English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll do this

I'll do this translate Turkish

2,109 parallel translation
I'll do this.
Halledeceğim.
- I'll do this by myself.
Bunu kendim yapacağım.
Now, I don't usually do deals with Red Sox fans, but in this case, I'll make an exception.
Genellikle Red Sox taraftarlarıyla anlaşma yapmam ama bu durumda, bir istisna yapacağım.
I'll do my best to help you in this case.
Biraz sabırlı ol. Kurtulman için elimden geleni yapıyorum.
I promise you, even if i have to do every bit of the work myself, this wall will be repaired and it'll go right back to being exactly what you want.
Bu duvar tamir edilecek... ve yine istediğiniz gibi olacak.
Help me wrap up this case, and I'll see what I can do about that tape.
Şu davayı birlikte bir çözelim, sonra kaset ile ilgili yapabildiklerime bakarız.
Look, when i asked you to do this, I promised you revenge, And you'll still have it.
Dinle, senden bunu yapmanı isterken sana intikamını alacağına dair söz vermiştim ve alacaksın.
I'll call your office to arrange to do this another time?
Devam etmek için ofisinizi arayıp, randevu ayarlayacağım.
I'll tell you what I'm gonna do about this health care crisis.
Sana bu sağlık krizi hakkında ne yapacağımı söyleyeyim.
I'll just do this quick load while you try to find them.
Siz onları bulmaya çalışırken şunları hızlıca bi kurutayım.
I'll give you my word I'll do everything in my power to make sure everyone involved in this knows that you cooperated with us. That kind of advertisement will put me in the morgue.
Beni morga sokacak bir haber gibi geldi.
Obviously, no one wants to get to the bottom of this more than I do, so you'll have our complete cooperation.
Kimse benden daha fazla bu işin aslını öğrenmeyi istemiyordur. Bu nedenle size desteğimiz tam olacak.
Keep your hair appointment. I'll do the christmas shopping this year to prove to you I can be reliable and that I can finish everything that I...
Bu yılki yılbaşı alışverişini sana güvenebilir olduğumu kanıtlamak ve başladığım her şeyi bitirebileceğimi...
It'll be easier for both of us. I just, I want to get through this pregnancy and do some thinking.
Çünkü bu sabah, Meclis Üyesi Ryan Malone için bir duruşma yapacağız.
- I'll do this shit.
- Bu boku yapacağım.
No matter where I work, I'll still want to do this.
Nerede çalıştığım önemli değil, yapmak istiyorum.
I think this'll do.
Sanırım bu işimi görür.
Well, if I'm going to do this, I'll need to deal with him personally, so can you put me through?
Eğer bunu yapacaksam onunla birebir görüşmeliyim o yüzden, beni onunla görüştürebilir misiniz?
If I agree to do this, you have to promise that I'll get to be there to witness the devastation wash over her hopeful face.
Eğer bunu yapmayı kabul edersem yüzünden akan tahribata tanık olmam için orada olacağıma dair bana söz vermelisin.
Look, I hope you'll consider what I said. Maybe do this for both of us.
Bak, umarım söylediklerimi düşünür belki bunu ikimiz için de yaparsın.
I'll do everything I can to clear up this mess.
Bu pisliği temizleyebilmek için elimden gelen her şeyi yaparım.
I'll do this right at once.
O yüzden bu işi tek seferde bitireceğim.
Then I'm afraid we'll have to do this.
Tamam o zaman bizde bunu yapmak zorunda kalırız.
OK, we'll do it like this. I'll buy you a mansion in Emirgan.
E şöyle yapalım, Emirgan'da bir köşk alayım sana...
I'll let you go. THIS IS A FREE FAN-SUBS! DO NOT SELL THIS SUBS!
İzin veriyorum.
Well, I guess I'll do this by force then.
O zaman sanırım zor kullanarak yapacağım.
I'll do this for you, so write your report.
Ben bunu hallederim, sen de raporu hazırlarsın.
I'll do this by myself
Bundan sonra kendim devam edeceğim.
They're still held captive by this evil, masked man, and I'm scared of what he'll do to them!
O maskeli canavar onları hapis tutuyor, ve onlara yapacaklarından korkuyorum.
But it'll look funny when I do this
Ama birileri bunu gördüğünde tuhaf olduğunu düşünmez mi?
This time, I'll do whatever you want to do
Kararın ne olursa olsun uymaya karar verdim.
You either do what the fuck we tell you... or I'll bury this axe in your collaborating skull.
Ya sana dediğimizi yaparsın ya da bu baltayı o işbirlikçi kellene geçiririm.
This reporter has just been told,... that if I do that, I'll be taken apart and studied.
Muhabirinize söylenene göre söylersem beni de parçalarıma ayırıp, üzerimde araştırma yaparlarmış.
Look here, you do this, and I'll fucking...
Buraya bak, bunu yaparsan seni beceri...
Strayger this D.I.A'll do with the power here.
Strayger buraya D.I.A'le birlikte operasyon yapmak için gelmiş.
You know, your friends thought you could do this, but I'll be honest I'm not so sure.
Biliyorsunuz ki, arkadaşlarınız bunun üstesinden geleceğinizi düşünmüş ama dürüst olmalıyım ki ben o kadar emin değilim.
Yeah well, Donny, I'll tell you, the best I can do on this rifle is $ 250.
evet, şey, sana söyleyeceğim. bu tüfek için yapabileceğim en iyi şey $ 250.
I'll be there with you tonight, but I won't be there for you. I can't do this.
Akşam orada olacağım ama senin yanında olmayacağım.
What do I do with this? I'll give you a hint.
Sana bir ipucu vereyim.
Our country has been distracted by this matter for too long, and I take responsibility for my part... do you think she'll ever leave him?
Ülkemiz bu olaylar yüzünden uzun zamandır dikkati dağıtılıyor. Ve ben üstüme düşen sorumluluğu alıyorum. Sence karısı onu terk eder mi?
Look, if we don't do this now, I guarantee we'll be forced to do it later.
Bak, bunu şimdi yapmazsak, daha sonra yapmamız için zorlanacağız.
This is the end of the world I'm talking about, leaving the taxpayers- - and let's be frank, the well-to-do- - with a deficit that we'll never see paid back.
Burada dünyanın sonundan bahsediyorum, vergi ödeyenleri- - ve açıkçası, durumu gayet iyi olan- - bize geri dönüşünü hiçbir zaman göremeyeceğimiz bir bütçe açığı.
There is no time right now, but when all this is over, I'll do it then.
Bunun için zaman yok ama işler yoluna girdiğinde yapacağım.
The only reason I agreed to write in this thing is because when I'm rich and famous I'll have better things to do than answer people's stupid questions all day long.
Bunu yazmak istememin tek nedeni zengin ve ünlü olduğumda insanların aptal sorularını yanıtlamak yerine daha önemli şeyler yapmak istememdir.
I'll do this fast before I change my mind.
Fikrimi değiştirmeden hemen yapmam gerek bunu.
I know you do. We'll talk about this again tomorrow.
bunu biliyorum. yarın bunu tekrar konuşuruz.
I don't think if I was a catador in Jardim Gramacho... and somebody said to me listen do you want to come do this thing... work two weeks... in an artists studio... making a portrait of yourself... and by the way we may take you to a foreign country... but at the end of all of this... you'll be back here... collecting garbage... would you like to come?
Jardim Gramacho'ya gelip ahkam kesicek değilim... ama biri bana gelse ve sana... 2 hafta boyunca... bir sanatçının stüdyosunda... şöyle bir iş vereceğiz hatta kendi portreni yapacaksın... hatta belki seni yabancı bir ülkeye götürebiliriz... ama bütün bu işler bittiğinde... tekrar ülkene dönüp çöp toplamaya... devam edeceksin... gelir misin dese?
I'll do this with you if... if it's what you need to do right now, I'll do it with you.
Hemen şimdi bunu yapman gerekse, birlikte yapacağız.
If this means Kevin's gonna go to a hospital, I'll do it.
Eğer Kevin hastaneye götürülecekse, ben yaparım.
I'll put this down if you do, too.
Sen bırakırsan ben de bırakacağım.
Look, Box and I, this is what we do. We do stupid shit, and we'll be fine.
Box ve ben böyle aptalca şeyler yaparız ve yine iyi oluruz, idare ederiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]