He's done nothing wrong translate Turkish
62 parallel translation
Please, he's done nothing wrong.
Lütfen, o yanlış bir şey yapmadı.
I've done nothing wrong, he's doing my portrait.
Sen mi ben mi? - Yanlış bir şey yapmadım ki, resmimi yapıyordu.
They have shut him in prison, but he's done nothing wrong.
Babanı hiç suç işlemediği halde hapse attılar.
He's done nothing wrong.
Yanlış hiçbir şey yapmadı.
He's done nothing wrong whatever.
- Yanlış hiçbir şey yapmadı.
He's done nothing wrong!
Biz yanlış hiç birşey yapmadık.
Since there's a teacher's aide in the room also and since he's done nothing wrong thus far I see no basis for terminating a teacher because he's Santa Claus.
Aynı zamanda öğretmenin yararını da gözetmek gerektiğinden ve kendisi şu ana kadar yanlış bir şey yapmadığından Noel Baba olduğu için, bir öğretmenin işten atılmasına neden görmüyorum.
I said, he's done nothing wrong.
Dedim ki, o yanlış bir şey yapmadı. - Belki.
Because he is our nephew and because he has done nothing wrong.
Çünkü o yeğenimiz. Çünkü yanlış olan hiçbirşey yapmadı.
He's done nothing wrong atyour father's company, and his financial dealings in the past have been legitimate.
Babanın şirketinde ters bir şey yapmamış, ve geçmiş finansal anlaşmaları meşru gibi gözüküyor.
Legally he's done nothing wrong.
Kanunen yanlış bir şey yapmadı.
But he's done nothing wrong.
Ama o yanlış bir şey yapmadı!
But he's done nothing wrong.
Ama yanlış bir şey yapmadığından eminim.
He's done nothing wrong.
O yanlış birşey yapmadı.
He's done nothing wrong.
Bana bir şey yapmadı ki.
He's done nothing wrong.
Onun hiçbir hatası yok.
He has done nothing wrong!
O yanlış hiçbir şey yapmadı!
I've been following him for the past 12 hours and he's done nothing wrong.
12 saattir takip ediyorum.
He's done nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmadı.
- He's done nothing wrong!
- O yanlış hiç bir şey yapmadı!
- He's done nothing wrong.
- O yanlış hiç bir şey yapmadı.
He's done nothing wrong!
Yanlış hiç bir şey yapmadı o!
I can't talk to Ned about it because he's done nothing wrong.
Bunu Ned'le de konuşamam, çünkü o hiçbir şeyi yanlış yapmadı.
- He's done nothing wrong.
- Yanlış bir şey yapmadı.
I MEAN, HE'S DONE NOTHING WRONG.
Yani, hiç yanlış bir şey yapmadı ki.
I understand... why you're going to kill me, but he's done nothing wrong.
Beni öldürmeni anlıyorum. Ama o yanlış bir şey yapmadı.
- Please, he's done nothing wrong.
- Lütfen, yanlış hiçbir şey yapmadı.
I know he's done nothing wrong, don't worry.
Onun yanlış bir şey yapmadığını biliyorum, sen merak etme.
He's done nothing wrong.
O yanlış bir şey yapmadı.
He chose his own path We've done nothing wrong.
O kendi yolunu seçti. Biz yanlış bir şey yapmadık.
He has done nothing wrong!
O, yanlış bir şey yapmadı!
He has done nothing wrong.
O yanlış birşey yapmadı.
He has done nothing wrong.
O yanlış bir şey yapmadı.
You've done nothing wrong, but he's shown you who he is :
Sen yanlış birşey yapmadın. Ama sana gerçek yüzünü gösterdi,
To deprive a man of his livelihood when he's done nothing wrong?
Bir adamı hiç hata yapmadan, rızkından mahrum etmek? - Ben bunu böyle- -
- He's done nothing wrong.
Hiçbir şeyi yanlış yapmıyor.
- That's why. So far he's done nothing wrong Except for getting himself killed.
O kötü bişey yapmadı
He's done nothing wrong.
Adam yanlış bir şey yapmadı.
He's done nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmadı ki.
Therefore he has done nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmadı.
Ahh. He's done nothing wrong.
Yaptığı yanlış değil.
If Teo's done nothing wrong, he has no reason to fear the hunt.
Eğer ki Teo yanlış bir şey yapmadıysa yakalanmaktan korkmasına gerek yok.
But he has done nothing wrong.
Ama o yanlış bir şey yapmadı!
I could not stand by and see him struck when he had done nothing wrong.
Adam yanlış hiçbir şey yapmamışken dayak yemesini oturup izleyemezdim.
- He's done nothing wrong!
- Yanlış bir şey yapmadı!
I should have stopped and told him that he hadn't done anything wrong, that throwing his own life away would achieve nothing.
Onu durdurup yanlış bir şey yapmadığını ona söylemeliydim hayatını kenara atmakla hiçbir şey elde edemeyeceğini söylemeliydim.
He's done nothing wrong!
- O yanlış bir şey yapmadı!
And he had done nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmamıştı.
They will release him when they realize that he's done nothing wrong.
Ne zaman bırakacaklar, bilmiyoruz, sonuçta bir suçu yok.
I've done nothing wrong and he just drops me like that.
Yanlış hiçbir şey yapmadım ama kendisi beni öyle yüzüstü bıraktı.
My client has no criminal record and has done nothing wrong. And like I said, he was kidnapped...
Müvekkilimin sabıkası yok ve yanlış bir şey yapmadı.
he's done 124
he's done it 65
he's done it before 39
he's done it again 17
he's done nothing 16
he's done this before 21
nothing wrong 34
nothing wrong with that 72
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's done it 65
he's done it before 39
he's done it again 17
he's done nothing 16
he's done this before 21
nothing wrong 34
nothing wrong with that 72
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's my husband 167
he's so handsome 49
he's dead 3015
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's my brother 335
he's gone 2224
he's my best friend 106
he's a doctor 159
he's an idiot 170
he's my dad 94
he's back 468
he's my cousin 54
he's so hot 26
he's a liar 128
he's my man 22
he's an architect 23
he's coming for you 27
he's an idiot 170
he's my dad 94
he's back 468
he's my cousin 54
he's so hot 26
he's a liar 128
he's my man 22
he's an architect 23
he's coming for you 27
he's coming 800
he's so beautiful 30
he's a good boy 135
he's so little 16
he's my hero 20
he's awake 133
he's a 342
he's in the shower 29
he's all 26
he's so beautiful 30
he's a good boy 135
he's so little 16
he's my hero 20
he's awake 133
he's a 342
he's in the shower 29
he's all 26