English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / He's my partner

He's my partner translate Turkish

327 parallel translation
- No, I only play if he's my partner.
- Ben sadece onunla birlikte oynarım.
He's my partner here, Lennie Small.
Bu da ortağım Lennie Small.
He's more my partner, I'd say.
Bence ortağım demelisin.
- He's my partner.
- Ortağım.
Well now, you even got a partner. He's my brother.
- Ortak bile bulmuşsun!
That scorpion's gonna have a little talk with my partner... or he ain't gonna twist no more tiger's tail.
Aç! O akrep ortağımla biraz konuşacak... Ya da artık kaplan kuyruğunu bükmeyecek.
You might say he's my only remaining partner.
Öyle diyebilirsin, sağ kalan tek ortağım.
Why, he's my partner. " Yes, sir!
Benim ortağım. " demekle gurur duyacaksın.
Now he's my partner, Strap.
Şimdi o benim ortağım Strap.
He's my partner.
Ortağım.
Quanah, this is my partner here. This is Jim Gary. He's from up north, Montana way.
Bu ortağım Jim Gary, Kuzeyden, Montana'dan.
My partner hocked everything and now he's laid up.
Ortağım her şeyi ipotek ettirdi ve şimdi yatakta yatıyor.
Bill, he's sort of my partner, and...
Bill, o benim bir çeşit ortağım ve....
You know Matthew, he's my partner.
Matthew benim ortağımdır.
He's my husband's partner.
- O kocamın ortağı.
He's my partner.
Kendisi ortağım olur.
He wanted me to get my master's degree, be a junior partner in his law firm.
Mastır diplomamı almamı ve onun hukuk firmasında çalışmamı istemişti.
He's my partner. A lawyer?
Avukat mı?
He's my partner.
Partnerim.
He's got my partner!
Ortağım şu anda elinde!
He's my partner.
O benim ortağım.
He's my partner.
- O benim ortağım.
My partner's over there, I think he kicked off.
Ortağım arkada, herhalde ölmüştür.
I see someone in front of me who got his partner in trouble... and sent her off to some butcher... while he moved on to an innocent, young girl like my daughter.
Ben sadece önümde duran zavallı bir insan görüyorum, sevgilisi sıkıntı içinde...... ve onu bir kasaba yolluyor! .. kendiside o sırada masum küçük kızları, benim kızım gibilerini baştan çıkarıyor.
He's my partner.
Benim ortağım.
He's a partner, right? All I need is a start. One break, and I'm on my way.
Başlangıç olarak ona ihtiyacım var..
For not only is he my father's old golf partner...
Sadece babamın eski golf arkadaşı olduğu için değil.
He jumped right on my partner and bit his arm.
Ortağımın üzerine atladı ve onun kolunu ısırdı.
Well, he's not my partner.
Ortağım değil zaten.
He's also my new partner, so you're gonna be seeing a whole lot more of him.
Ayrıca yeni ortağım, yani bundan sonra onu daha çok göreceksiniz.
He was a business partner of my daddy's.
O, babamın iş ortağıydı.
- Did you know him? - He was my brother's partner.
- Onu tanıyor muydun?
My father's business partner, he'd come by the house fairly often.
Babamın iş ortağı, sık sık evimize uğrardı.
- He's my partner.
- Bu benim partnerim.
He's my partner.
Ortağız biz.
I handle sales, he's my silent partner.
Satış olayını ben halledecektim ve o da sessiz ortağım olacaktı.
I was talking to Nog and it turns out he's having trouble coming up with a science project, so I said he could be my partner.
Ben Nog ile konuşuyordum bu bilim projesi ile başı belada. Bu yüzden ona benim ortağım olabileceğini söyledim.
He's my partner's son.
O benim ortağımın oğlu.
- No. He's my partner.
- Doğru değil, o benim ortağım
He's my partner in all my businesses.
Tüm işletmelerde biz beraber hissedarız.
You tell me : what do you want me to do? - Sean, he's my partner.
- Sean, o benim ortağım.
He told me a story, which detailed point by point... the systematic way in which Agent Mulder had been deceived and used, and how I, as his partner, had been led down the same path, losing a family member due to my allegiance... and contracting a fatal disease, which I was being told was engineered... by the men who are responsible for Agent Mulder's deception.
Bana Ajan Mulder'ın nasıl sistematik bir şekilde aldatıldığını ve kullanıldığını, ve benim de kendisinin ortağı olarak aynı yola nasıl sürüklendiğimi, ve sadakatim nedeniyle ailemden birini nasıl kaybettiğimi, ve Ajan Mulder'ı aldatan adam tarafından tasarlanan ölümcül bir hastalıkla nasıl yüzleştiğimi tüm noktalarıyla aydınlatan detaylı bir hikaye anlattı.
He told me a story which detailed point-by-point the systematic way in which Agent Mulder had been deceived and used. And how I, as his partner, had been led down the same path, losing a family member due to my allegiance and contracting a fatal disease which I was being told was engineered by the men who were responsible for Agent Mulder's deception.
Bana, Ajan Mulder'ın kandırıldığı ve kullanıldığı ve de ortağı olarak benim de aynı yola çekildiğim sadakatim yüzünden bir aile üyemi kaybettiğim ve Ajan Mulder'ın aldatılmasından sorumlu adamlar tarafından üretilmiş olduğu bana söylenen ölümcül bir hastalığın bana bulaştırılmasını içeren noktası noktasına detaylı bir hikâye anlattı.
He could be my father's pinochle partner.
Ama babamın bezik arkadaşı olabilir.
If you don't do exactly what I tell you or if you give me any kind of problem at all, I'm going to look at my partner and he's going to shoot your Mr. Gwendon between the eyes.
Söylediklerimi yapmazsan ya da bir sorun çıkarırsan....... ortağım şu senin Bay Gwendon'ı olduğu yerde mıhlayacak.
But he's gonna get in my way. I'm not used to having a partner.
Saygısızlık alma ama hep yoluma çıkacak.
- My partner D'Andre, he's black.
- Ayrıca ortağım D'Andre de siyah.
He's my business partner.
Benim iş ortağım.
Agent, I don't know what the hell your partner's thinking, but not only is he actively evading my officers, now he's stolen a car.
Ajan, ortağınızın ne düşündüğünü bilmiyorum ama memurlarımı atlatmakla kalmıyor, araba da çalıyor.
I'll take you, and while I'm out... I'll speak to my partner because he's about to leave.
Seni götüreyim, bu esnada da ortağımla konuşayım, kendisi çıkmak üzere.
He's my writing partner.
Çalışma arkadaşlarımdan biri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]