Holding translate Turkish
21,161 parallel translation
I mean, obviously, you've been holding me back.
Yani belli ki sen bana engel oluyormuşsun.
I've been holding you back?
Sana engel mi oluyormuşum?
We show the generals and their men how deeply we value their service by holding a feast in their honor.
Generallere ve adamlarına vazifelerine ne kadar çok değer verdiğimizi göstermek için onurlarına bir ziyafet düzenleyelim.
Okay, well, that-that would explain why, uh, you were holding the murder weapon when HPD arrived and why you tested positive for GSR.
Tamam, bu da polis geldiğinde elindeki silahı ve barut testinin pozitif olmasını açıklıyor.
That must be where they're holding the Skrill.
Yıldırım Atar'ı orada tutuyor olmalılar.
How you holding up over there?
Orada durumlar nasıl?
I look up and I see him standing there across the way at my locker also holding a pair of black lacy knickers.
Birden kafamı kaldırdım, o da benim dolabımın başında duruyordu. Onun da elinde siyah, dantelli bir iç çamaşırı vardı.
And he sees me and we look at each other holding these women's underpants.
Beni gördü, elimizde kadın çamaşırlarıyla bakakaldık.
She's holding a bat.
Elinde sopa var.
Now, as some of you will recall, two months ago I announced that we will be holding the first annual Stars Hollow Gay Pride Parade.
Bazılarınız hatırlar, iki ay önce duyurusunu yapmıştım : Birinci Geleneksel Stars Hollow Gey Onur Yürüyüşü.
She's been holding onto this for years, and it's not true.
Yıllarca bunu saklamış ama doğru değil.
- No. Is Colombia pissed over Narcos and holding out?
Kolombiya, Narcos'a kızıp kahveyi mi kesti?
Diane thinks we'd better get on with the AUSA, make sure he's still holding to the plea deal.
Diane, AUSA ile üzerlerine gidersek daha iyi olur diyor. Böylece uzlaşma imkânı da elimizde olur diyor.
Why don't you ask the Blagojevich family how well they're holding up?
Blagojevich ailesine neden sormuyorsun? Acaba nasıl dayanıyorlarmış?
That's where Archbishop Ridolfi's been holding secret meetings to negotiate his ascension to the English throne.
Başpiskpokop Ridolfi onu İngiliz tahtına geçirmek ile ilgili gizli görüşmeleri o evde yapıyormuş.
I don't need to be romantically holding it, holding it.
Romatik duyguları bastırmama gerek yok.
- Stop holding her back.
Onu geri tutarak durdurun.
Holding you, I believe that the Bible was wrong.
Seninleyken İncil'in hatalı olduğunu söyleyebilirim.
Now, not much is known about him other than his loyalty to Roman, but he was holding court with these leaders, handing over briefcases that were filled with cash.
Roman'a olan sadakati haricinde hakkında pek bilgi yok. Ancak bu liderlerle bir iş yürütüyor. Onlara içleri nakitle dolu çantalar götürüyor.
Then why are you holding us at gunpoint?
O zaman neden üzerimize silah doğrultuyorsun?
And anyone who's not that person is holding us back.
O kişi olmadığı sürece ilerleme kaydedemeyiz.
More hand-holding.
Kadın eli değmiş gibi.
Essentially, it's two people holding guns at each other's heads.
Aslında bu iki insanın birbirinin kafasına silah dayaması.
I seem to remember a party where I was left holding a plaid cape.
Ekoseli pelerinin olduğu partiyi hatırlıyorum da.
Oh, my God, you're--you are still holding on to that.
Tanrım, hâlâ hatırlıyor musun sen onu?
If holding out is in the best interest of the client, you talk them into it, you fight.
Eğer bunu uzatmak müşteri yararına ise onları ikna et, mücadele ver.
Let go of everything that you're holding onto,
Seni tutan ne varsa bırak gitsin.
And you look her in the face, eye to eye, and you're holding on tight, and you love her, and she loves you and you're inside of her and she starts coming and then you come.
Onun yüzüne bakarsın, göz göze gelirsin ona sıkıca sarılırsın. Onu seversin, o da seni sever. Onun içine girersin.
ALL RIGHT, THANKS, JJ. PETER EVANS'PLACE WAS EMPTY, BUT IT LOOKS LIKE HE WAS HOLDING THE BOYS THERE.
Tamam, sağol J.J. Peter Evans'ın evi boşmuş, ama görünüşe göre çocukları orada tutmuş.
Just being here and holding you,
Buradayım ve seni tutuyorum.
What's she doing holding on to your fiancé like he's the last cannoli at a wake?
Neden nişanlını kalan son cannoli pizzası gibi tutuyor.
No more holding back.
Artık kendini tutma.
How are you holding up?
Nasıl dayanıyorsun?
No more holding back.
Daha fazla durmak yok.
Rivera's supposedly holding a summit.
Rivera'nın bir zirve toplantısı gerçekleştireceğini söylüyor.
Holding.
Beklemede kal.
The sutures on Mr. Welch, they holding?
Bay Welch'in dikişleri nasıl?
You're holding up the line.
Sırayı yavaşlatıyorsun.
Just holding the edges, don't touch it flat on.
Kenarlarından tut, ortasına elini sürme.
It was me, holding her.Night after night, singing to her.
Ben yanındaydım, ona ben bakıyordum.
But I do think you're holding back.
Fakat bir şeyler sakladığınızı düşünüyorum.
The holding hands and all that.
El tutmalar falan.
Um, okay, so just before you all... you don't have to... you can stop holding.
Aa, peki, hepiniz dağılmadan önce... el ele durmayı bırakabilirsiniz...
It might be that you're holding off with burov because your conscience is bothering you, because of what happened to Nina.
Burov meselesini ilerletememenin sebebi vicdanının seni rahat bırakmaması olabilir Nina'ya olanlar yüzünden.
So you're just gonna keep holding pressure?
Bir şey yapmadan üzerine bastırıp bekleyecek misin yani?
It's just holding pressure.
Sadece üzerine bastırıyorsun.
I'm not fucking holding out on you.
Senden bir şey sakladığım yok.
And then they screwed it up in the later books when he starts holding out just because he's a "victorian gentleman."
Ve sonra onu daha sonraki kitaplarda berbat ettiler. Çünkü o bir "victorian beyefendisi" olduğu için tutmaya başladığında.
I'm holding her in my arms.
Kollarımda tutuyordum.
When my shares in Wheal Leisure are sold, you'll make an offer for Geoffrey Charles's holding in Wheal Grace on behalf of an anonymous client whom you represent.
Wheal Leisure'daki hisselerim satıldığında Geoffrey Charles'ın Wheal Grace'deki payı için temsil ettiğin isimsiz bir müşteri adına, bir teklif yaparsın.
Holding on to her little hand.
Ellerini tutup ona her gece ninni söyleyen bendim.