English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I'll get you your money

I'll get you your money translate Turkish

114 parallel translation
- I'll get you your money.
- Paranı getireyim.
If you let me take care of this, I'll see that you get your money.
Bu işi benim halletmeme izin verirseniz paranızı almanızı sağlarım.
I presume you think that if you murder me here your sailor friend will get the blame, and you'll be free to spend my money.
Herhalde şöyle düşünüyorsun : Beni burada öldürürsen... suç denizci dostunun üstüne kalır, sen de dışarıda paramı harcarsın.
I'll get you your money.
Paranı getireyim.
I'll get your money, and you can go home.
Paranı alacağım ve eve döneceksin.
I don't know but you'll get your money.
Nasıl olacak bilmiyorum ama paranızı alacaksınız.
- I said that you'll get your money.
- Sana söyledim paranı alacaksın.
Okay, I'll get your money for you.
Tamam, parayı senin için çıkartacağım.
And if I get killed you'll never get your hands on all that beautiful money.
Evet. Ölürsem de tüm o güzelim paraya hiçbir zaman elini süremeyeceksin.
I want my money, I want the papers I signed, then I'll get out and you two clowns can have your little laugh.
Paramı istiyorum, imzaladığım kağıtları istiyorum, sonra dışarı çıkacağım ve siz iki palyaço küçük bir kahkaha atabilirsiniz.
I'll get you your money.
Paranı alacağım.
Hey, McCoy, look, I'll get you your money later, okay?
Hey McCoy, bak sana paranı sonra veririm, tamam mı?
Is that all you got to say is, "I'll get your money to you later."
Tüm söyleyeceğin bu mu ; "Paranı sonra veririm."
I'll get you your money back!
Paranı sana geri vereceğim!
You'll get your wife, I'll get my money and everyone will be happy except DEDE
Sen karına kavuşacaksın, ben de parama. Böylece herkes mutlu olacak. Dèdè hariç.
- I want my money! - You'll get your money!
- Ben paramı istiyorum!
If there's no problem, I'll get you your money.
- Sorun yoksa paranı getiririm.
Eventually, people will send money through the mail, I'll take the money out, pay off whoever you work for, and you can get your boots off of Lucille's blanket.
Eninde sonunda, millet mektupla para gönderecek, paralar da bizim cebe girecek, çizmelerini de oradan çek.
You get the mojo, you keep your money... and I'll get your baby.
Mojoyu aldın, paran sende kalsın... ve ben bebeği alayım.
You get me the money or I'll fuck your ass.
Çıkaracaksın lan bu parayı, çıkar sikerim götünü.
Yes, I'll get you your money back.
Evet, paranı geri alacağım
I'll figure a way to get you your money. No.
- Bir şekilde paranı bulacağım.
I'll get you your money.
Ben parayı alırım sana.
You bet! I'll go get your money right now!
Kesinlikle, gidip paranı getireyim!
I'll let him know the next time he calls that you got to get your money first.
Bir daha arayacak olursa parayı ilk sana vermesini söylerim.
I'm really sorry, but I'm afraid you're gonna have to come with us while we grab a bite, and then we'll go get your money afterwards, OK?
Çok üzgünüm ama korkarım biz bir şeyler yemeye giderken sen de bizimle gelmek zorunda kalacaksın. Paranı almaya sonra gideriz, tamam mı? Her neyse...
But I promise you that I'll get you all your money back.
Fakat sana söz veriyorum tüm paranı geri vereceğim.
I told you, I'll get you your money back, but only $ 20,000.
Sana söyledim, paranı geri vereceğim, ama sadece $ 20,000.
I'll give you your money then. Glad to get it off my chest.
Bu yükten kurtulma zamanı geldi.
I'll try, but I don't know why you think I can get your money back.
Deneyeceğim, ama senin paranı geri getirebileceğim fikrine nerden kapıldığını bilmiyorum.
And I'll get you your money.
Paranızı getireceğim.
But if you wait till Friday, I'll get you your money plus the vig. Plus the vig.
Cuma'ya kadar beklersen sana hem paranı veririm hem de peruğu.
I'll still get you your money.
Hala paranı kazanabilirim.
Then I just need access to a wire-transfer terminal, and you'll get your money.
O zaman sadece transfer terminaline ihtiyacım olacak, sen de paranı alacaksın.
If I win, you'll get your money
Kazanırsam, paranızı alacaksınız.
But if you don't bring me the money tonight, I'll come to your place to get it.
Ama akşama kadar paramı getirmezsen kapına dayanırım, bunu bil.
Chubby, you'll get your money back, I promise.
Chubby, paranı geri alacaksın, söz veriyorum.
You'll get your money back even if I have to sell their kidneys.
Onların böbreklerini satmak durumunda kalsam bile paranı alacaksın.
Just do as I say You'll get your money back.
Sen dediğimi yap, paranı geri alacaksın.
I'll get you your money, but don't ever come to my house again.
Sana paranı vereceğim, ama bir daha asla benim evime gelme.
And then, once I cash out you'll get your money back plus a third of my winnings
Sonra kazandığımda paranı ve kazandığımın da üçte birini alırsın.
Neither your money, together with your family ´ s money will get you out of the mess I ´ ll get you into.
Ne sen, ne onca paran, hatta tüm aileninkiler seni sokacağım pislikten kurtulmanı sağlayamayacak.
Thanks for bailing me out. I'll make sure you get your money soon.
Beni kefaletle çıkardığın için teşekkür ederim.
I'll get you your money.
Paranı getireceğim.
If it's the money don't worry I'll sub ya till you get your wages
Sorun para ise, maaşını alana kadar ben sana ısmarlarım.
I'll get your money for you, OK?
Sana paranı bulacağım, tamam mı?
I'll get you your money.
Sana paranı getireceğim.
But I swear to my mother, who you know and love, that I just need to go see my girl and my baby and I'll come right back here and you'll get your money back.
Ama tanıdığın ve sevdiğin annem üzerine yemin ederim ki sadece sevgilimi ve bebeğimi görmeye gitmem gerekiyor. Sonra buraya geri dönerim ve sen de paranı geri alırsın.
So when I get Scylla, You'll get your traveling money.
Scylla'yı aldığımda, seyahat paranı alacaksın.
And I'll also make sure you get your money back as soon as possible.
Ve en yakın zamanda paranı geri ödeyeceğim.
I'll get it myself or you'll say it's your money.
Kendim alırım, yoksa kendi paran olduğunu söylersin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]