English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Humph

Humph translate Turkish

88 parallel translation
Humph. Nothing to say?
Diyeceğin bir şey yok mu?
But I can't "humph" from here.
Ama buradan hop yapamıyorum..
There was two "humphs." Humph, humph.
İki'hop'vardı. Hop hop!
Humph, humph.
Hop hop!
Humph, Irene Adler, what a striking looking woman from the brief glance I had of her.
Irene Adler, ne çarpıcı bir kadındı, daha bakar bakmaz çarpılmıştım.
- Humph! - Are you gonna get it.
Bunu alacak mısın?
Humph.
- Şans mı?
Oh, humph! Awful noise indeed, huh!
Gerçekten berbat ses!
Humph. I carry nothing'.
Ben kimseyi temsil etmiyorum.
Huh. Humph.
Hıh.
Busy. Humph!
"Meşgul" müş!
Humph! So why does your chef stop at 9 : 00, huh?
Peki şef neden 9'da işi bırakıyor?
Humph!
Hıh!
Or, or, or why come the pastor have to have him a nice house, humph
# Niye papazın güzel evi var #
Or why come the pastor got to have a nice car, Humph
# Yada niye papazın güzel arabası var #
- Humph. - Sir? Sir?
Efendim, efendim, efendim.
Humph. I know Kira does.
Kira'nın çok değer verdiğini biliyorum.
Humph.
Hımh.
Humph.
Humph.
Humph!
Humph!
Humph. Dinner is served.
Yemek hazır.
Humph! Could they really have been so naive?
Gerçekten onlar bu kadar saf olabilirler mi?
Humph! They weren't so tough!
Pek sıkı değillerdi!
I'm rich, I am king... Oh no humph!
Zengin oldum, Karun gibi zengin oldum...
Humph... One more bowl please!
Bir kase daha lütfen!
I'm in a bad mood today, so don't you "humph" at me!
Kotu bir gunumdeyim bugun, bu yuzden uzerime gelme sakin!
Everybody was havin'fun! Humph.
Herkes çok eğleniyordu!
Humph. Still. It was teenage trouble.
Yine de, genç sorun oldu.
Humph. I'm just glad to see you gave up all those crazy ideas - about cooking and talking to animals.
Yemek pişirmek ve hayvanlarla konuşmakla ilgili olan o çılgın... fikirlerinden kurtulduğuna sevindim.
Humph.
- Hmm...
- Humph.
- Hımmm.
Humph.
Hıh!
Dreams that sacrifice friends should never come to fruition! Humph!
Dostlarını kurban verdiğin bir rüyanın hiç bir anlamı yok!
You're a refugee. Humph.
Siz mültecisiniz.
He needs to grow up as a normal boy. Humph!
Bildiğimiz bir çocuk gibi yetişmesi gerek.
Humph! A small fry, I see...
Başka bir sıçan, ha?
Humph... looks like it's 0ver...
Onu yakaladım.
HUMPH. WHERE THEY CODDLE YOU WITH THEIR UNDERSTANDING AND SUPPORT.
"Anlayarak" ve "destek alarak" üstüne titredikleri yere mi?
Humph! ♪ So to spend a life
Sonsuz mutlulukla dolu
Uh, humph--humphrey, the guy in the elevator?
Humphrey, asansördeki çocuk.
- Oh, happily married. CHRISTIAN : Humph.
Mutlu bir evliliği vardı ama ikimizden biriyle değil.
I have a few skills of my own now, don't I? Humph.
Benim de kendi yeteneklerim var değil mi?
That is, unless you've been lying... to me... humph!
Tabi, bana yalan söylemiyorsan diyelim.
Security footage from the apartment building. Humph.
Binanın güvenlik kamerası görüntüleri.
Humph. Bodyguards are tight. Disciplined.
Korumalar çok sıkı, eğitimli.
Humph, as she should.
Öyle olmalı zaten.
Humph. ls it now?
Şimdi mi?
Humph... Other than to this group of course.
Tabii ki bu gruptakilerle.
You must know, I saved your life on my lunch break, humph!
Bilmelisin ki, hayatını öğle yemeği molasında kurtardım!
Humph.
Hmm.
HUMPH. "LOVER".
O kelimeyi ne kadar sevdiğimi anımsıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]