English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / However improbable

However improbable translate Turkish

21 parallel translation
When you have eliminated the impossible, whatever remains however improbable must be the truth!
İmkansız olanı ihtimal olarak ortadan kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir.
When you have eliminated the impossible, whatevery remains, however improbable must be the truth.
İmkansız olanı ihtimal olarak ortadan kaldırdığınızda geriye kalan ne kadar olanaksız görünse de gerçeğin ta kendisidir.
How often have I said to you that once you have eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth?
Daha ne kadar söyleyeceğim imkansız olanı elediğin an kalan her neyse, olanağı olmayan şey bile olsa, bu hakikat olabilir,
"We must fall back on the old axiom that when other contingencies fail, whatever remains, however improbable must be the truth."
"Kabul edilmiş eski gerçeklere geri dönüp, diğer tüm ihtimaller başarısız olduğunda, geriye kalan ihtimalin, ne kadar uygunsuz olsa bile... gerçek olması gerektiğini kabul etmeliyiz."
An ancestor of mine maintained that if you eliminate the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth.
Atalarımdan biri, "imkânsızı elediğinde geriye kalan, ne kadar mümkün görünmese de gerçektir" demişti.
One of his adages is once you have eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth.
Vecizelerinden birinde imkansız olanı eledikten sonra geriye kalan, ne kadar umulmadık olsa da, gerçek olmalıdır der.
Eliminate the impossible and whatever remains, however improbable, must be the truth.
İmkânsızı elediğinizde geriye kalan şey ne kadar umulmadık olsa da gerçek o olmalı.
" When you've eliminated the impossible, whatever remains, however improbable...
" İmkansız olan şeyleri eleyince geriye kalan, ne kadar umulmadık olursa olsun...
- When all other contingencies fail, whatever remains, however improbable, must be the truth.
Diğer olasılıklar çöktüğüne göre, kalanlar ne kadar akla aykırı olsa da....... gerçek olmak zorunda.
"When you have eliminated the impossible whatever remains, however improbable, must be the truth."
"İmkansızları elediğinde geriye kalan inanılması güç de görünse gerçeklerdir."
If you eliminate the impossible, whatever remains, however improbable, - must be the truth.
İmkân dışını elediğimizde, her ne kadar ihtimal dışı olsa da geriye kalan şey gerçeğin kendisi olmalı.
When you've eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth.
İmkânsız olanı elediğinde,... olasılıksız olsa da elinde kalan gerçek olmalıdır.
"When you have eliminated the impossible, whatever remains, however improbable it may be, must be true."
İmkansızı ortadan kaldırdığınızda, geriye kalanlar umulmayanla beraber, gerçek olmalı.
Perhaps with the aid of accomplices such a scenario might be conceivable, however improbable.
Böyle bir hikâye suç ortağını yardımıyla insanın aklına yatabilir ancak mümkün değil.
Once you've ruled out the impossible, whatever remains, however improbable, must be true.
İmkânsız olanı elediğinde olasılıksız olsa da elinde kalan gerçek olmalıdır.
When you've eliminated the impossible, whatever remains, however improbable, is the truth.
İmkansız olanı elediğinde, elinde kalan şey her ne kadar mümkün olmasa da, gerçek olmalıdır.
So if you eliminate the impossible, whatever is left over, however improbable, has got to be the truth.
Öyleyse eğer imkansızı denklemden çıkarırsak, Geride kalan her ne ise, her ne kadar mümkün değil gibi görünse de, gerçek olmak zorundadır.
Sherlock Holmes always says when you eliminate the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth.
Sherlock Holmes her zaman şöyle demiştir "İmkânsızı çıkardığından kalan şey olanakdışı da olsa hakikattir."
One point he makes, when you eliminate the impossible, whatever remains, however improbable, must be the truth.
Bir nokta işaret eder imkânsızı saf dışı ettiğinde kalanlar her neyse, ne derece imkansız olsa da doğru olabilirler.
Whatever's left, however improbable, is the answer. "
geriye olanakdışı ne kalırsa, cevap odur. "
The unfortunate truth is that however improbable certain things may be with respect to this crime, nothing's impossible.
Talihsiz gerçek şu ki bazı şeyler ne kadar olasılık dışı olursa olsun bu sefer imkansız diye bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]