English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll get

I'll get translate Turkish

56,390 parallel translation
Come with me or I'll get you.
Benimle gel, yoksa seni zorla götürürüm.
I don't think I'll ever get used to it.
Asla alışamayacağım.
I'll get you the address from the directory.
Size adresi vereyim.
Look, whatever this is, when it's done, I think we'll get Matt back.
Şu anda ne oluyor, bilmiyorum ama bu iş bittiğinde bence Matt aramıza dönecek.
Well, I'll let you go and get packed and have a safe trip to Hawaii.
Seni tutmayım da toparlan ve Hawaii'ye dikkatli gidin.
No, no, no, if I go to work then I'll get there before anyone else does, I'll finish that project and I'll get to leave early.
Hayır, hayır, hayır, eğer işe gidersem oraya herkesten önce gitmiş olurum projeyi bitirir ve işyerinden erken ayrılırım.
I'll get it.
Ben getiririm.
Anne and I will have a nice talk, I'll fix her a glass of tea and you need to get on back to work.
Anne ile birlikte güzelce konuşuruz ona bir bardak çay hazırlarım ve...
If you don't get out of this car and march up to that house right now, I'll kill you!
Eğer bu arabadan çıkıp hemen şu eve yürümezsen, seni öldürürüm!
And with the market the way it is, there's no way I'll get my money back.
Ve şuan ki pazarda paramı geri almamın başka yolu yok.
Maybe when I get a job, I'll get AAA.
Belki iş bulduğumda, Araç Servis Sistemine abone olurum.
Yeah, I'll get the kid, but I got to come back because I need to crash here tonight.
Tamam, alırım ama geri geleceğim çünkü bu gece burada yatacağım.
I'll get out of here then.
Ben gideyim o halde.
I don't live here, so could I just go to my car and I'll just get out of here.
Burada oturmuyorum, arabama binip buradan gidebilir miyim?
Well, that's all right, I'll get it.
Sorun değil, ben alırım.
You get this one, I'll go after the other.
Sen bunu al. Ben, diğerinin peşine gidiyorum.
I'll be here when you get back.
Tamam efendim.
I'll get it. I'll get it.
Ben alırım ya, ben alırım.
My dad'll be so worried about me, but I just had to get out of the house.
Babam çok endişelenecek ama evden çıkmam gerekiyordu.
I'll get the bath ready.
Banyoyu hazırlayacağım.
I'll get you a sweater, okay?
Sana bir süveter getireyim.
But I'll be double dipped in shit if I'm gonna let you get somebody killed just because you can't follow a fucking order.
Ama ola ki sen bir emre uyamadın diye biri öldürülürse senin maaşını da alacağım.
Here, I'll get this.
Şunu alayım ben.
When I get back, you're gonna shut the hell up, and I'll pretend like we didn't have this conversation, okay?
Geri döndüğümde susacaksın ve bu konuşma hiç yaşanmamış gibi davranacağım, tamam mı?
- I gotta get her lined up straight, or we'll never have enough speed for takeoff.
- Düz gitmem gerek. Yoksa havalanmak için hız kazanamayız.
Because if we keep living like this I think we'll just keep hurting each other and, you know, we'll get to a point where I don't know if we can fix it.
Çünkü eğer bu şekilde yaşamaya devam edersek birbirimizi inciterek, Daha sonra çözümleyebileceğimizden emin olmadığım bir noktaya geleceğiz anlıyor musun?
I'll get you guys started.
Ben de bu arada işlemlerinizi halledeyim.
So, you'll feel me in 31 flavors when I say it is not a matter of if the get down is gonna be very fucking profitable... it is a simple matter of when.
Yani "olay get-down'ın ileride korkunç kazançlı olup olmayacağı değil, ne zaman korkunç kazançlı olacağı" dediğimde bana inan.
- ♪ I'll be a Get Down Brother till my ♪ - ♪ E-N-D ♪
Sonuna dek bir Get Down Kardeşi olacağım
- I'll get us into Steinbrenner's box.
- Steinbrenner'ın locasına gireriz.
I'll get out my way.
Ben kendi yolumu açarım.
I pull this trigger, and God knows I wanna.. I'll kill everyone on this plane... I still couldn't get in there.
Bu tetiği çekersem ki Tanrı şahidim bunu çok istiyorum ve üzerine bu uçaktaki herkesi öldürsem bile yine de içeri giremem.
I-I'll get it from them.
Onlardan alırım.
I know, I know, but they'll get it back to me.
Biliyorum, bana getireceklerdir.
I'll get word to Herman you're handling the deal for us.
Anlaşmayı bizim adımıza senin yönetecğini Herman'a söyleyeceğim.
I'll get word to Shotgun, tell him shit's on hold until I'm out.
Shotgun'a ben çıkana kadar beklemesini söyleyeceğim.
Oh, I'll go get that coffee.
Şu kahveleri getireyim.
I'll get what he's getting, uh, the- - the steak.
Biftek.
Alright, I'll get the car, I'll get the car for you.
Pekâlâ, arabayı alacağım, arabayı alacağım.
- I promise you I'll get it.
- Söz veriyorum alacağım.
You find her, you get my shit, I'll give you your money back.
Onu bulursun, benim bok duruma düşersen paranı geri vereceğim.
- I'll get right on it.
- Ben hallederim.
Okay, uh, well, I'd fuck Oprah because she's beautiful, she's a national treasure and if I do it right, I'll get a car!
Tamam, peki, ben Oprah'la yatarım çünkü çok güzel, o ulusal bir hazinedir ve eđer dođru yaparsam, bir araba alýrým!
I'll get Brace to fix that.
Brace'e hallettiririm.
I'll get her.
- Gidip yollayayım.
Don't let that fucking letter get to the sheriff, you chickenshit, or I'll fuck you up bad.
! O mektubun şerifin eline geçmesine izin verme ödlek herif yoksa çok feci amına koyarım senin.
I'll get her.
Ben tutarım onu.
I'll get the money.
Parayı getireceğim.
Let's assume this is happening. I'll give you the green light soon as I get it.
Onaylanır onaylanmaz size hareket emri vereceğim.
I'll get the editor on the phone as soon as it's morning there and see if there's anything they can do.
Derginin yazı işleri müdürünü arayacağım, bakalım bir şey yapabilirler mi?
I'll get you money...
Parayı getireceğim...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]