I'll go get it translate Turkish
642 parallel translation
I'll go get it right now.
Biraz bekle.
Thanks, Zeke. I'll go get it.
Teşekkürler, Zeke.
I'll go get it.
Gidip alayım.
When I get through with you, you'll go back to your packing case on the city dump and relish it.
Seninle işim bittiğinde... şehir çöplüğündeki sandığına dönüp oranın keyfini çıkartacaksın.
I've got to get out, quit, change on it somehow or I'll go mad.
Bu kısır döngüden çıkmalıyım, yoksa delireceğim.
I'll go get it for you.
Sizin için gidip getireyim.
That'll give you time to go to the bank and get it. At 5 : 00, if you got it, I'll come right out.
Bankaya gidip parayı getirmeniz için yeterli süre. 5 : 00'te, para elinizdeyse, hemen gelirim.
I'll go and get it for you.
Hemen vereyim.
Go on, get back to work I'll fix it It'll take me time to fix it.
Çürümüş!
- I'll get it, Tom. Go ahead.
- Ben veririm, Tom.
Because if I get out, it'll only be to go out and find a fix.
Çünkü çıkarsam, bu sadece gidip mal bulmak içindir.
I'll go up and get it.
Yukarı çıkıp getireyim.
Wait a minute and I'll go and get it for you. Now, isn't that a coincidence.
Biraz beklerseniz getireyim, ama bu bir tesadüf değil mi?
If it's all the same with you, I think I'll go and get cleaned up.
Senin için fark etmezse, gidip temizlenmeyi düşünüyorum.
I'll go round and see him if you think it'll help me get the part.
Rolü almama yardım edeceğini düşünüyorsan gidip onu görürüm.
I'll just go get it.
Hemen getiririm.
Wait in the car. I'll go get it.
Sen arabada kal, ben bulurum.
I'LL GO GET IT.
- Ann, valiziniz hazır mı?
I'll go get it, huh?
Onu getireyim mi?
Just tell me who it is and I'll go get her for you, that's all.
- Kim olduğunu söyleyin, çağırayım.
Is it safe for me to go to work? If I don't I'll get canned.
Eve gözüm arkada kalmadan gidebilir miyim?
I'll go and get it for you.
Hediyeni getireceğim.
I don't want to go tojail. Oh, I get it. You'll have a better Christmas than us.
- Anladık, sizin Noel'iniz bizimkinden iyi geçecek.
- And I'll get you a little cap to go with it.
- Bir de arabaya şu küçük şapkalardan alırım.
Well, if you go get it, I'll slip out and I'll meet you out front in five minutes. You pick me up, huh?
Alıp getirirsen gizlice buluşuruz dışarıda beş dakika sonra buluşuruz.
I'll go and get you some water it'll freshen you up, eh? Thank you
Gidip rahatlaman için biraz su bulayım.
I get it. I'll go out there, I'll give it my best shot, right?
Eğer beceremezsem, başka zaman artık değil mi?
- Oh, I'll go and get it.
Hemen getiriyorum.
Now, I have to go a little ways to get it, but it'll only take me a little while.
Şimdi onu almak için biraz yol gitmem lazım ama çok uzun sürmez.
All right, all right don't get so upset, I'll do it. I'll have to go out again and... get all the ingredients in the forest.
Tamam, tamam öyle üzülme, yapacağım. Yine dışarı çıkmak zorundayım... ormandan gerekli içerikleri toplamak için.
Now, if it's just a question of paying your fare to wherever you want to go, I'll do that. But you have to get off at the next stop.
Şimdi sorun yalnızca bilet ücretinizse, ben gitmek istediğiniz yere kadar olan bileti size alacağım ama ilk duracağımız yerde bu gemiden ayrılmalısınız.
I'll go get it.
Gidip alacağım.
I'll go over it with Frank and get on to Mission Control.
Frank'le ikimiz bakar Görev Kontrol'a bildiririz.
I'll not let it fall into others'hands I'd prefer not to go by the rules I'll let the best fighter of you... get the Sword
kılıç kötülerin eline asla geçmez ama ben gelenekleri uygulamayacağım kılıcı en kıdemliye değil... en iyi savaşçıya vereceğim
- I'll go and get it for you.
- Ben gidip getireyim.
- I'll wait until you call... and I'll meet you when you come to buy the living room drapes at Bloomingdale's. Yeah, and then we'll have lunch downstairs... and we'll come up here till it's time to get dressed... and go out and buy lamb chops for his dinner.
Evet, sonra aşağıda yemek yiyeceğiz ve giyinme zamanı gelene kadar yukarı çıkmış olacağız ve akşam yemeği için kuzu pirzolası almak için dışarı çıkacağız.
I'll go and get it.
İçecek bir şey getireyim. Bekle.
Susan, someday maybe I'll get good and stoned... we'll go off and we'll do it.
Susan, belki bir gün iyi ve kafam güzel olursa gider ve evleniriz.
Now, you go in there and you get some paper and you're gonna draw a diagram of that prison and I'll look at it.
Şimdi sen oraya gir ve biraz kağıt getir ve hapishanenein bir diyagramını çizeceksin ve ben inceleyeceğim.
Thanks, I'll go get it.
Sağ ol, ben gider alırım.
No problem, I'll go and get it, while you're taking a shower.
Sorun değil, sen yıkanırken ben getiririm.
I'll go get it. This is what you want'Mrs Nelson.
İstediğiniz bu, Bayan Nelson.
I'll go get it. No, don't go.
Hayır, gitme.
So we'll have to let it go at that for the time being since we don't have any alternative, and I really can now get on with my game.
Bu durumda herhangi bir seçeneğimiz olmadığına göre, şimdilik her şeyi oluruna bırakacağız, ve şimdi gerçekten ben kendi oyunuma devam edebilirim.
I'll go get it!
Gidip getireyim!
Go get permission from Mr. Mahmut and I'll open it.
Gidin Mahmut hoca'dan izin kâğıdı getirin, açayım.
I'll go get it.
Gidip getireyim.
I'll go get it.
Gel benle!
I'll go get it for you.
Gidip getireyim.
I'll go get it. Why don't you rest?
Hayır ben gidip alırım sen dinlen biraz.
And I'll go out of it. Get me a cup of teano.
Bana bir çay verin.
i'll go 1832
i'll go first 231
i'll go check it out 35
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go now 83
i'll go see 33
i'll go tomorrow 23
i'll go check 56
i'll go first 231
i'll go check it out 35
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go now 83
i'll go see 33
i'll go tomorrow 23
i'll go check 56