English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's a good guy

He's a good guy translate Turkish

919 parallel translation
He's a good guy.
İyi bir adamdır.
The only thing I can tell you is he's a good guy for gals to stay away from.
Sana diyebileceğim tek şey, kızların ondan uzak durması gerektiği.
Say, Beulah, this guy Frere, they tell me he's pretty good.
Beulah'a söyle, bu adam Frere. Çok iyi biri olduğunu söylediler.
What a great, big, good-Iooking guy he turned out to be.
Harika, kocaman, yakışıklı bir erkek oldu.
One good thing about this guy tonight is, he's got a big, fat dick, and he fucks like a jackhammer.
Bu akşamki adamın bir özeIIiği... ... hayvan gibi bir aIeti var ve taramaIı tüfek gibi düzüşüyor.
No, I can't remember that. Just that he was gray-haired and quite a good-looking guy.
hayır, Hatırlamıyorum.kır saçlı yakışıklı birisiydi.
I'll have to admit, he was a good-looking guy.
Kabul etmeliyim, yakışıklı biri idi.
- He's a good guy.
O çok iyi bir çocuk.
He's actually a good guy.
Sizce de iyi bir adam mı?
You already said he's a good guy.
Zaten o iyi bir adam demiştin, bırakacak mısın?
He's a good guy, like us.
Efendi çocuktur, bizim gibi.
Sigh, he's passed away and he is a good guy.
Vefat etti. İyi adamdı.
At that time he was a good-looking guy, and she was having fun with him.
O zamanlar yakışıklı biriydi, kız onunla eğleniyordu.
Yeah, he's a good guy.
Evet, iyi adamdır.
He's a good guy, but what a blockhead!
Aslında iyi bir adam, ama ne mankafalı!
He's a good dependable guy.
İyi, güvenilir bir adam.
He's a good-Iooking guy who claims he can have any girl.
Her kadına sahip olabileceği iddialarındaki yakışıklı birisi.
" That old farmer Jones down there, he's a pretty good guy.
" Şu aşağıdaki ihtiyar çiftçi Jones, o çok iyi bir adam.
This guy, he's the best, and it wouldn't be such a good fight, but thank you very much.
Bu adam en iyisi. Ben iyi bir boksör olamam. Ama çok teşekkürler, bilirsin?
He's a good guy.
İyi adamdır.
He's a good guy at heart, even if none of you can see it.
Hiçbiriniz farkında olmasanız da çok ama çok iyi bir insandır.
Despite having messed up so much in his life, basically... he's a good guy.
Hayatında pek çok şeyi yüzen bulaştırmasına rağmen aslında o iyi biri.
He's a good-looking guy.
Adam yakışıklı biri.
I know he's got a bad reputation, but he's a good guy.
Kötü bir ünü olabilir ama iyi bir adamdır.
He's a good guy.
İyi bir çocuk.
He's good for a laugh, this guy.
Çok komik bir herif bu.
He's a good guy.
İyi biridir.
Yeah, the guy's out of the country for about 10 years... and he comes back to the good old U.S.A. to start up his old action again.
Evet, adam 10 yıldır ülke dışındaydı şimdi yine eski işlerine devam etmek için Amerika'ya dönmüş.
- He goes out with women. - You're talking about a guy... i've been with for 15 years, who's put food on the table and clothes on her back. He has a good time.
Onlarla birlikte oluyor ve iyi vakit geçiriyor.
He's a good guy at heart.
Aslında kendi içinde iyi biridir.
I think that there's a very good chance... that he was going to check the driver's license... and tell him to turn on his headlights, and let the guy be on his way.
Bence, büyük ihtimalle sürücünün ehliyetini soracak ve farlarını açmasını söyleyerek gitmesine izin verecekti.
He's actually a good guy, deep down.
Aslında kalbinin derinliklerinde iyi bir insan yatar.
He's a good guy to have on your side.
Sahip olunacak iyi bir dost ve şaşırtıcı derecede hızlı!
He says there's not enough data on this guy next door... to do me a damn bit of good.
- Ziggy'in önerisi ne? - Beni iyi etmek için komşum hakkında yeterince veri olmadığını söylüyor.
- He's a good guy.
- İyi biri.
This Guy, He's Been A Good Customer.
Sana söylemiştim. Bu adam iyi bir müşteridir.
He's a good guy, Burton. I like his mettle.
Burton iyi bir adam.Onu sevdim.
He's a good guy, but he thinks I'm nuts for being a full-time frogman.
İyi bir adamdı, fakat dalgıç olmak istediğimde deli olduğumu düşünmüştü.
He wasn't even a good-looking guy.
Yakışıklı bile değildi.
- He's a good guy, that pig.
- O iyi bir domuz.
He's a good guy.
O iyi birisi.
Do you freeze up and turn into wood when you're around a good-looking guy and you don't even know if he likes you or not?
Yakışıklı çocuklar etrafındayken odun gibi oluyor ve donup kalıyor musun, ve hatta o seni seviyorsa ya da sevmiyorsa bilmezsin?
He's bad. Charles isn't bad, he's a good guy.
Charles kötü değil, O bir'iyi arkadaş'.
He's a good guy.
- O bir iyi arkadaş oyuncağı. Benimle "Ruhu Sakla" oyunu oynamak istiyor.
You know, I've got to tell you, he's a pretty good-looking guy.
Sana söylemem gerek, oldukça yakışıklı bir adam.
- Well, I mean, he's a good fighter and a nice guy, but I don't like him.
- Onu sever misin? - Şey, yani, iyi bir boksör ve iyi bir adam, ama onu sevmiyorum.
He's a good guy.
Long Beach iyi birisi.
He's a good guy.
- Hayır. O iyi biri.
He's full of shit and he's a good guy.
Serserinin teki ama iyi biri.
- he's a good guy, a hero.
- İyİ bir adamdır, bir kahraman.
And one guy came to see me, saying he was a Good Samaritan's lawyer so I signed.
Bir adam geldi ve Merhametli İnsanın avukatı olduğunu söyledi ben de davayı ona verdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]