He's not real translate Turkish
506 parallel translation
Well, he's always changing his mind so often, so I'm not sure what's his real intention, but in my opinion, maybe he's very regretting about last night's incident...
Düşüncesi bir öyle bir böyle olduğu için niyeti nedir emin değiliz ama bana kalırsa dün geceki olaydan pişman olmuşa benziyor.
Hell, he's not even a real hoodlum!
Bence bu adam gerçek bir kabadayı bile değildir!
He's not a Greek. His real name is Banat.
Yunanlı değil o, asıl adı Banat.
I expect there's some trouble... not just little trouble, like Mr. Rand gets into... when he's been drinking more than a little, but real big trouble.
Bana kalırsa bir sorun var. Bay Rand'in içkiyi fazla kaçırdığında çıkan ufak sorunlar gibi değil gerçekten büyük bir sorun var sanırım.
I mean, he's not a real killer, as killers go.
Yani o gerçek bir katil sayılmaz.
His name is Robie, and, for my money, he's a real man... not one of those milksops you generally take up with.
Robie, gerçek bir erkek. Başıma getirdiğin sümüklülerden değil.
He's not my real brother.
Öz kardeşim değil.
No, her first husband is still alive, but they say he ´ s not a real man.
Hayır, ilk kocası hala yaşıyor, ama onun gerçek bir erkek olmadığını söylüyorlar.
"There's no dignity nor real life for a man... " who works 12 hours a day... "but knows not for what he works."
"Günde 12 saat çalışan bir adamın ne gerçek bir hayatı ne de şerefi olur hatta ne için çalıştığını bile unutur."
But even if it's real, he's not gonna let me go.
Belki gerçek olsa da beni serbest bırakmayacaktır.
He's a great guy. A real sportsman. Not many people'd help out a competitor.
Müthiş bir çocuk.Gerçek bir sportmen.Rakibine yardım eden çok fazla insan yoktur.
Clues which may or may not lead to the real crime he's planning.
İpuçları onun planladığı eylemi gösterebilir de gösteremeyebilir de
He's not her real father, so he just doesn't care about her.
Zaten üvey babası, bu yüzden kızıyla ilgilenmiyor.
Not Cheap... he's a real good friend.
Hayır ya, Cheap, gerçek bir dosttur.
Felix, this is not the real White House, and he's not the president.
Felix bu gerçek Beyaz Saray değil, ve o da başkan değil.
Where's the fake doctor, Professor? - So you know that he's not real!
- Demek onun gerçek olmadığını biliyorsunuz.
He's a real prince, not just any old asshole.
O gerçek bir prenstir, değersiz biri değil.
It's just as well he's not the king, because he's a real stinker.
Aslında kral olmaması çok iyi olmuştur, çünkü gerçekten iğrenç kokar.
The real god is unseen, he's not made of clay
Allah gözle görülmez, alçıdan yapılmamıştır.
He knows that's not the real Brisbane we showed him.
Ona gösterdiğimizin gerçek Brisbane olmadığını biliyor.
I give a damn if or not he's the real Zhao Wuji
Aslında gerçek Zhao Wuji kim olduğu önemli değil
He's not slapping you for real.
Seni gerçekten tokatlamıyor.
He's got padded shoulders and I bet that's not even his real lips.
Adamın omuzları vâtkalı ve eminim dudakları da gerçek değil.
He tries to prove he's a real man and he's not.
Onun gerçek bir erkek olup olmadığını sınamaya çalışıyor.
Frankly, I'd just as soon not know... unless, of course, he's in real trouble.
Açıkçası, başı belada değilse şayet ne yaptığını bilmesem de olur.
That... Well, he's not my real brother.
Doğru, bu aslında benim gerçek kardeşim değil.
Tell you the truth, I don't know where he is, and I'm not real sure when he's coming back.
Açıkçası nerede olduğunu bilmiyorum ve ne zaman döneceğinden de emin değilim.
He's not real crazy about the CIA.
CIA'i de pek sevdiği söylenemez.
That's why I say that the real question is not only how he got in, but when.
Bu yüzden derim ki, esas soru sadece nasıl içeri girdiği değil, ne zaman girdiği de.
It's not real! He's just trying to scare you!
Sadece seni korkutmaya çalışıyor!
But he's not real.
- Evet ama gerçek değil.
I wonder a little, if he's for real or not?
Gerçek o mu, değil mi merak ediyorum.
If he's a Dalton... which he is not... he'd want real food.
Eğer bir Dalton'sa ki değil gerçek bir yemek ister.
He's not real!
Bu gerçek olamaz!
He's not real, man.
O gerçek değil dostum.
If the contest that had just happened were the real contest- - which it wasn't- - and if this guy were the real judge, which he's not.
Tabi, az önceki yarışma gerçek yarışma olsaydı ki değil ve bu adam gerçek hakem olsaydı ki değil.
- He's not real sociable.
- Pek dost canlısı değildir.
Don't be alarmed, Mrs. Wilson. He's not in real pain. More imagined than physical.
- Endişelenmeyin, bu adam acı çekmiyor, çoğu hayaller ve rüyalar.
Jesus, he's not even real... and he's more of a human being than I am.
Tanrım, o gerçek değil ve o, bir insandan çok daha fazla şey yapabiliyor.
He's not even a real kid.
Öz çocuk bile değilmiş.
HE'S NOT REAL, MARY JO.
Ama o gerçek değil, Mary Jo.
If the Minister realises that he's not the real Johnny, it's over.
Eğer Bakan onun gerçek johnny olmadığını anlarsa bu iş biter.
And then, therefore to hope it is not a false scent, that he has some real need of our assistance.
Ve, yanlış düşünmüyorsam, Onun bizim yardımımıza gerçekten ihtiyacı var.
Many women would rather live with some other man, but he's not real, he's a dream.
Çoğu kadın başka bir erkekle yaşamak ister ama o gerçek değil, bir hayal.
She knows he's not her real Dad.
Onun gerçek babası olmadığını biliyor.
They say he's not a real priest. They say he has a wife.
Gerçek bir rahip olmadığını ve karısı olduğunu söylüyorlar.
He's not my real daddy.
O benim gerçek babam değil.
The managers know not to fuck around... so if he's giving you static... he probably thinks he's a real cowboy so you gotta that bastard in two.
Genelde söylenenin yapılması gerektiğini bilirler. Yine de bir numara çevirmeye... kalkarsa, kendini süpermen sandığı içindir.
He's not even a real Bundy.
Gerçek bir Bundy bile değil.
- We had a date. He's not real bright, but he plays real good guitar.
Pek zeki biri değil ama çok güzel gitar çalıyor.
He's not living in the real world anymore.
Artık gerçek dünyada yaşamıyor.
he's not gonna make it 43
he's not my boyfriend 125
he's not worth it 85
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not here 947
he's not there 182
he's not my friend 74
he's not responding 40
he's not my boyfriend 125
he's not worth it 85
he's not here anymore 22
he's not ready 47
he's not 1460
he's not here 947
he's not there 182
he's not my friend 74
he's not responding 40