Honorable translate Turkish
2,056 parallel translation
- Anything honorable.
- Onurlu herhangi bir şey.
Was that honorable?
Onurlu bir şey miydi?
And there is nothing honorable about it.
Ve bunda onurlu hiçbir şey yok.
And while his comrade secured an honorable discharge through the strength of his parental allies young Ned realized that his father was not going to fight his battles for him.
Yoldaşı, ailesel müttefiklerden aldığı güçle onurlu bir özgürlüğü tadarken, küçük Ned, babasının kendisi için savaşmayacağını anladı.
An honorable calling...
Ne yüce bir çağrı bu...
Dear, Honorable Professor.
Sevgili kibar profesör.
This guy is an honorable guy and he did take action on something, you know, that I would've probably taken even further if it were me.
O çocuk onurlu birisi ve olayın etkisiyle hareket etti, bilirsin, eğer oradaki ben olsaydım ben daha kötüsünü de yapabilirdim.
After the Air Force gave me an honorable discharge due to my injuries, the IOA contacted me.
Hava Kuvvetleri yaralarımdan dolayı beni çıkardıktan sonra, IOA benimle bağlantıya geçti.
Look, I know you think what he's doing is honorable, but she is obviously dangerous.
Bakın, adamın onurlu bir hareket yaptığını düşünüyorsunuz ama kız kesinlikle tehlikeli.
Your Honor, my client says she does not accept the honorable court's decision.
Sayın Yargıç, müvekkilim sayın mahkemenin kararını kabul etmiyor.
And he was an able and honorable man.
Ve o işbitirici ve onurlu bir adamdı.
Honorable men. Murderers.
Dürüst adam mı?
Honorable captain Sforza!
Saygıdeğer albay Sforza!
Greetings, honorable Jabba.
Selamlar, şerefli Jabba.
This is a trade Between two honorable people.
Bu iki onurlu insan arasında olan bir alışveriş..
I want the honorable mr. Devalos on the losing side in this matter.
Şanlı Bay Devalos'un kaybeden tarafta olmasını istiyorum.
Honorable work, a job to be proud of.
Onurlu bir iş, gurur duyulacak bir meslek...
Don Self is a decorated agent and an honorable man.
Don Self donanımlı bir ajan ve namuslu bir adamdır.
Honorable, huh?
Namusluymuş, ha?
The honorable Leonard, saddled with running his father's house in Dorset on no income while said father swans around the Middle East looking for the head of John the Baptist.
Leonard da, babası da Orta Doğu'da Yahya Peygamberin kafasını ararken babasının Dorset'teki evini hiç geliri olmadan idare etmeye çalışıyordu.
And we both go back to who we were before all of this - you an honorable ADA dedicated to upholding the law of the land...
Ve tüm bu olanlardan önce olduğumuz zamana geri döneceğiz. Sen, hayatını adaleti sağlamaya adamış, onurlu Bölge Savcı Yardımcılığına.
A detective seems like a pretty honorable profession.
Dedektiflik onurlu bir meslek gibi görünüyor.
We have an honorable peace... for all that it has cost me.
Bana tüm bu mal olanların karşılığında şerefli bir barış antlaşması yapmış olduk.
I'm recalling my son John Quincy from his honorable exile abroad.
Oğlum John Quincy'i yurtdışındaki şerefli sürgününden çağıracağım.
Do I get an honorable mention for designing the telescope camera mounting bracket you used?
Kullandığın teleskobun ayaklı desteklerini dizayn ettiğim için benden de bahsedecekler mi?
HONORABLE DISCHARGE JAMES C. TULLY PRIVATE FIRST CLASS
"Terhis Belgesi"
i'm an honorable man.
Ben onurlu bir adamım.
Mr. President, I propose as commander in chief, our most honorable and esteemed delegate... The good gentleman from Virginia, Colonel George Washington.
Sayın Başkan, başkomutan olarak, en muhterem ve saygıdeğer delegemiz olan, Virginia'dan Albay George Washington'u öneriyorum.
He is a most honorable man, yes.
Çok saygıdeğer biridir, evet.
So this "old, fat bastard" is supposed to take your word for it, because you're an honorable, and black man and all?
Ne yani bu "yaşlı ibne" senin sözünü mü dinlemeli, çünkü sen onurlu bir siyah adasın öyle mi?
You have an appointment at her office this afternoon to prove you're an honorable person worthy of a second chance.
Öğleden sonra onun ofisinde onunla randevun var. İkinci şansı hak eden, saygın biri olduğunu kanıtlaman için.
Propaganda forces us to believe that war is natural and the military is an honorable institution.
Propaganda bizi savaşın doğal olduğuna ve ordunun onurlu bir kurum olduğuna inanmaya zorluyor.
The honorable Hiro Nakamura.
Saygıdeğer Hiro Nakamura.
That's not very honorable.
Hiç de onurlu bir davranış değil.
There is only honor in fighting for what you believe, if what you believe is honorable.
Savaş, eğer inandığın şey uğruna savaşıyorsan ve o şey şerefli ise, şerefli olur.
Ah. Not just a gentleman, an honorable gentleman.
Sadece bir beyefendi değil, onurlu bir beyefendisin.
Now get lost, and take some pride in dying an honorable death.
Şimdi git ve onurlu bir şekilde öldüğün için gururlan.
An honorable, albeit court-appointed, friend once said to me,
Mahkemenin zoruyla gelmiş olsa bile onurlu bir arkadaşım demişti ki,
They killed you, so you have to die an honorable and noble death.
Seni öldürdüler, yani onurlu ve asil bir şekilde ölmelisin.
If I were the honorable president of the United States, I wouldn't go!
Eğer ben ABD'nin onurlu başkanı olsaydım, gitmezdim!
Hon. H-O-N. It's short for "Honorable." Yeah, it's a British title.
"Onr", O-N-R, onurlunun kısaltılmış şekli.
The Honorable Judge Freel presiding.
Yargıç Freel mahkemede.
First and foremost, the honorable Mayor Robbins!
İlk ve en önemlisi, onurlu Belediye Başkanı Robbins!
This flag... is presented on behalf of a grateful nation... and the United States Army... as a token of appreciation for your loved one's... honorable and faithful service.
Bu bayrak... şerefli Amerikan ordusunun hediyesidir... Ve Amerikan ulusu, kocanızın yaptığı şeyleri, hiçbir zaman unutmayacaktır.
Here is a story. Boy meets girl, they are in love, they form a family. That is honorable.
Hikaye şöyle. 0ğlan kızla tanışır, aşık olurlar, aile kurarlar onurlu olan budur.
I want an honorable man. I want to honor know, understand. I want honorable life.
0nurlu bir adam olmak istiyorum, onuru bilmek ve onu anlamak, onurlu yaşamak istiyorum.
I shall request His Majesty to bestow an honorable title on you
Majestelerinden, size bir unvan bahşetmesini rica edeceğim.
Very honorable.
Çok onurlusun.
- Honorable?
- Onurlu mu?
Honorable?
Onurlu mu?
I fear I wrong the honorable men
Konuşurken biraz fazla ileri gittim.