Herbivore translate Turkish
48 parallel translation
I can't bear that great, pompous herbivore in there.
Üzgünüm. O kendini beğenmiş otobura katlanamıyorum.
Yet there is one herbivore even the lion gives wide berth.
Ama yine de aslanların dahi sakındığı bir otçul vardır.
The herbivore species that are thriving eat mostly agama beans soy anything lysine-rich.
Büyümekte olan otçul türler, çoğunlukla... Lysine açısından zengin olan agama ve soya fasulyelerini yiyorlar.
No herbivore late Cretaceous.
Hayır, otçul, Kretase döneminin sonundan.
"I am an evil herbivore."
"Şeytani bir otoburum."
Both herbivore and carnivore... the human is one of few animals in the universe... that will eat just about anything.
Hem otobur hem etobur olan insan, evrende, her şeyi yiyen az sayıdaki hayvanlardan biridir.
Confused and intimidated by the herbivore's display, the Allosaurus backs down.
Otçulun görüntüsü yüzünden, kafası karışıp, gözü korkuyor, Allosaurus geri çekiliyor.
It's an herbivore. It eats tobacco.
Otoburdur Tütün yer.
Daddy, this is a herbivore and that's the dinosaur man.
Baba, bu bir otobur, bu da dinozor adam.
We're perfectly safe. It's a herbivore.
Güvendeyiz, o bir ot obur.
Perhaps the hide of a herbivore.
Belki otçul bir hayvan derisi.
The stegosaurus was an herbivore.
Eğer zamanda yolculuk mümkün olsa, kesinlikle hangi yıla gideceğimi biliyorum.
TRIP : The stegosaurus was an herbivore.
Stegosaurus otçul bir hayvandı.
The stegosaurus was an herbivore.
Stegosaurus otçul bir hayvandı.
- He's an herbivore.
O bir ot obur.
He's an herbivore.
O bir ot obur.
And of course you'd never attack a fellow herbivore!
Ve elbette asla otoburlara saldırmazsın!
So it seems our large dead friend up in the lab used to look like this... native to P9J-333, a docile herbivore.
Yani görünüşe göre laboraruardaki büyük ölü dostumuz böyle bir şeye benziyordu, P9J-333'e özgü, uslu bir otçul.
They were relatively big, so at first, we thought that they belonged to a herbivore, because in general these dinosaurs tend to be larger.
Kemikler gerçekten büyüktü, bu yüzden de bir otobura ait olabileceklerini düşündük, çünkü bu tür dinozorlar genelde daha iri yapılıdır.
In Patagonia, you have the largest herbivore and the largest predator, living at roughly the same period and in the same territory.
Patagonya, Dünya'daki en büyük otobur ile en büyük yırtıcıya aynı zamanda ve aynı bölgede ev sahipliği yapmış bir yer.
Something tells me he's not exactly a herbivore.
İçimden bir ses bu hayvanın ot obur olmadığını söylüyor.
Dracorex, late cretaceous, herbivore.
Drakoreks,'Tebeşir Çağı'sonları, otçul hayvan.
25 feet long and weighing 4 tons, this heavily armored herbivore is used to getting nearly 300 pounds of food every day.
7.5 m. uzunluğunda ve 4 ton ağırlığında güçlü bir zırha sahip bu otçul, hergün ortalama 135 kg yiyecek tüketmektedir.
Herbivore.
Otobur.
Oh, pity me from the wrist-slitting herbivore over here?
Aa, bileklerini kesen bu otobur mu acıyor bana?
But not every herbivore is making the journey.
Ama her otobur bu yolculuğa katılmıyor.
Unfortunately this place doesn't have a living sauropod, but what it does have is the biggest herbivore that the planet's got to offer - the African elephant.
Ne yazık ki bu yer, yaşayan bir Sauropod'a sahip değil, fakat sahip olduğu en büyük otobur gezegenin sunabileceği Afrika filidir.
Now we're discovering that this defence goes even further, because plants can actually warn other plants that a herbivore is eating them.
Şu anda öğreniyoruz ki bu savunma çok daha ileri bile gidiyormuş, Çünkü bitkiler, aslında bir otoburun onları yerken diğer bitkileri uyarabiliyorlar.
Studying the teeth tells you whether the herbivore has eaten the leaves of trees... or the new grasses. Yeah.
Dişler üzerindeki inceleme size, otçulların ağaç yapraklarını mı yoksa yeni otları mı yediğini söyler.
Maybe we're lucky, maybe we're dealing with a herbivore?
Belki şanslıydık, belki de uğraştığımız şey bir otçculdur.
Herbivore, Brian, don't panic.
Otçuldur, Brian, korkma.
Dylan says it's a herbivore, but it sure looks like it has a habit of smashing windows.
Dylan otobur olduğunu söylüyor ama anlaşılan, camları kırmak gibi bir alışkanlığı var.
Pachyrhinosaurus, meaning thick-nosed lizard, herbivore.
Pachyrhinosaurus, anlamı : Kalın burunlu kertenkele, otçul.
Ankylosaur, meaning fused lizard, herbivore.
Ankylosaur, anlamı : Kaynamış kabuklu kertenkele, otçul.
Especially if you were a big galumphing double-wide herbivore.
Özellikle, eğer lap lap yürüyen koca cüsseli otçulsan.
Edmontosaurus, meaning lizard of Edmonton, herbivore.
Edmontosaurus, anlamı : Edmonton kertenkelesi, otçul.
His sharp horns may look scary, but he is in fact an herbivore grazing on twigs, branches and other plant life instead of eating meat.
Keskin boynuzları korkunç görünse de aslında kendisi bir otoburdur. Et yemek yerine, filizler, ince dallar ve diğer bitkilerle beslenir.
Another herbivore who calls the savanna home is the gravity-defying giraffe.
Savanayı evi addeden otoburlardan biri de yerçekimine meydan okuyan zürafadır.
If you and Bridget ever get back together, maybe she'd like to become a Herbivore.
Olur da bir gün Bridget ile tekrar bir araya gelirseniz belki o da Herb'in iyileştirici etkisini denemek ister.
- What is a herbivore?
- Otçul da ne demek?
Herbivore!
Herbivore!
The problem with these externalized costs being imposed on society is thatwhetheryou eat meat or not whetheryou're an omnivore oran herbivore you are paying part ofthe costs ofsomebody else's consumption.
Bu dışa maliyetlerle sorun topluma empoze olmak Eğer et yemek ya da değil ki Eğer bir Hepçil olsanız oran otobur Eğer maliyetlerinin bir kısmını ödüyoruz başkasının tüketim.
Well, that'd certainly be good for my cholesterol, but, I'm a carnivore, not a herbivore.
Aslında kolesterolüm için iyi olur ama ben bir otobur değil, etoburum.
What idiot put a herbivore and a carnivore in a same cell?
Hangi aptal etobur ile ot oburu aynı hücreye kapattı?
He too is a herbivore, but very dangerous.
O da bir otçul ama çok tehlikeli.
Gossamer's a herbivore.
Aslında, Gossamer otoburdur.
It's a herbivore.
Bu bir otçul.
A herbivore.
Otçul.