I'll get you a drink translate Turkish
158 parallel translation
Come on and I'll get you a nice drink.
Hadi sana güzel bir içki vereyim.
- We'll get this over with quick, and you and I will have a little drink.
Şu formaliteyi tamamlayıp, senle ben birşeyler içelim.
When we get home, I'll give you a drink.
Eve vardığımızda sana sert bir içki veririm.
When I get you home, I'll give you a drink.
Eve gittiğimizde, sana içecek bir şeyler vereceğim.
I'll get you a drink.
Sana içecek bir şey getireyim.
Back wherever you came from I'll bet you were glad to get a drink out of a sluice box.
Geldiğin yerde en adi içkiyi, keyifle içtiğine bahse girerim.
I'll get you a drink.
Sana bir içki vereyim. Kendini daha iyi hissedersin.
- Come on in, Bill, I'll get you a drink.
- Gel Bill, sana içki ısmarlayayım.
I have some rum in the pantry, I'll get you a drink.
Kilerde eski romum var, size bir içki getireyim.
Get me a drink, I'll let you take a picture.
Bana içki ver, resim çektireyim.
I'll get you a drink of water.
Size biraz su vereyim komutanım.
That's right, I'll get you a drink of water.
Tabiki, size biraz su vereceğim.
I'll get you a drink.
Hayır. Sana içki alayım.
Besides I'll get you a drink.
Ayrıca sana içki getireceğim.
- I'll get you a drink.
- Sana bir içki getiriyorum.
I'll get you a drink.
Sana bir içki getireyim.
I'll get you a drink.
Sana içecek getireyim.
I'll get you a drink.
Sana bir içki getireceğim.
I'll get the ice out, make you a drink.
Buz çıkarıp size bir içki hazırlayayım.
Come and sit by the fire, and I'll get you a warm drink.
Gel ve şöminenin yanına otur, sana sıcak bir içecek getireyim.
And you'll get old, I'll be old and we'll sit here together, you and I. And we'll drink and we'll eat and we'll unbutton the tops of our trousers and we'll take a nap, right here, side by side, a little nap.
Sen yaşlanırsın, ben yaşlanırım burada otururuz ikimiz yeriz, içeriz pantalonlarımızın üst düğmelerini açarız şöyle bir kestiririz hemen şurada, yan yana, ufak bir şekerleme.
I'll get cleaned up, then I'll buy you a drink.
Temizlendikten sonra sana içki ısmarlarım.
I'll get you a drink.
Size bir içki getireyim.
I'll get you a drink.
Sana bir içki söyleyeyim.
- I'll get you a drink.
- Sana içki getireyim.
You stay there, mister, and I'll get you a drink.
Sen orada kal, bayım, sana içki getireyim.
Sit down, I'll get you a drink.
Otur, sana içki getireyim.
I'll take you down and get you a drink.
- Aşağı inip bir içki içelim.
Come on, get up. I'll buy you a drink.
Haydi ama kalk, sana bir içki ısmarlarım.
Come on. I'll get you a drink.
Sana içecek birşey vereyim.
I'll get you a drink.
Sana içeçek birşey getireyim.
You stay here, I'll get your clothes, and when I come back, we'll go out and have a drink, OK?
Burada kalıyorsun, ben kıyafetlerini alacağım ve geri döndüğümde bir şeyler içmeye gideceğiz, tamam mı?
I'll get you a drink.
Sana bir içki vereyim.
I'll get you a drink.
- İçecek bir şeyler getireyim.
- I'll get you a soft drink.
- Size hafif bir şeyler getireyim.
Let's get out of here. I'll buy you a drink.
Hadi buradan gidelim.
You know, by the time this weekend is over, I promise you won't even remember... what's - her-name's name. I'll get you a drink.
Bu haftasonu bittiğinde, adını bile hatırlamayacaksın, adı her neyse.
You give me food and drink... an old handkerchief to tie my leg up with... and I'll tell you how to get some sail on her... and lay a course back to the island.
Bana yiyecek, içecek ve bacağımı bağlamam için eski bir mendil verirsen sana nasıl yelken açacağını ve adaya döneceğini gösteririm.
- I'll get you a drink.
- Sana bir içki getireyim.
I'll get you a drink.
Sana bir içecek vereyim.
Why don't you get yourself a drink and I'll be with you in a minute?
Neden kendine bir içki almıyorsun, bir dakika sonra yanında olurum?
Come on. I'll get you a drink in the back.
Hadi, arkada bir içki içelim.
- Come on. I'll get you a drink.
- Size içki vereyim.
- Grab a chair, kid. I'll get you a drink.
- Bir sandalye kap Evlat, sana bir içki vereyim.
- What? If I want a drink I'll get it myself, thank you.
İçmek isteseydim, kendim alırdım.
- I'll get you a drink.
- Sana içki alayım.
Sit down, I'll get you a drink
Otur, sana bir içki hazırlayayım.
I'll buy you dinner, then we'll get a drink, whatever.
Önce yemek yeriz, sonra da bir şeyler içeriz.
I'll get you a drink of water, okay?
Sana su getireceğim. Olur mu?
£ Yeah, stay here, I'll get you a drink.
Evet, burada kal. Sana bir içki alacağım.
Just, uh, you calm him down, and I'll go get him a drink of water. All right.
Sen onu sakinleştir ben de gidip bir bardak su getireyim.