However small translate Turkish
115 parallel translation
And from that heritage of service, miraculously, there comes a man, a person of importance, however small, a man whose decisions and whose future are in his own hands.
Ve bu hizmet geleneğinin içinden mucizevi şekilde bir adam çıkıyor. Her ne kadar küçük olsa da, önem taşıyan biri. Kendi kararlarını verebilen ve geleceğini kendi ellerinde tutan biri.
Those who participate, however small the amount may be thus will enjoy virtuous pleasures in this life not to mention the privilege of finding a seat among the thousands of sacred lotus flowers.
Buna katılmak isteyen, Miktarı küçük olabilir hayatında erdemli zevklere sahip olacak bunun yanında kutsal nilüfer çiçeklerinden binlercesi üzerinde imtiyazlı bir koltuğu olacaktır.
Every possible clue is being investigated, However small and unimportant it may appear on the surface.
Muhtemel tüm ipuçları araştırılıyor ne kadar küçük ya da önemsiz olduklarına bakılmıyordu.
They respect all forms of life, however small.
Ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, tüm yaşam türlerine saygı gösterirler.
Nobody can spread rumors, however small, about Inamura's gambling house.
Hiç kimse İnamura'nın kumarhanesi hakkında kötü dedikodular yayamaz.
And the goldfinch there, the bird... He was the only one who understood that it's a living creature, however small it may be.
Şu saka kuşu var ya,... bir tek o yaşayan bir mahluk olduğunun farkında,... ne kadar küçük olursa olsun.
Is there anything, any detail, however small, that you can recall that would help us substantiate your version of events?
Olayların anlattığın gibi gerçekleştiğini kanıtlamak için, ufak bile olsa, herhangi bir detay katılıyor musun?
However small your concern may be for your own well-being... you might want to consider that there are others... who might be endangered by your recklessness.
Kendi iyiliğini düşünmüyor olabilirsin ama bu pervasızlığın yüzünden başkalarını da tehlikeye atıyorsun, haberin olsun.
Men's business, however small, is important. "
Erkeklerin işleri, küçük de olsa, önemlidir. "
Omit no detail, however small or filthy.
Önemsiz ya da müstehcen fark etmez hiç bir detayı atlama.
He said the sun was 330,000 times more massive than Earth, and that no particle, however small, could escape its enormous gravitational pull.
Güneş'in kütlesinin Dünya'nınkinden 330.000 kat fazla olduğunu, o yüzden ne kadar küçük olursa olsun hiçbir taneciğin çekim gücünden kurtulamayacağını söyledi.
Anything that strikes you, however small, let me know.
Ne kadar küçük olursa olsun, aklına takılan her şeyden beni haberdar et.
No universe, however large, however small, is denied to me.
Ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun hiç bir evrende benden kaçamazsınız.
We cannot be accused of any type of whitewash, however small.
Ne kadar küçük de olsa, herhangi bir hasıraltı etme durumuyla suçlanamayız.
"Every time he does something new, however small, " it's a brilliant feeling.
Ne kadar küçük olursa olsun ne zaman yeni bir şey yapsa müthiş bir duygu hissediyorum.
Subspace communications remain blocked. However, by diverting impulse power to our sensors, we have made them operable, and we have detected one small area on the surface which seems relatively stable.
İletişim halen kapalı, ancak itici gücümüzü sensörlere yönlendirerek çalışır hale getirdik.
However, we have a small factory, two workers and an accountant.
Şu anda küçük bir şirketimiz ve bir muhasebecimiz var.
However, however, only when swallowed in small amounts over a long period of time. "
Ancak yalnız uzun bir süre boyunca küçük miktarlar halinde yutulduğu takdirde.
However, in summer small breasts suit me fine.
Bununla birlikte yazın küçük göğüslerden hoşlanıyorum.
However, there is one small detail that keeps it from being picture-perfect.
Ancak resmin mükemmel olmasını engelleyen küçük bir ayrıntı var.
However, there is one small thing you might do for me.
Bununla birlikte, senden küçük bir ricam olacak.
There is, however, one small problem.
Bununla birlikte, ufak bir sorun var.
However, it is small remuneration for the seven days in forced confinement to my own home, having to listen to the non-stop squaws and the screechings.
Ancak kendi evimde yedi gün geçirmek benim için bir ödül oldu. Ama bu küçük yaratığın çığlıklarını ve ciyaklamalarını dinlemek zorunda kaldım.
The suicide provision is quite clear. However, we may be able to get the insurance company to return a small settlement.
İntihar olayı oldukça açık ama sigorta şirketinin az miktarda bir şey ödemesini sağlayabiliriz.
However, I have heard reports that a small Federation team has already been sent into our territory.
fakat, küçük bir Federasyon ekibinin halihazırda bizim topraklarımıza gönderildiği haberini aldım.
However, does not account for small, unidentified object found in subject's nasal cavity :
Ama cesedin burun boşluğunda bulunan küçük tanımlanamayan objeyi hesaba katmıyor.
However. Those of you with small children are excused.
Ancak, küçük çocukları olanlar bundan muaf tutulacak.
However, at last report, Worf was governor of H'atoria, a small Klingon colony near the border.
Ancak son raporlara göre, Worf, H'atoria'nın valisiydi sınıra yakın küçük bir Klingon kolonisi.
However, I would like to make one small change.
Bununla birlikte ufak bir değişiklik yapmak istiyorum.
However, I feel, and I hope you will concur... that small parties are the best.
Ama bence, sanırım siz de bu fikrime katılırsınız küçük partiler her zaman daha iyidir.
However, the wishes, the faith and the predictions... of the small band of true friends who witnessed the ceremony... were fully answered in the perfect happiness of the union.
Her şeye rağmen, düğüne katılan gerçek dostların dilekleri, inandıkları ve duaları çiftin mutluluğu ile cevaplanmış oldu.
Speak up! Madam, if there is some small truth in these charges, however innocently or unknowingly you did proceed, you had best confess.
Hanımefendi, bu suçlamalarda en ufak bir gerçeklik payı varsa masumane bile olsa konuşmanız gerekir.
However every time, despite a small setback, The decision is made to recruit you... an unexpected problem emerges.
Gene de küçük bir uygunsuzluğa karşın... sizi kiralama kararı alınmak üzereydi ki... beklenmedik bir sorun çıktı
Moya's tolerance, yes however, there's still a small chance that it could affect her developing child.
Evet, Moya'nın tolerans sınırları içinde. Fakat az da olsa gelişen çocuğunu etkileme ihtimali var.
However, there is... one... small condition for my support.
Yinede, desteğim için... küçük bir isteğim... var.
If immense that it is invisible... however sufficiently small to be immutable... the factory of reality infinite rests... tightened in the small concrete fist... whole or nothing.
Uçsuz bucaksızsa, kendisi de görünmez... Her ne kadar elverişli görünse de... hakikatin menbaı sınırsız huzurdur... Bütünün ya da hiçliğin yumruğu... bir beton gibi sıkılmış.
However a small student room was reserved for me... that is in front of the Carignano palace... in which I was born Victorio Emanuele... and besides it allows me to hear from the workdesk... the magnificent music in the Subalpina Gallery.
Ancak küçük bir öğrenci odası ayrıldı bana... tam Carignano sarayının önünde... doğduğum yerde Victorio Emanuele... ayrıca çalışma masamdan... Subalpina Galerisi'ndeki müthiş müziği duyabiliyorum.
However, we... do have a small little problem that could use some of that Asgard magic.
Fakat, biz küçük bir problem çıkardık, Asgard büyüsüyle halledilebilecek.
However, the material is made up of a close-knit fibre similar to Kevlar, meaning something small and sharp should be able to penetrate it, such as a fine-tipped trinium dart.
Ancak, madde Kevlar'a benzer sıkı dokunmuş fiberden oluşuyor, bu da demek oluyor ki küçük ve keskin birşey onu delebilir, iyi uçlu bir trinyum oku mesela.
There is, however, a small spot on this mri that has me worried.
Ama MRI'ında beni endişelendiren küçük bir nokta var.
However, it is said, that only a small amount... of what the men found in Ophir was actually used in the temple. And the rest is yet to be found.
Ama, sadece küçük bir kısmının tapınakta kullanıldığı... ve kalanının hala bulunamadığı söylenir.
There is one small problem, however.
Ufak bir sorun var ama.
However, a small section of the wealthy that survived built in a section of the city... tall buildings and apartments.
Nasıl olduysa hayatta kalan varlıklı bir grup şehirde bir bölge kurdu. Yüksek binalar ve korunaklı köşkler...
However, there are people who, thinking of their own sins, don't want that small part disclosed.
Ancak, kendi günahlarını düşünen bazı insanlar vardır, ve o küçük bölümün açığa kavuşmasını istemezler.
However, you made one small error.
Ancak bir konuda dilin sürçtü.
However, when we get down to a small scale... when we get down to, say, the level of atoms... a different set of laws take over.
Fakat küçük ölçülere geldiğimizde, örneğin atom seviyesine indiğimizde, farklı tür bir kanun seti işliyor.
Or if an accident befalling or fate intervening or... however you want to fucking put it, might find a small part of you relieved.
Bir kaza olursa, kader bir oyun oynarsa yada her ne halt olursa, küçük bir parçanı kaybedebilirsin.
however there was a small problem with that plan.
Ama planımda küçük bir problem çıktı ;
lnfection rates have continued to rise, however, in some areas of the southwest, particularly in small communities where medical help is not readily available.
Henüz ilaç yardımının ulaşmadığı güneybatıdaki bazı bölgelerde... bu oran artmaya devam etti.
There was nothing small, however, about this young woman's hopes and dreams for a better life.
Ama bu kadının daha iyi bir hayat için umutları bu kasabaya küçük geliyordu.
However, today is weekend, so I bought a small bottle and some beer too...
Nasıl olsa hafta sonu dedim. Zula için bir şişe aldım. Bir şişe de bira.
small 539
smalls 24
smallville 202
smallpox 38
smaller 54
small talk 39
small world 162
small town 51
small ones 18
small caliber 16
smalls 24
smallville 202
smallpox 38
smaller 54
small talk 39
small world 162
small town 51
small ones 18
small caliber 16