He's in trouble translate Turkish
1,098 parallel translation
No matter how much trouble the hero is in, don't worry just look at your watch, at the end of the hour he's gonna win!
Kahramanımızın başı ne kadar belada olursa olsun hiç endişelenmeyin yalnızca saatinize bakın, film bitince kazanan mutlaka o olacaktır.
Because I've heard that he's in trouble.
Çünkü başının belada olduğunu duydum.
He's worried he will be in trouble
paradan başka bir şey düşünmüyor! !
He's in terrible trouble now.
Çok büyük bir sorunu var.
He's in trouble.
Başı dertte.
He's in great trouble, if you know where he is, tell us.
Başı büyük belada. Nerede olduğunu biliyorsanız, söyleyin.
He's in for trouble.
Başı belada.
He's in a bit of trouble and he's waitin for me, so I need to use a phone.
Başı biraz dertte. Beni bekliyor. Bir telefon etmem lazım.
- Do you think he's in trouble?
- Sence başı belada mı?
Balboa is in trouble now. He's in trouble.
Balboa'nın şimdi başı dertte.
Well... er... Miss Miss Blake, you're gonna save you a lot of trouble by finding this uh, this Ted from out of town and getting him in town and down town and in here to sign this statement as to exactly what he saw and when he saw it. How the hell am I supposed to know where he is?
Bayan Blake, şu şehir dışından gelmiş olan, Ted'i bulup, bu şehre ve bu merkeze getirip, tam olarak ne gördüğünü ve ne zaman gördüğünü anlatan bir ifade verdirirseniz, başınızı büyük derde sokmaktan kurtulursunuz.
But he is in grave trouble now, your Lordship. If the farm is taken from him, the family will starve.
Ama şu an büyük sıkıntıda Lordum çiftlik elinden alınırsa ailesi sefil olur.
Boy, he must have been up to his neck in trouble.
Herif gırtlağına kadar belaya bulaşmış.
You're a friend of Michael's, he's in trouble.
Siz Michael'ın arkadaşısınız, onun da başı belada.
- He's in trouble.
- Başı belada.
He's in trouble.
Başı belada.
I'm telling you, he's gonna be trouble. I'm gonna stick ol'Charlie so deep in my pocket they're gonna have to pipe light in him.
Charlie'ye öyle bir tuzak kuracağım ki, yerin dibinden çıkarmaya çalışacaklar.
If we don't talk, he's gonna be in a lot of trouble. Now you listen to me, buster.
Eğer konuşmazsak başını büyük derde sokacak.
Yeah, he " s also in big trouble if you and B.A. get separated.
Evet, sen ve B.A. ayrılırsanız da başı büyük derde girer.
He's in more trouble than you guys.
Onun başı daha büyük belada.
That sounds like him. It seems to me he got in trouble with the boys in Vegas last year. He's been keeping a low profile.
Aniadigim kadarıyla geçen yıl Vegas'taki çocuklarla başı derde girmiş ve bir süre dikkat çekmek istemiyor.
Frankly, I'd just as soon not know... unless, of course, he's in real trouble.
Açıkçası, başı belada değilse şayet ne yaptığını bilmesem de olur.
He vectored me in through a hornet " s nest... about a day from Da Nang... and we pulled some grunts out of trouble.
Da Nang'teki kıyametin ortasında beni başka bir rotaya yöneltti ve zor da olsa beladan kurtulduk.
He's been in and out of trouble for years.
Yıllardır belanın içindeydi.
When I find him, he's in deep trouble.
Onu bulduğumda başı belada olacak.
He's in bad financial trouble.
Finansal sıkıntısı vardı.
Actually, we're both pretty screwed up. But I really think he's in more trouble than I am.
Aslında... ikimiz de berbat durumdayız ama galiba onun sorunları benimkinden daha fazla.
Right now he's in trouble.
Şimdilerde başı dertte.
I think he's in trouble.
Sanırım başı dertte.
I heard he ran into some trouble in Mexico.
- Meksika'da bazı sıkıntılar yaşamış.
No, he's not in trouble!
Hayır, belada falan değil!
He's been in trouble before.
Daha önce de sorun olmuştu.
He's in trouble out there. Let's go help him.
Dışarda başı dertte Gidip yardım edelim
He's in trouble.
Başı dertde.
He's definitely in trouble, and we've moved to Code Gray.
Kesinlikle başı dertte ve durum Gri Kod.
All I had to say was, "Mike's in trouble," and, bingo, there he was.
Tek yapmam gereken Mike'ın başı dertte demek ti.
He is a 1 4-year-old kid from Santa Monica who's in a lot of trouble.
O aynı zamanda başı büyük bir belada olan Santa Monica'Iı 14 yaşında bir çocuk.
Yeah, but I think he's in big trouble.
Aynen ama başı büyük dertte.
So when he called early on a quiet Sunday afternoon and said he was in trouble, I had to make good on my IOU.
Bu yüzden bir pazar öğleden sonra arayıp başının dertte olduğunu söylediği zaman kendimi çağrısına çevap vermek zorunda hissettim.
He's a good friend, a really good friend of mine, and he's in trouble.
O benim çok iyi bir arkadaşımdı ve şu anda başı dert'de gerçekten.
I see someone in front of me who got his partner in trouble... and sent her off to some butcher... while he moved on to an innocent, young girl like my daughter.
Ben sadece önümde duran zavallı bir insan görüyorum, sevgilisi sıkıntı içinde...... ve onu bir kasaba yolluyor! .. kendiside o sırada masum küçük kızları, benim kızım gibilerini baştan çıkarıyor.
He's just riding shotgun in case there's trouble.
- Hayır, tedbir olarak taşıyorlar.
- I can think of 500 people downstairs. - No, he's in trouble.
- Hayır, başı dertte.
Grizzly looks like he's got Linc Hawk in trouble.
Grizzly, Linc Hawk'ı köşeye sıkıştırdı.
He's in here having trouble with his fly.
Burada fermuarıyla uğraşıyor.
Well, if he can't manage and if he really is in trouble then there's a few things I'd like to tell him.
Eğer başaramazsa ve başı gerçekten dertteyse ona söylemek istediğim bazı şeyler var.
- He's in a lot of trouble.
- Başı büyük dertte.
Then he's sort of in big trouble.
Öyleyse, başı büyük bir belada gibi.
He's in trouble.
Başı dertte!
He's too stupid to know how much trouble he's in.
Başının büyük belada olduğunu anlayamayacak kadar aptal.
He sounds like he's in trouble.
Başı beladaymış gibi geldi.
he's in the shower 29
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's in a meeting 50
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in bad shape 31
he's in the wind 39
he's in the house 19
he's in the kitchen 33
he's in v 53
he's in the bathroom 49
he's in a meeting 50
he's insane 97
he's in the hospital 85
he's in bad shape 31
he's in the wind 39