He's not himself translate Turkish
559 parallel translation
- He's lucky to not go jail himself.
- Kendisi kodeste olmadığına çok seviniyor.
- He's not himself yet.
Hala kafası karışık durumda.
- I'm not certain, but if he is mixed up in this, he's not giving himself away.
Tam emin değilim, ama bu işlere bulaştıysa kendini hiç ele vermiyor.
Haven't you noticed how he surrounds himself not with our people, but with men from the border tribes?
Halkımızla değil de sınır kabilesiyle yakınlık gösterdiğini fark etmedin mi?
He's not clear about it himself.
Kendisi de emin değil.
He's not himself.
Kendinde değil.
He may not, as unvalued persons do, carve for himself, for on his choice depends the safety and the health of this whole state.
Sıradan insanlar gibi kendi bildiğince yaşayamaz. Çünkü bütün devletin rahatı, güvenliği, onun seçeceği yola bağlıdır.
And last, and more dangerous than all of these, her brother is in secret come from France and wants not buzzers to infect his ear with pestilent speeches of his father's death, and he, himself, not hesitates to threaten our own person.
Sonunda bütün bunlar yetmezmiş gibi, kardeşi gizlice çıkageldi Fransa'dan. Babasının ölümüyle ilgili söylentilere, halk neden bulamayınca, ister istemez, söz kulaktan kulağa döne dolaşa, suç bizim sırtımıza yükleniyor sonunda.
If Hamlet from himself be ta'en away, and when he's not himself does wrong Laertes, then Hamlet does it not, Hamlet denies it.
Hamlet çıkar da Hamlet olmaktan, Laertes'i kırarsa kendinde değilken, Hamlet değildir bunu yapan, inkar ediyor bunu Hamlet.
He's not himself.
Çok değişti.
When a man wins everything in this world, when he succeeds too much, he feels, somehow, a thousand small displeasures with himself, whose whole sum is not quite remorse but rather a sort of vague disgust, dry illusions, pained regrets.
Bir araya gelince hepsi, vicdana ağır basmaz ama, içinde bir sıkıntı yaratır.
A man's acts may be cruel, while he himself is not cruel.
İnsanın kendisi değilken davranışları zalimce olabilir.
He's not gonna knock himself off or hurt Gloria.
Kendine veya Gloria'ya zarar verecek değil ya.
Well, he's not quite himself.
Şey, pek kendinde değil.
He's always tried to plan ahead, not for himself, but for all of us.
Her şeyin planını hep önceden yaptı, kendisi için değil, hepimiz için.
He's certainly not going to bankrupt himself for this spread.
Toprağı alırken sıfırı tüketmeyeceği belli..
He's not himself!
O kendinde değil.
He's not quite himself yet.
Henüz tam kendinde değil.
He's not defending himself.
Kendini savunmuyor.
He's not going to defend himself against you.
Çünkü kendini savunmıyacak.
He can't believe what's happening to him so he tries to convince himself that it isn't, not really.
Kendi başına gelene inanamıyor dolayısıyla kendini bunun gerçek olmadığına ikan etmeye çalışıyor
With Mr. Gaines out of the way, might he not then be given that very influential job himself? Who's there?
Bay Gaines yoldan çekilirse,... onun saygın işi de Raymond'a verilmez mi?
He's not himself tonight.
Bu akşam kendinde değil.
He's not asking for anything for himself and usually...
Kendisi için bir şey istediği yok ve genelde...
He's not gonna give himself up.
- Teslim olmayacak mı?
Well, I thought my idea for the panel... was that man's evil he learned from himself... not from God.
Kafamdaki fikir, insanın kötülüğü Tanrı'dan öğrenmediği,.. ... kendi kendine yarattığıydı.
- but he's not entitled to kill himself. - Oh, don't worry, Frank.
• ama kendini öldürmeye hakkı yok • ah, endişelenme, Frank.
He's not himself, Mike.
Hiç normal davranmıyor Mike.
And he can't be the head himself because he's not Sicilian.
Ve asla baştaki kişi olamaz. Çünkü, Sicilyalı değil.
and had even absented himself without letting him know where. Since no admonition nor living care could longer help, the father had to bear his cross in patience, leaving the son to God's mercy, not doubting that it would hear his sorrowful plea, and effect that he should learn how conversion is to be attributed solely to the Divine Goodness.
Artık ne uyarılar ne de himaye bir fayda sağladığından, baba, acısına sabırla katlanmak zorundaydı, ızdırap dolu ricasını işiteceğinden kuşku duymadan, oğlunu Tanrı'nın merhametine bıraktı ve değişimin sadece ilahi erdemin bir vasfı olduğunu öğrenmesini diledi.
He's not for you, just for himself.
Sizin için değil, sadece kendisi için var.
- He's not been himself for weeks.
O kendisinde değil.
I can attest to the fact he's not been himself recently.
Son günlerde kendinde olmadığına şahitlik edebilirim.
- Has to do with the damage that he's done, not to others, but to himself.
Sadece başkalarına verdiği zararı değil, kendine de verdiği zararı bilirseniz, faydalı olacaktır.
If a guy's not a success, he's got nobody to blame but himself.
Eğer bir erkek başarılı olamıyorsa kendisinden başka suçlayacak birini aramasın.
After this visit Pooh figured he shouldn't be staying that long so as not to find himself in a Tight Place
O günden sonra, Puh misafirliğe gittiğinde, kapana kısılmak istemiyorsa... o kadar çok oturmaması gerektiğine kanaat getirdi.
Maybe it's not me he loves, but he's simply protecting himself.
Belki de beni sevmiyor, belki sadece kendisini koruyor.
Oh, he's not been here for long... but he's already got himself quite a reputation.
O geleli çok olmadı ama çoktan nam saldı bile burada. Şehirde öyle diyorlar.
He's not responsible for himself.
Kendinde değil.
Mr. Tchatsky is not looking for the truth, he's just amusing himself.
Bay Tchatsky gerçeği aramıyor sadece kendini eğlendiriyor.
Oh, naturally, old man, he's not going to show himself.
Doğal olarak, dostum. Kendisini gösterecek hali yok ya.
He's not himself, you know?
Kendinde değil.
That he's so ambivalent about what he's doing that if he's caught by DeBennedeto or anybody and the verdict is that he's a rat and he deserves to die that he's decided in advance not to defend himself.
Yaptığı iş konusunda yoğun bir çelişki yaşıyor. Ve eğer yakalanırsa... DeBennedeto ya da başka biri tarafından...
One thing's for sure... He's not gonna pull the trigger himself.
Yalnız şurası kesin ki, tetiği kendi çekmeyecek.
A half nelson... a half nelson and a Philadelphia Half-Lotus and Colin bit himself on purpose there, and he has been given a public warning by the referee, and Colin did not like that one little bit!
Tekkle. Tekkle ve Philadelphia yarım bağdaşı. Colin kasıtlı olarak kendini ısırdı.
It's a damn sure bet that if he's not expressing himself to you, he's nuts about you. Or he couldn't care less.
Şundan adım gibi eminim, eğer sana hislerinden hiç bahsetmiyorsa bu sadece senin için deliriyor anlamına gelir yada hiç umursamadığı.
Nobody will know he's in the suburbs, not even Calderone himself.
Kimse şehir dışında olduğunu bilmeyecek, Calderone'nun kendisi bile.
One thing Kosinski's not hiding is bad disposition! Also, he's arrogant, overbearing, self-important, and very sure of himself and his ability. Agreed.
Kosinski'nin saklamadığı tek şey, kötü mizacı!
And it's not like he just didn't hire a twenty-six-year-old producer himself.
Sanki kendisi 26 yaşında bir yapımcıyı işe almamış gibi.
- He's not himself, mister.
Öyle değildir bayım. Sen benimle geliyorsun.
I guess he's not the kind of guy to brag about himself.
Bence kendisiyle övünmeyi sevmeyen biri.
he's not my boyfriend 125
he's not gonna make it 43
he's not worth it 85
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not here now 24
he's not gonna make it 43
he's not worth it 85
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not there 182
he's not here 947
he's not responding 40
he's not here now 24