English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's in a coma

He's in a coma translate Turkish

355 parallel translation
The doctor says he s in a coma.
Doktor komada olduğunu söyledi.
- He's still in a coma.
- Hala komada.
- He's been in a coma for two days.
- İki gündür komada.
He's in a coma.
Komada.
- No, he's still in a coma.
- Hayır, hala komada.
He's in a coma at St Vincent's Hospital. That's awful.
St Vincent Hastanesinde derin komada.
- He's still in a coma.
- Hâlâ komada.
But he can't do it,'cause he's in a coma.
Ama bunu yapamaz, çünkü komada.
He's in a deep coma.
- Bence ameliyat da kurtarmaz.
The Archbishop of Sienna is still in a coma after a bullet in last week's attack struck his carotid artery. What is most serious is that though he still breathes normally through the windpipe, he is virtually brain-dead.
Sienna baş piskoposu geçen haftaki saldırıda aldığı kurşun yarası nedeniyle halen komada.
He's in a coma, man!
Komaya girdi, oğlum!
He's in a deep coma.
Derin komada.
He's not in a coma...
O komada değil- -
Now he's in a coma.
Şimdi de o komada.
Ah Sai, give me a hand. He's in a coma!
Ah Sai, gel bana yardım et!
He's in a coma.
Şu anda komada.
Aubrey's in a coma, he doesn't want any chips.
Aubrey komada, cips falan istemez.
He's in a coma.
Çocuk komada.
He's in a deep coma.
Çok derin bir komada.
I can't believe he's in a coma.
Komada olduğuna inanamıyorum.
So if the coma victim wakes up in a month he's thrilled.
Eğer komadaki adam bir ay sonra komadan çıkarsa mahvolacak.
He's on the board of the schools'foundation, and the chief director was in a car accident and put in a coma.
Okul Vakfı kurulunun başıydı ve yönetim başkanı bir araba kazası geçirdi ve komaya girdi.
He's in a coma. - Coma?
O komada.
My baby's in a coma and he fires me.
Oğlum komadayken kovdu.
He's in a coma, he doesn't even notice.
O komada, farkına bile varamaz.
He's in a coma.
O, komada.
One guy's in county hospital, but he's in a coma.
Adamlardan biri devlet hastanesinde ama komada.
- He ´ s in a coma.
- Şu anda komada.
He ´ s in a coma, for Christ ´ s sake!
o zaten komada, İsa adına!
Right now he's in a coma.
Şu anda komada.
He's in a coma.
Şu an komada.
When a person is sleeping or on a vision quest, it's said that his soul is walking the wheel, but if he's in a coma, or near death, it means that he's gotten lost.
Bir kişi uyuduğunda yada hayal gördüğünde, ruhunun bu çemberde yürüdüğünü söylerdi, ama eğer komaya girecek, yada ölecek olursa, bunu anlamının kaybettiği olduğunu söylerdi.
He made his roommate cry, and the man was in a coma. Dad was still in shock.
O zamanlar şoktaymış Değişiklik sonradan geldi.
He's in some kind of a coma state or some kind of somatic rigor.
Bir çeşit komada ya da şiddetli somatik bir durumda.
He's in a coma in intensive care.
Burada yoğun bakımda komada olduğu yazıyor.
He's been in a coma for a week.
Çocuk bir haftadır komada.
Well, he's in a coma.
Komada.
IF--IF HE'S IN A COMA, HE'S PROBABLY UNINSURABLE.
Afedersiniz bayan komadaysa onu sigorta edemeyiz.
Then we think he's never gonna come back. He's in a coma for a week!
Doktor eğer yirmi dört saat içinde kalkmazsa bir daha kalkmaz dediğinde, onun bir daha asla dönmeyeceğini...
- Stabilized, but he's in a coma.
Hep aynı. Komada. - Şansı ne?
He's in a coma, but he's not dead.
Klozetten çıktı. Komada ama ölmedi.
It's a miracle he's back. I don't understand how he could surface in a coma.
Ben sadece komadayken nasıl yüzeye çıkabildiğini anlayamıyorum.
He's still in a coma.
Hâlâ komada.
He's in a deep coma, and the damage is just too severe.
Derin komada. Hasarı çok ağır.
With what we've given him, he should be in a barbiturate coma, but there's brain activity in areas we've never seen before.
Ona verdiklerimizle, şu an yatıştırıcı komasında olmalıydı ama beynin daha önce hiç görmediğimiz bölgelerinde hareketlilik var.
Mrs. Raybush, the parachute accident was extremely serious... and he's in a coma.
Bn. Raybush, eşiniz oldukça ciddi bir paraşüt kazası geçirdi... ... ve şu anda komada.
He's in a coma.
Komaya girdi.
He'd been in a coma for two weeks.
İki haftadır komadaymış.
- He's much nicer when he's in a coma, isn't he?
Komada olduğundan daha sevimli, değil mi?
Now he's in a coma.
Şu an komada.
- He's in a coma.
- Komaya girmiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]