I'll get on it translate Turkish
899 parallel translation
I'll get it on the third try.
Üçüncü denememde onu gönderirim.
If you're a good girl, when I get to Paris I'll buy you a big hat... with a long, beautiful feather on it.
Eğer uslu durursan Paris'e gittiğimde sana kocaman bir şapka alırım. Üstünde de uzun, güzel bir tüy olur.
Ten? I ain't seen the king's face on a shilling for so long I've forgotten which George it is, but I'll take it and pay you when I get back.
Şilin görmeyeli çok oldu, üstünde hangi George var unutmuşum.
If that's your best offer, I'll get out, but I'm not making a nickel on it.
En iyi teklifiniz buysa çıkıyorum, ama bir kuruş kazanmamış oluyorum.
When I get through with you, you'll go back to your packing case on the city dump and relish it.
Seninle işim bittiğinde... şehir çöplüğündeki sandığına dönüp oranın keyfini çıkartacaksın.
I've got to get out, quit, change on it somehow or I'll go mad.
Bu kısır döngüden çıkmalıyım, yoksa delireceğim.
When I get on my feet, we'll work it out.
Ayağa kalkınca bunu hallederiz.
I'll pass you on to Captain Viengarten, but frankly I don't think it will get you any further.
Sizi Yüzbaşı Viengarten'a gönderebilirim ama onun da size pek faydası dokunmaz.
Get it out of there, or I'll park one on your chin.
Çek şunu, yoksa çenene park ederim.
I'll get on it right away. Good.
Hemen başlıyorum.
If I do this and get away with it, you'll have something on me that you can use whenever you want to.
Eger seni kurtarirsam elinde istedigin an kullanabilecegin... bir kozun olur.
I'll fix the rest of dinner and get it all on the table.
Ben yemeğin geri kalanını hazırlayıp getireceğim.
The way they don't do things! The way they'll write anything just to get it down on the sales sheet. And I'm the guy that has to sit here up to my neck in phony claims... so they won't throw more money out the window than they take in at the door.
Satış sayfasına geçirmek için herşeyi yazmaları ben de burada boğazıma kadar taleplerle kapıdan giren parayı pencereden kaybetmesinler diye yırtınayım.
Good. If anybody on the field or off the field tries to engage you in conversation as to why you're here, no matter how innocently, I want you to get his name and give it to me and I'll turn it over to the FBI.
Birisi sizinle üste veya üs dışında niye burada olduğunuz hakkında konuşmaya çalışırsa ne kadar masum görünürse görünsün hiçbir önemi yok derhal adını bana vereceksiniz ve ben de derhal FBI'a havale edeceğim.
I'll get you one, but it'll take time. You better take me up on that coffee first.
Ben bulurum, ama önce kahve teklifimi kabul et.
All right, I promise I'll get right to work on it.
Pekala, bu konuyu düşüneceğime söz veriyorum.
First of all, I'll try and get the clamps on the bomb to hold it... and then work on it with the wrenches, just like Stuart did.
İlk olarak, bombayı tutması için kıskacı yerleştireceğim sonra da Stuart'ın yaptığı gibi anahtarla üzerinde çalışacağım.
I'll get to work on it.
- Üzerinde çalışacağım.
Go on, get back to work I'll fix it It'll take me time to fix it.
Çürümüş!
I guess she'll have enough to get by on, that is, when it's all settled up.
Her şey durulduğu zaman ona yetecek kadar parası olacaktır.
Don't worry. I'll get you on it.
Endişelenme, size yer bulacağım.
It'll be a few days before I get the combination changed but the alarm's on and ready.
Buyrun efendim. Şifreyi değiştirmemiz bir kaç gün sürecek ancak alarm takıldı ve çalışmaya hazır.
I'll get it later on.
Sonra yerim.
We'll get some beer. I wouldn't drink with you if it was the last beer on Earth.
Dünyada kalan son birayı bile seninle içmem.
I wonder when we'll get a boat from Ireland with good Irish whiskey on it.
Acaba ne zaman İrlanda'dan kaliteli viskiyle dolu bir gemi gelecek?
Listen Don Nicola! If Frisky takes the wrong path, I'll slap handcuffs on you even in hell. Get it?
Bersagliera'ya bir yanlış yaptığını duyacak olursam ellerini kelepçeler hapse tıkarım.
I have, there are no loop holes, get it clear from now on you'll leave Alice alone.
Düşündüm, hiçbir çıkar yolu yok, bunu aklına sok ve bu andan itibaren Alice'in peşini bırak.
Oh, all right. I'll stay, but only on one condition : I'll stay as long as it takes you to get another boy.
Pekala, siz başka birini bulana kadar burada kalacağım.
All right, when we get inside, I'll write it out on your face with this!
Pekala, içeri girdiğimizde, bunu suratına geçireceğim!
I know that every cent you get your hands on you'll gamble away, because it's that motor you want.
Eline geçen her senti kumara yatıracağını biliyorum, çünkü istediğin şey o motor.
- Get on. I'll take care of it.
Sen devam et.
- I'll get something to carry it on.
- Taşıyacak bir şeyler getireyim.
I'll get on it right away.
Hemen ilgilenirim.
I can't afford to get married if it meant taking on special problems in addition to those we'll have.
Mevcut sorunlarımıza ek olarak özel sorunlarımız da olacaksa evlenmeyi göze alamam.
- Oh, I'll get right on it, Chief.
- Oh, hemen ilgileneceğim şef.
- Yes, I'll get on it right away.
- Evet, ben hemen hazırlanıyorum.
I'll buy you a boat when we get to Tar... and take it on the river. Can you imagine, Lis?
Tar'a ulaştığımızda sana bir kayık alıp... onu nehre salacağım.
I'll go over it with Frank and get on to Mission Control.
Frank'le ikimiz bakar Görev Kontrol'a bildiririz.
Bring your book I'll get on it right away
Kitabını getir. Hemen ilgileneceğim.
I don't know, man, if you've got pig in you, we'll get it out of you, so why don't you come on in?
Aynasızlık içinde varsa, ortaya çıkartacağız. - Niye içeri girmiyorsun?
I'll get it later on from father.
Barutu pederden bilahare edineceğim.
- I'll get right on it.
- İlgileniyorum.
It scratches a bit on the inside, but I'll get used to it.
Dışı öyle, ama içi kaşındırıyor. Zamanla alışırmışım.
If I can possibly do it tonight... I'll try to relay this dedication in... and get it on the air for you later on.
Eğer bu gece mümkün olursa... bu isteği iletmeye çalışacağım... ve daha sonra senin için yayına sokacağım.
I think about it a lot... on every job... about how, when it's over... I'll come home and the three of us will get to know one another.
Bunu çok düşünüyorum her işe çıkışımda iş biter bitmez eve döneceğimi ve birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı kuruyorum kafamda.
So we'll have to let it go at that for the time being since we don't have any alternative, and I really can now get on with my game.
Bu durumda herhangi bir seçeneğimiz olmadığına göre, şimdilik her şeyi oluruna bırakacağız, ve şimdi gerçekten ben kendi oyunuma devam edebilirim.
Well, I'll get it on the way back from the store.
Mağazadan dönüşte onu alırım.
I'll see to it that I get my hands on that file too.
Bu dosyadan elimi çeker çekmez, bu belgeleri görmeye gideceğim.
I'll get on it right now.
Şimdi hemen halledeceğim.
I'll get right on it.
- Hemen halledeceğim.
If we can get close enough... -... I've got things on board that'll kill it.
Eğer yeterince yaklaşamazsak yanımda onu öldürecek bir şeyler var.
i'll get it 1406
i'll get this 36
i'll get him 207
i'll get you back 17
i'll get back to you 214
i'll get 59
i'll get out of your hair 27
i'll get over it 38
i'll get it done 26
i'll get you 212
i'll get this 36
i'll get him 207
i'll get you back 17
i'll get back to you 214
i'll get 59
i'll get out of your hair 27
i'll get over it 38
i'll get it done 26
i'll get you 212