English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Heidi's

Heidi's translate Turkish

265 parallel translation
It's all around you.
Beğen, beğen seç. Heidi Solomon...
Hello, Max. It's Heidi Solomon.
Alo Max, ben Heidi Solomon.
Maxie, it's Heidi Solomon, and you don't call me back.
Maxy, ben Heidi Solomon, halen geri aramadın!
Heidi Solomon's having a brunch on Sunday.
Pazar günü Heidi Solomon yemek veriyor.
Besides, Heidi's going to take you to the park now.
Ayrıca, Heidi seni şimdi parka götürecek.
Her name's Heidi!
Adı Heidi!
And if any man try to take Heidi away from me... God help him,!
Ve eğer herhangi birisi, Heidi'yi benden almaya çalışırsa Tanrı onun yardımcısı olsun.
She's gone!
Heidi! Gitti!
You must, Heidi.
Yapmalısın Heidi.
- It's Heidi.
- Sebebi Heidi.
I don't know who she is or what she's doing, but Heidi is mine!
Bu kadının kim olduğunu ya da ne yaptığını bilmiyorum, fakat Heidi benimdir! Bu kadar yeter!
- How cozy. Heidi,!
- Ne sıcaklık ama.
I mean, lp me out here, Heidi,'cause from where I'm sitting you got a real problem with fact and fiction.
Bana yardım etmelisin, Heidi. Çünkü buradan senin, gerçek ve kurguyla ilgili ciddi sorunların varmış gibi görünüyor.
The first girl I was ever really honest with. - And she turns out to be Heidi of the mountains :
Gerçekten dürüst olduğum ilk kız dağlar kızı Heidi olmaya çalışıyor.
It's Heidi in the Pasture.
"Heidi Yaylalarda".
Thank you. Heidi's got a bloody nose.
Heidi'nin burnu kanıyor.
That's Heidi. She's dumb as toast, but I'd kill for her. And I'd start with you.
Bu bu Heidi.
Of course Rayanne's mother is going, and Heidi Fleiss is probably... meeting her there, but that doesn't mean that Angela should go.
Rayanne'ın annesi gidecek tabi ki bir de Heidi Fleiss... ile orada buluşacakalar, Angela'nın gitmesi anlamına gelmiyor.
Heidi, it's helicopter skiing.
Heidi, o helikopterle yapılan kayak.
Heidi Vogel, sixth grade teacher, who was run over by the Geckos... during a high-speed pursuit through downtown Wichita.
Gecko kardeşler Wichita şehir merkezindeki kovalamaca sırasında altıncı sınıf öğretmenine yüksek hızla çarptılar.
And, Billy, even if you don't want to go... you have to, for Heidi's sake.
Ve Billy, gitmek istemesen bile gitmek zorundasın. Heidi'nin hatırı için.
- Jerry, turn off the light. - I'm looking for Heidi.
- Jerry, ışığı kapat.
- Heidi's a mouse. - A mutant mouse.
- Heidi bir fare.
She's wearing the same exact dress she wore to heidi's wedding.
Heidi'nin düğününde giydiği elbiseyi giymiş. Aklımı kaçırıyorum Fish.
That's Heidi.
Bu Heidi.
But while it's healing, or whatever you call it when a tattoo's removed, he meets Heidi, and it's serious, immediate love.
Tam iyileşirken, ya da işte dövme silinirken, herneyse Heidi'yle tanıştı. Ve bu sefer ciddi, ilk görüşte aşk.
Covering Harrisburg, York, Lancaster and Lebanon, it's Newsat Five with Dan Shuff, Heidi Zimmer... and Russ Richards with the weather.
Harrisburg, York, Lancaster ve Lübnan'ı kapsayan Beş Haberleri'nde Dan Shuff, Heidi Zimmer ve hava durumunda Russ Richards sizlerle.
Covering Harrisburg, New York, Lancaster and Lebanon, it's News at Five with Dan Shuff, Heidi Zimmer... and Russ Richards with the weather.
Harrisburg, York, Lancaster ve Lübnan'ı kapsayan Beş Haberleri'nde Dan Shuff, Heidi Zimmer..... ve hava durumunda Russ Richards sizlerle.
That's heidi henderson.
O, Heidi Henderson.
Heidi Klum's beams would do.
Heidi Klum'ın kalçaları uygun.
Apparently I just sold my publisher Heidi.
- Yayımcıya Heidi'nin öyküsünü satmışım.
It's Heidi, you morons! Heidi!
Heidi gerizekalılar Heidi!
- It's about Heidi.
- Neden? Ne hakkında?
Hey Steve, everything's fine.
Nasılsın? Her şey yolunda. Heidi ile ben konuşuyoruz.
Mommy's going shopping, Heidi.
Annen alışverişe gidiyor, Heidi.
What--what are you trying to hide, Heidi?
Ne... ne saklamaya çalışıyorsun, Heidi?
- Yes. It's hotty gloom in the flesh,
- İşte Heidi Klum karşınızda.
There's a party on our floor, if you open your door... you get to be a part of it, but she won't open it... because she's busy being Heidi's grandfather.
Bizim katta bir parti olacak. Kapıyı açarsak partiye katılacağız. Ama o açtırmıyor, çünkü Heidi'nin dedesi rolünü üstlendi.
Damn it Heidi, if it's hopping it's really not dead
Kahretsin Heidi. Eğer sekiyorsa kesinlikle ölü değildir. Neşelidir.
It's not a pet it's food Heidi, Heidi, don't
Heidi, Heidi, yapma.
It's Heidi.
Ben Heidi.
I live outside town, Heidi.
Şehir dışında yaşıyorum, Heidi.
Heidi, it's just that...
Heidi, sadece...
Wanna stay for dinner, Heidi?
Yemeğe kalacak mısın, Heidi?
So, do you often bring strange men back here, Heidi?
Sık sık buraya garip adamları getirir misin, Heidi?
How's Heidi?
Heidi nasıl?
Of course, Heidi was barely crawling then, and now she's twelve.
Tabii, o zamanlar Heidi emekliyordu. Şimdiyse 12 yaşında.
- Heidi, it's Mummy.
Heidi, ben annen.
Brian's married and Heidi doesn't know I exist.
Brian yeniden evlenmiş. Heidi, hiçbir şey bilmiyor.
Heidi, it's Mommy.
- Evet? - Heidi, ben annen.
That's more like Heidi Klum.
Sanki Heidi Klum gibi.
heidi 287

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]