English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's an alcoholic

He's an alcoholic translate Turkish

87 parallel translation
I didn't want anyone to know this but he's becoming an alcoholic, Rupert -
Bunu kimsenin bilmesini istemezdim ama uzun zamandır alkolik. Rupert...
He's worth $ 20 million on the hoof and he's an alcoholic.
20 milyon dolara hükmediyor ve bir alkolik.
Originally, he was an alcoholic but homosexuals are very in now in movies and books and plays, so they changed it.
Oyunun orijinalinde adam alkolik ama şu sıralar filmlerde, oyunlarda ve kitaplarda eşcinsellik çok gözde, bu yüzden değiştirmişler.
He's obviously an alcoholic.
Belli ki alkolik.
He's an alcoholic.
O bir ayyaş.
'Cause he drinks, you know, and he's an alcoholic.
İçkisi yüzünden. O, bir alkolik.
He's an alcoholic.
Alkolik!
And he's an alcoholic.
Ve o bir alkolik.
- He's probably an alcoholic!
- Muhtemelen alkoliktir.
It's because you're an alcoholic retard, and he had dreams of not eating frozen waffles for dinner every night!
Sebep senin alkolik bir gerzek olman,... onunsa her akşam donmuş gözleme yememek niyetinde olması!
He was an abusive, alcoholic misogynist who squandered half his life... hanging around Picasso trying to nail his leftovers.
Adam küfürbazın, alkolik, kadın düşmanının tekiydi. Hayatının yarısını da Picasso'nun etrafında dolanıp, artıklarını kapmaya çalışarak heba etti.
He's an alcoholic.
O bir alkolik.
He's an alcoholic and must remain in detox for 30 days.
O bir alkolik ve iyileşmesi için 30 gün kalması lazım.
But he's an alcoholic.
Ama o bir alkolikti.
He's an old alcoholic who's never done anything for anybody.
Hiç kimse için hiç birşey... yapmamış yaşIı bir alkolik.
- He's not an alcoholic.
- Alkolik değil.
So he's an alcoholic.
- Demek o bir alkolik.
Okay, the girl's family wants her to break up with him because they think he's an alcoholic.
Onlar o bir alkolik olduğunu düşünüyorum çünkü Tamam, kızın ailesi onunla kırmak istiyor.
He's an alcoholic, and he beat me.
Bir alkolik ve beni dövüyordu.
For instance, if he's an alcoholic... we could focus on the local bars.
Örneğin eğer alkolikse... yerel barlara odaklanabiliriz.
And he's an alcoholic.
O da alkolik.
- He's an alcoholic?
- Alkolik mi?
He's not gonna tell you your mom's an alcoholic without proof.
Elinde kanıt olmadan annenin alkolik olduğunu söylemez.
He's rude, he's arrogant, and he's an alcoholic.
Adam kaba, küstah, aynı zamanda alkolik.
My dad doesn't work he's an alcoholic my mom's really sick.
Babam işsiz, alkolik. Annem de çok hasta.
He's an alcoholic wife beater.
Onun babası alkolik bir dayakçı.
- ( She whispers ) He's an alcoholic.
- O bir alkolik.
He's an alcoholic.
Adam bir alkolik.
He's an alcoholic
O bir alkolik.
There was a car accident last night, and the driver was an alcoholic, so the liver's not great, but if Randall wanted it, he could have it.
Dün gece bir trafik kazası oldu. Sürücü alkolikmiş, yani karaciğeri çok iyi durumda değil. Ama eğer Randall isterse, onu alabilir.
Given the fact that he's an alcoholic, there's a good chance his liver wasn't so hot when he came in.
Alkolik olduğunu göz önüne alacak olursak muhtemelen karaciğeri buraya geldiğinde de iyi durumda değildi.
David's not weak, he's an alcoholic.
David zayıf değil, bir alkolik.
He's not an alcoholic.
Alkolik değil.
He was clearly an alcoholic, an addict, a sex addict.
Kesinlikle alkolik, uyuşturucu ve seks bağımlısıydı.
He's an alcoholic?
- Alkolik mi?
He's an alcoholic homosexual.
Alkolik bir eşcinsel o.
But I remember when Ian was about 10, he asked me, "Dad, what's an alcoholic?"
Ama Ian'ın 10 yaşındayken bana alkoliğin ne olduğunu sorduğunu hatırlıyorum.
- No Matty, he's an alcoholic.
- Hayır Matty, alkolikmiş.
He's an alcoholic
- Ayyaşın teki zaten!
He was a judge before being an alcoholic.
- Alkolik olmadan önce yargıçmış.
I told you, he doesn't have a father and he has a mother who's an alcoholic.
Sana daha önce de dedim. Babası yok. Annesi de alkoliğin teki.
Well, in the script, he's not an alcoholic.
Senaryoda alkolik değil.
He was driving back from the farmers'market. He's obviously an alcoholic.
Farmers Market'ten geri dönüyordu.
He's not an alcoholic.
O bir alkolik değil.
He just wants to make sure I'm not a secret drug addict or an alcoholic.
Sadece işini yapıyor. Sadece gizli bir uyuşturucu bağımlısı ya da alkolik olmadığımdan emin olmak istiyor.
He's an alcoholic whose famous for rauchy party before he met God.
Tanrı'yı bulmadan önce aptal partiler veren bir alkolikti.
He's an alcoholic, he's divorced.
Alkolik, boşanmış.
No, but I think he's an alcoholic.
Hayır ama alkolik olduğunu düşünüyorum.
Or he's an alcoholic or a drug addict or he's bipolar.
yada bir alkolik, yada uyuşturucu bağımlısı, yada iki kutuplu.
He's an alcoholic.
Adam alkolik.
- he's an alcoholic!
- O bir alkolik!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]