dress and everyone's coming and it's supposed to be the happiest day of our lives.
Elbisemi aldım, konuk listesi ayarlandı, ve o günün hayatımın en güzel günü olmasını istiyorum.
that was the happiest time of my life.
Hayatımın en mutlu anıydı.
the happiest time, and you don't know anything about me at all.
En mutlu andı ve sen benim hakkımda hiç bir şey bilmiyordun.
You said it was the happiest day of your life.
Hayatının en güzel günü olduğunu söylemiştin.
Just like you marrying Edie will be the happiest day of her life.
Tıpkı Edie'yle evleneceğin günün onun en mutlu günü olacağı gibi.
I was the happiest guy in the world.
Dünyadaki en mutlu adam bendim.
Think of the happiest memory of your life.
Hayatının en mutlu anını düşün.
I swear I haven't seen my son for 30 years, but if he's turned out anything like you, oh, I'd be the happiest man in town. Yes, sir.
Yemin ederim ki oğlumu otuz yıldır hiç görmedim, eğer ki senin gibi olduysa buralardaki en mutlu adam ben olurum.
The brief time I thought I was dead was the happiest I've ever been because I was finally living without fear and dagnabit, that's the way I'm going to live the rest of my life.
Öldüğümü sandığım şu kısacık zaman zarfı korkusuz ve huzur içinde içinde yaşadığım en mutlu anlardı ve ömrümün geri kalan kısmını bu şekilde geçireceğim.
You'd be the second happiest man.
Sen ikinci ben birinci olurdum.
- And what was the happiest thing you can remember?
Evlendikten sonra Iglulik'e ilk dönüşüm.
But I'm sure I'm the happiest cop.
Sen varsın, Yeon-hee var.
Was it the happiest day of your life?
O hayatının en mutlu günü müydü?