I'd like to see that translate Turkish
632 parallel translation
I'd like to see that.
Ben onu izlemek istiyorum.
Uh, i'd like to see that broken basin.
O kırık lavaboyu görmek isterim.
I'd like to see that broken basin.
Şu kırık lavaboyu görmek istiyorum.
I'd like to stay and see that.
Ben kalıp bunu görmek isterim.
And if anybody tries to stop you from getting that chance, I'd like to see him!
Ama o fırsatı almana mani olan varsa, hele bir denesin!
I'd like to see their faces when they find out that you're a butler.
Bir uşak olduğunu anladıklarında suratlarındaki ifadeyi görmek istiyorum.
Yes, that's what I'd like to see.
Evet, bunu görmek isterim.
I'd like to see the inside of that room.
- İçerisini görmek isterdim.
You might tell Dr. Sexton that I'd like to see him for a minute, will you?
Dr. Sexton'a onu bir dakikalığına görmek istediğimi söylersin, değil mi?
I'd like to see you do that to yourself, Blore.
Bunu kendinizde bir deneseniz Blore.
I'd certainly like to see a play like that.
Böyle bir oyunu görmek isterdim.
I was just passing, and I happened to see the light still burning and I got to thinking that I'd like to have a hand in decorating that fine Christmas tree.
Yoldan geçiyordum ve ışığın hala yandığını görünce bu güzel Noel ağcını süslemenizde yardımım dokunsun istedim.
I'm not sure that I wouldn't like to see her again, but I think I'd like to go home now.
Onu görmek istemediğime emin değilim... ama şu an eve gitmek istiyorum.
I'd like to see him get plastered like that some night and drive off a cliff.
Bir gece böyle sarhoş halde, uçurumdan aşağı arabayla uçarken görmek isterdim onu.
I'd like to see a blond do that to me.
Keşke bana da bir sarışın bunu yapsa.
I'd like to be around to see some of that, even the beginning.
Bunun birazını, en azından başlangıçını görmek için buralarda olmak isterim.
I'd like to see what he drinks when he's out with that blonde!
Dışarıda o sarışınla ne içtiğini görmek isterdim!
That's where I'd like to see him.
Onu görmek istediğim yer orası.
In that case, I'd just like to see the color of the money.
Şu an sadece paranın rengini görmek istiyorum.
I'd like to see that!
Bir dene bakalım!
I'd like to get inside that ship, see how it works.
Geminin içine girip nasıl çalıştığını görmek isterdim.
Now that I know where you live, I'd like to see you home.
Mademki nerede yaşadığını biliyorum, seni evini bırakmak isterdim.
We're gonna hang that right over the front door, on the inside... so as when you open the door, the bell jingles, you see? On account I'd like to know when my friends come... so I can put on another pot of coffee.
Kapı açıldığında çın çın çalacak... ve dostların geldiğini anlayacaktım.
I'd like to see that blue dress with the scarf.
O mavi elbiseyi bir de eşarpla görebilir miyim?
I'd like to see you as you were on that day.
Seni o günkü gibi görmek istiyorum.
That girl, I'd like to see her with her eyes open.
O kızı gözleri açıkken görmek istiyorum.
Now I'd like to see her in that.
Şimdi eşimi onun içinde görmek istiyorum.
That I'd like to see.
Görmek isterdim.
So I put it to you, Benson... that you'd very much like to see me gone.
Bu yüzden senden şüphelendim Benson. Ortadan kaybolmamı çok isterdin. Ölmemi yani.
I'd like to see you get that on the Lexington Avenue bus.
Seni onunla birlikte Lexington Caddesi otobüsünde görmeyi çok isterim.
I'd like to see the back of that coat.
Mantonun arkasını görmek istiyorum.
I'd like to see that.
Onu görmek isterim.
I'd like you to be there, Mr. Deneen to see that I won't need a casket to go with it.
Orada olmanızı dilerim Bay Deneen Bunları yaparken yaşamımı tehlikeye attığımı Görmeniz için.
I'd like to see that.
Bunu görmek isterim.
I can think of quite a few people that'd like to see me dead.
Öldüğümü görmek isteyecek bir sürü suçlu tutukladım.
I'd sort of like the jury to see that you think our insanity plea has some merit.
Delilik iddiamızı ciddiye aldığınızı jürinin de görmesini isterim.
- But that's the law. - I'd like to see what would happen... if I took a ride on Harry Foster Malone's old railroad and didn't pay.
- Malone'un müzelik trenine binsem ve parasını ödemesem ne olurdu görmek isterdim.
I'd like to see that man's war record some day.
Birgün bu adamın savaş notlarını görmeyi isterdim.
I'd like to have it part of the record that last night when Janey got old 97... she put Cape Anne on the map for the whole country to see.
Janey dün gece Yaşlı 97'ye sahip olunca tüm dünyanın dikkatini... Cape Anne'e çekti, bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
- I'd like to see that.
- Görmek isterim.
I'd like to see that, Abe.
Bu kadar yeter, Abe.
You say that I'd like to see things clearly.
Herşeyi açık seçik anlamak istediğimi sen söyledin.
I'd like to see him stay that way.
Öyle kalmasını istiyorum.
I'd like to see that one.
- Evet. Şunu görebilir miyim?
Yes. I - I'd like to see that one.
- Evet, şuradakine bakabilir miyim?
I'd like to see anybody try to grind me down. That'd be the day.
Beni ezmeye çalışacak adam daha anasının karnından doğmadı.
But first, I'd like to gather as much information as possible... and I'll see if I can learn anything from that village girl.
Ama öncesinde, mümkün olduğu kadar bilgi toplamak istiyorum... ve bu köydeki kızı görüp bir şeyler öğrenmek istiyorum.
- I'd like to see that.
- Onu görmek isterdim.
I'd like to see that.
Ne olduğunu görmek istiyorum.
I'd like to see The Great Leslie try that one.
Büyük Leslie'yi bunu yaparken görmek isterim.
But now that I have, I'd like to see it destroyed... and all it stands for.
Ama şimdi yıkıldığını görmek istiyorum.. tek taşına kadar!