I'll go look translate Turkish
940 parallel translation
I'm sorry, I didn't know, I'll go look for other ones,
Özür dilerim. Bilmiyordum. Başka bir şey getireyim.
I'll go look in the library here and bring you some.
Kütüphaneye gidelim ve sana kitap alalım!
I'll get her to go there first... and tell her to look once she's already there.
Önce onu oraya göndereyim sonra hayaleti söylerim.
I'll go have a look at the other rooms, shall I?
Öteki odalara da göz atayım, olur mu?
I guess I'll just go take a look.
Gidip bakacağım.
I'll never go until I can look an Indian in the face.
Bir Kızılderili'nin yüzüne bakacak hale gelmeden asla gitmem.
Look, I just got enough to go down to the office myself... but I'll bring it to you when I come back.
Benim de cebimde sadece büroya gidecek kadar para var. Ama gelirken getiririm.
I'll go look for Madge and see you later for cocktails.
Gidip Madge'i arayacağım, kokteylde görüşürüz.
I'll go and take a look.
Gidip onunla görüşeceğim.
... we're gonna sell this place, and I'll take my money and go to Bourges... ... and find something, well, something beautiful to look at... ... and wine and dancing in the streets and....
Ben de payımı alıp Bourges'a gideceğim ve güzel bir şey bulacağım ve şarap ve sokakta dans ve...
I'll go look for him...
Ona bakmaya gidersin...
I'll go have a look.
Gidip bir bakayım.
Look, lady, if he does well I'll go and talk to his father myself
Bakın, hanımefendi, eğer iyi oynarsa gidip babasıyla bizzat ben konuşurum.
I'll go and look at them.
Gidip bir bakayım.
I'll go and look for Maxim.
Ben gidip Maxim'i arayacağım.
I'll go up there one of these days and look for her.
Şu günlerde bir gün gidip onu ararım.
- Don't know. I'll go have a look.
- Bilmiyorum.Gidip bakacağım
Look, Tony, rather than go through another one of your sentences, I'll show you how it's done.
Tony, cümlelerinden birini daha dinlemek yerine sihri nasıl yaptığımı göstereyim.
I'll go down and have a look-see.
Ben inip bakınacağım.
Well, my ship's over there. I think I'll go take a look at it.
Benim uçak şurada, gidip bir bakayım.
I'll go and see what Marcello has to say. - Look how they've come home.
Gidip Marcello ile konuşmam gerek.
Maybe tomorrow I'll go down to the courthouse and look up the deaths...
Belki yarın adliyeye gidip son 18 yıllık...
And for mine own poor part, look you, I'll go pray.
Bana gelince, ben gidip dua edeceğim.
I think I'll go have a look-see.
Sanırım gidip bakacağım.
I'll go have a look at the boy.
Gidip çocuğa bakacağım.
I'll go take a look, maybe they got Silvana.
Gidip bir göz atacağım. Belki de Silvana'yı yakaladılar.
I'll go look.
Gidip göreyim.
I'll go and take a look in his consulting room.
Gidip onun bürosundaki odasına göz atacağım.
I'll go and look, with God's help.
Tanrının yardımıyla gidip bakacağım.
I'll go and have a look.
Ben gidip bakacağım.
I'll go look again.
Tekrar bakacağım.
Think I'll go have a look.
Gidip bir göz atmayı düşünüyorum.
I guess I'll go and look after Johnny.
Sanırım şimdi gidip Johnny'ye bakmalıyım.
Tell my wife I'll go look in the carriage.
Arabada arayacağımı karıma söyle.
You go ahead. I'll look for her on my own.
Siz gidin ben tek başıma arayacağım.
Look, I want the whole truth, Vicki, because if I don't go to the police now, I'll be just as guilty as Carl is or you are.
Olayları bütün gerçekliğiyle anlatmanı istiyorum, Vicki, çünkü polise şimdi gitmezsem, ben de Carl ve senin gibi suçlu duruma düşerim.
You two go in, I'll look for him.
Siz ikiniz gidin. Ben onu arayacağım.
I'll just go take a look
Gidip bir şeye bakacağım.
I'll go have a look at him presently, make sure he stays in bed.
Ben yinede gidip görmek istiyorum, yatakta olduğundan emin olmalıyım.
I'll go down and have a look.
Aşağı tarafa bir bakacağım.
I'll go look for him.
Peşinden de gidip bakmak lazım.
I'll go and look for him.
Ona bakmaya gidiyorum
I'll just go and have a look at the sow.
Gidip domuza bir bakacağım.
Look, Doc, in case we make it into that lab... ... I'll take the first go at the IQ booster.
Dinle doktor, laboratuara girebilirsek zekâ artırıcıyı ilk ben deneyeceğim.
When I get some time to look around, I'll go back East and... To Maryland, places like that.
Biraz zamanım olunca yine doğuya gideceğim Maryland'e falan.
I'll go have a look.
Gidip bir bakacağım.
Look, I'll go along with you, but please don't start no trouble.
Bakın, sizinle geleceğim ama bela çıkarmayın.
- Look, Rocky, I'll go there with...
- Bak, Rocky, ben de seninle- - - Hayır.
- I'll go on across for a look.
- Kasabayi bir dolasip bakayim.
I'll go look for her...
Onu aramaya gidiyorum.
I'll go have a look.
Gidip bakacağım. Burada kalın.
i'll go 1832
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56
i'll go first 231
i'll go by myself 33
i'll go with you 602
i'll go ahead 21
i'll go check it out 35
i'll go tomorrow 23
i'll go see 33
i'll go now 83
i'll go check 56