I'll go to the police translate Turkish
145 parallel translation
If you force me to be a traitor, I'll go to the French police and tell them everything I know.
Beni hainlik yapmaya zorlarsan Fransız polisine giderim ve bildiğim her şeyi anlatırım.
If you don't tell me, I'll go to the police.
Söylemezsen Polise giderim.
If you don't go away, I'll have to send for the police!
Hemen uzaklaşmazsanız polisi çağırmak zorunda kalacağım.
You'll find him at the police station and now I must ask you to go and take your assistant with you.
Onu karakolda bulabilirsiniz şimdi gitmenizi istemek zorundayım, ve yardımcınızı da yanınızda götürmenizi.
I'll go to the police.
O oğlandan şüpheleniyorum. Hemen polise gidiyorum.
I'll go to the police.
Ben giderim jandarmaya.
Look, I want the whole truth, Vicki, because if I don't go to the police now, I'll be just as guilty as Carl is or you are.
Olayları bütün gerçekliğiyle anlatmanı istiyorum, Vicki, çünkü polise şimdi gitmezsem, ben de Carl ve senin gibi suçlu duruma düşerim.
I'll go to Carl, I'll go to the police.
Her şeyi yaparım, Jeff.
I'll go to the police.
Polise gideceğim.
Charlie, if anything happens to Celia, I'll go straight to the police.
Charlie, eğer Celia'ya bir şey olursa, doğrudan polise giderim.
I'll go down to the police station.
Ben polis karakoluna gideyim.
Wait. I don't care What you do to me. I'll go to the police.
- Onu hayatımda hiç görmedim. Durun. Onu gönderemezsiniz.
I don't think you Will. I don't think you'll go to the police.
Bana ne yapacağınız umurumda değil. Polise giderim. Hayır, bunu yapacağınızı sanmam Bay Fisher.
You think he'll go to the Green Police and say, "I was robbing a place and I heard a noise above my head"?
Sence Yeşil Polis'e gidip "geçen gece bir yeri soyuyordum ve tepemde bir ses duydum" der mi?
I'll go and see if I can be of any further assistance to the police,
Gidip polise yardımcı olabilir miyim bir bakayım.
Then we'll find Grace or go to the police.
Biz de Grace'i bulamazsak polisi arayacağız.
I'll go down to the police.
Polise gidiyorum. Tanıdığım biri var.
If you go to the police, I'll get back at you.
Eğer polise gidersen, öc almaya gelirim.
If not, I'll go to the police.
Yoksa polise gideceğim.
And don't try any funny business or I'll go to the police.
Anladın mı?
I'll go to the police.
- Polise gideceğim.
Or I'll go to the police myself...
Yoksa polise giderim.
I'll go to the police...
Polise giderim...
Yes, well, if we don't have any luck, I'll go to the police.
Evet, eger birsey cikmazsa polise giderim.
I'll go right to the police station, Miss Taffy... and I'll report it all... and remember my offer. It still stands.
Direk polis merkezine gidiyorum bayan Taffy... ve her şeyi anlatacağım... ve teklifimi de unutmadın umarım.
You'll do exactly what I want or I'll go to the police.
Ne istersem harfiyen yapacaksın, yoksa polise giderim.
This is the last time I tell you, because next time I'll go to the police or to the Health Department, if I have to.
Dinleyin, bu size son uyarım. Bir dahaki sefere, polise giderim. veya sağlık raporu alırım.
If you don't know anything, I'll go to the police.
Senin de bir şeyden haberin yoksa, o zaman ben de polise giderim.
All right, then I'll go to the police.
Öyleyse polise gideceğim.
If you don't give us our dog back, I'll go to the police.
Köpeğimizi geri vermezsen polise gideceğim.
I'll just go to the police. I'm sure they'd be very interested in what's been going on here, especially the drugs.
Polis bana bu konuda mutlaka yardımcı olur.
If you won't... I'll go to the police :
Ama eğer gerçek ortaya çıkmazsa..... bu skandalı durdurmak için polisle konuşacağım.
I promise if I'm followed, I'll go straight to the police.
Eğer takip edilirsem, doğruca polise giderim.
I'll go to the police and try to make them understand.
Polise gidip onların bunu anlamasını sağlayacağım.
Otherwise I'll go to the police
Yoksa polise gideceğim.
I'll go with you to the police.
Seninle birlikte polise gideceğim.
I've given the Surrey police a full description, but he'll probably switch cars as soon as he can or go to earth somewhere.
Surrey polisine arabanın tarifini verdim ama muhtemelen en kısa zamanda arabayı değiştirir veya başka bir yere gider.
If you can't ask him, then I'll go back... to Interpol and tell them... no one in the Royal Hong Kong Police... can so this, okay?
Bunu yapmazsan interpol'e Kraliyet polisin beceremeyeceğini söylerim.
I'll go to the police now.
Şimdi polise gidiyorum.
With a taped confession... he won't send thugs or go to the police... or the video would be all over the TV... and I'll let him live.
İtirafı kaydedersek adamlarını üzerimize yollayamaz yada polise gidemez yoksa videoyu bütün televizyon kanallarında yayınlatır ve yaşamasına izin veririm.
Oh, no, i'll go with Yee to call the police.
Oh, hayır. Yee ile polisi aramaya gidiyorum.
I'll go to the police!
Polise gideceğim!
When the hostages are in police custody, I'll go back to the beam-in site.
Polis rehineleri koruma altına alır almaz ışınlama noktasına geri döneceğim.
I'll see you go to prison for this... if it's the last thing I do! Police!
Polis!
He'll be mad if I go to the police.
Polise gidersem çılgına döner.
I don't want to be hard,'cause you got problems... but I'd really like the money by morning... or I'll have to go to the police.
Üzerinize gelmek istemem, biliyorum sorunlarınız var ama parayı sabaha kadar getirin yoksa polise giderim.
Well, you can call the police if you want to, but, I mean... I-I'll tell you right now, this, this is your fault here. I mean, if we make a report, y-your insurance rates are gonna go sky-high.
İstiyosan polisi arayabilirsin ama demek istiyorum ki burda sekizde sekiz kusurlusun..... eğer rapor tutturursak sigorta primlerin tavana vurur.
Let's go to the police or I'll go mad.
Polise haber verelim, yoksa çıldıracağım.
Then, I'll - I'll just go to the police.
Öyleyse polise gideceğim.
Look, look, look, look, what we can do is, you and I, we can go to the garage, just you and me, and-and I'll drive, and you can stay out of the sight of the police,
Dinle, dinle... Bunu yapabiliriz, sen ve ben... Garaja gideriz...
Tomorrow I'll go to the police, OK?
Yarın polise gideceğim, tamam mı?