English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Horseback

Horseback translate Turkish

547 parallel translation
I'm good at other thing besides tennis such as horseback riding, golf, and archery.
Tenis bir kenara, binicilik, çekim, golf vs. hemen hemen her şeyde iyiyim.
I guess you're right. I've always wanted to learn how to horseback ride, and how to golf.
Biniciliği de golfu de öğrenmeyi çok istiyordum.
We can pilot a small plane, and go horseback riding in Mongolia.
Helikopterle uçacağız, Mongolia'da ata bineceğiz.
Skydiving... piloting a small plane, and horseback riding in Mongolia...
Hava dalışı yapamam. Helikoptere ya da Mongolia'da ata da binemem.
- Harness a horse, get on a horseback, you will go with us.
- Bir atlı, bir at koşumu, ile bizimle gelecek.
He went horseback riding last night.
Gece yarısı kalkıp ata bindi.
- Then horseback riding together.
- Sonra beraber ata bineriz.
On horseback.
At sırtında.
Horseback?
At sırtında mı?
- Man on horseback too.
- Zette. - Atın üstünde birileri de var.
Mr. Buck and Mr. Dick are on horseback.
Bay Buck ve Bay Dick geldiler.
Did you hunt on horseback?
- Babamın devrinde, evet.
But, Mama, you can't send Jane out on horseback.
Jane'i at sırtında gönderemezsin.
Here's trouble on horseback.
- Bay Tolliver! - İşte bela atıyla geliyor.
The Emperor on horseback to examine our positions.
İmparator at sırtında bizim pozisyonumuzu inceliyor.
On horseback at 1 6.
Burada on altı yaşında ve ata biniyor.
- Put a beggar on horseback, huh?
- Nasıl da kükrüyor, değil mi?
Take the outraged citizens on a horseback tour, Linton.
Linton.
Be glad you're not a horseback cop.
Atlı polis olmadığın için sevinmelisin.
I got a couple of friends coming along on horseback.
Atla gelen birkaç arkadaşım var.
A man all by himself in bandit country with a string of burros... and his friends behind him on horseback.
Haydutlar diyarında bir dizi eşekle yalnız bir adam... ve arkadaşları peşinden atla geliyor.
Three men on horseback appeared
At sırtında üç adam çıkageldi.
- Don't let anybody on horseback near.
- Yanlarına kimsenin yaklaşmasına izin verme.
Gave my boys orders to shoot anybody on horseback.
Adamlarıma at üstündeki herkese ateş etmelerini emrettim.
I think we can make it on foot or on horseback but my opinion is, the grain wagon can't make it.
Bence yürüyerek ya da at binerek başarabiliriz ama fikrimi sorarsanız, tahıl arabasıyla başaramayız.
We'll go swimming together, lie in the sun together, go horseback riding through the pine woods.
Birlikte yüzmeye gideriz, birlikte güneşleniriz, çam ormanlarında at gezintisi yaparız.
Nonetheless, some who were traveling on horseback - "
"Buna rağmen, at sırtında seyahat edenlerden..."
On horseback.
Atına bin.
First Christmas together, horseback riding, the boudoir!
Beraber geçirilen ilk Noel at sırtında gezintiler özel oda!
Think we'd do it on horseback?
Onu at sırtında mı yapacağız?
I might go horseback riding.
Atla gezintiye çıkabilirim.
Her Majesty went horseback riding.
Atla gezintiye çıktılar.
Gentlemen ride in carriages or on horseback.
Beyler, ya arabadadır ya da at sırtında.
On horseback.
At üzerinde.
Señora, did you see two men on horseback cross the river here today?
Bugün nehri geçen iki atlı adam gördünüz mü?
I remember that house burning'and these men on horseback and the sound of shots.
Evin yandığını, atlı adamları ve silah seslerini hatırlıyorum.
I admire you for playing croquet on horseback.
At sırtında kroket oynamanıza hayranlık duyuyorum.
He's a sort of Homer on horseback. Galloping around the country looking for bravery in battles.
O at sırtında dolaşıp kahramanlık peşinde bir tür Homeros.
Riding on a horseback is rough.
Atın arkasında yol gitmek çok rahatsız edici.
You have to horseback in.
At sırtında gitmelisin.
And the horseback riding club the year before that.
Ondan önceki yıl da binicilik kursu vardı.
Does that include horseback riding lessons?
Binicilik dersleri de dahil mi buna?
Well, I guess I see why we done give up horseback riding and play-acting and cameras and commenced to get so interested in Africa.
Haklısın, sanırım neden biniciliği, oyunculuğu ve fotoğrafçılığı bırakıp, Afrika ile bu kadar ilgilenmeye başladığımızı anlamış bulunuyorum.
They even came from the countryside, riding for miles on horseback, making the gentlemen of Agramonte anxious for their wives'virtue.
Ülkenin kırsal bölgelerinden bile... millerce at sürerek gelen var. Tabii bu durum Agramonte'nin centilmenlerini eşleriyle ilgili düşünceli bir hale soktu.
Just because your ancestors fought on horseback does that make you a nobleman?
Sırf ataların at sırtında savaştı diye başımıza asilzade mi kesildin?
One night, the Commander arrived on horseback.
30'lu yıllarda bir gece, Komutan Briand-Charmery buraya atla geldi.
A long time ago, someone saw me on horseback and said,
Uzun zaman önce... beni, atımla gören biri... yüksek sesle, bana şöyle söylemişti :
Were you on horseback?
At sırtında mıydın?
I didn't intend to chase them on horseback.
Kovalamacanın at sırtında devam edeceği aklıma gelmezdi!
Horseback ride?
Atla gidildiğinde mi?
Get Beatrice, mm-hm, and ride up there on horseback and let them know what's happening.
Beatrice'i alıp oraya atla git ve onlara neler olduğunu anlat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]